Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
13 Kasım 2024

​Mehmet Saray

Edebiyat Fakültesi’nde okuduğum yıllarda, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’müze en yakın kısım “Tarih”ti. Esasen Türkoloji ortak paydasında “edebiyat” ve “tarih” kardeş bölümlerdi. Bu bakımdan felsefe, sosyoloji, sanat tarihi alanlarına ünsiyetimiz vardı ama en fazla aşina olduğumuz kısım “Tarih” katıydı. Bu kısımda “Hocaların Hocası” İbrahim Kafesoğlu’na herkes hürmet ederdi.

O muhteşem hocalar neslinin son temsilcilerinden biri de Prof. Dr. Mehmet Saray’dır. Zaten Mehmet Hocamız Prof. Dr. Ahmet Zeki Velidi Togan ve Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’nun talebesidir. Hocalarını her zaman hayırla yâd eder. Biyografisi tafsilatlıdır, buraya sığmaz ama eserlerinden birkaçını analım: Rusya’nın Türk İllerinde Yayılması, Dünden Bugüne Afganistan, Azerbaycan Türkleri Tarihi, Kazak Türkleri Tarihi, Kırgız Türkleri Tarihi, Özbek Türkleri Tarihi, Türkmen Tarihi, İpek Yolunda Türklerin İktisadi ve Ticari Hayatı.

Elimde Hocamızın yeni eseri Türk Dünyasına Adanan Bir Ömür Prof. Dr. Mehmet Saray’ın Anıları ve Önerileri 1968-2023 var. Boğaziçi Yayınları’ndan çıkan eseri bir solukta okudum. Rahmetli Turgut Özal ve Süleyman Demirel’e danışmanlık yapan, TİKA’da önemli hizmetlerde bulunan Mehmet Saray, âdeta hayatını Türkistan’a adamış bir ilim ve fikir adamıdır. Onu keşfeden, Afyon’daki ilk tahsil öğretmenleri olur ve babası Ali Beye gelip “Bu çocuğu mutlaka okutmalısın.” derler. Bir baba oğlunun muvaffakiyetini istemez mi? Ama işi sağlama almak ister ve oğlunu çağırıp şöyle der: “Bana söz vereceksin, hiç yılmayacaksın ve sonuna kadar okuyacaksın. Dürüstlükten ayrılmadan, harama el sürmeden yoluna devam edeceksin. Ben de hep arkanda olacağım. Tarlamı, bağımı-bahçemi satarım. Hiçbir şeyim kalmasa sırtıma küfeyi vurup hamallık yapar seni yine okuturum.” Bu sözler üzerine delikanlı Mehmet, “Söz babacığım, söz!” deyip babasının boynuna sarılır. Ali Baba’nın bu kararlılığına Hatice annenin duası eklenir: “Ya Rabbim oğluma zihin açıklığı ver, derslerini başarsın.” Ve o da oğluna nasihatte bulunur: “Oğlum doğru yoldan ayrılma, harama el sürme, başkalarının namusuna kem gözle bakma.” Mübarek anne-baba ve hayırlı evlat…

Eser, bir bakıma Türk Dünyası’nın dünden bugüne serencamı. Bu hizmetlerin ve ilmî çalışmaların merkezinde olan Mehmet Hoca, temel tahsilinden sonra üniversite hayatını anlatır ve bilhassa Togan ve Kafesoğlu Hocaların ona nasıl sahip çıktığını vefalı bir talebe olarak teferruatlı biçimde dile getirir. Akademik hayatta yaşadığı zorluklar da var ama her zaman “babası gibi” çok sevdiği bu iki hoca âdeta hızır gibi imdadına yetişirler. Ona el verirler, yol verip yön gösterirler. Hocamız hedefini belirlemiştir: Türk Dünyası! Doğu Türkistan’a Çin’in, Batı Türkistan’a Sovyetler’in yaptığı zulümleri mezuniyet tezinde ele alır. Bu samimi gayret ve ihlaslı çalışma, Hocanın yolunu da, bahtını da açar. Artık üniversiteye intisap etmiştir.

Türk dünyasının parçalanmışlığı Mehmet Saray’ı kedere sürükler. Bu çetin yolda taşın altına elini değil, gövdesini koymuştur. Âdeta hayatını bu ideale adamıştır. Akademik hayatın yanı sıra Asya kıtasındaki mazlum soydaşlarımız biricik derdi-tasası olur. Türkiye ile Türk dünyası arasında âdeta mekik dokur. İlmî toplantılarda tebliğ sunar, makaleler ve eserler kaleme alır. Hükümetlerin kendisine verdiği hizmetleri hakkıyla yerine getirir. Bu yönüyle hayatını bu yüksek mefkûreye hasretmiştir. Adanmıştır, bir vakıf adamdır.

“Akademik Hayatıma Yön Veren Hocalarım”, “Fikirlerinden Faydalandığım Önderler”, “İlk Görevim Bulgaristan Türkleri İçin Oldu”, “Moskova’nın Türk Halklarını Sovyetleştirme Çalışmaları”, “Sovyetler Birliği’nin Dağılması ve Kardeş Türk Cumhuriyetlerinin İstiklâllerine Kavuşması”, “Dışişleri Bakanlığı Kardeş Cumhuriyetlere Yardım İçin TİKA (Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı) Teşkilatını Kuruyor.”, “TİKA’da Yürüttüğüm Projeler”, “Ortak Alfabe”, “Ortak Türk Lügati”, “Ortak Tarih Yazımı”, “Türk-Gürcü Dostluğu” ve “Afganistan Halkını Rahat Bırakın” kitaptaki bölümlerden bir kısmı. Özal ve Demirel’e dair önemli hatıralarının yanı sıra Türkmenistan anılarını okurken bilmediklerimizi öğreniyoruz. Doğu Türkistan Türkleri’ne yapılan haksızlık ve zulüm ise geniş şekilde dile getiriliyor. Bu arada bu hayırlı hizmetlerde yaptıkları ile projelendirip gerçekleştiremediklerini de anlatıyor tarihçimiz. Arada acı-tatlı hatıralarını naklediyor, aksayan hizmetleri ise cesaretle sorguluyor.

Eserin sonunda Mehmet Saray Hocamız Türk Dünyası ile ilgili ilmî çalışmalarını ve kardeş Türk Cumhuriyetleri ile alakalı muhtelif hatıralarını aktarıyor. Bugün devletimizin çok önem verdiği, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yakından takip ettiği ve desteklediği “Türk Devletleri Teşkilatı” ile taçlanan bu hizmetler inşallah artar. Ortak Türkçe hayalimiz de hakikat olur. Bu potansiyele dikkat çeken yazarımızın eseri dikkatle ve rikkatle okunmalı ve birikiminden mümkün mertebe daha fazla istifade edilmelidir. Hocamız, “Dilde, fikirde, işte birlik” fikriyatının mimarı İsmail Gaspıralı için “Türk Dünyasındaki Birliğin Önderi Olmalıdır.” diyor. Bu eseri kültürümüze armağan eden yayınevi, Mehmet Saray’ın Celal Bayar’la Son Mülâkat isimli eserini de vitrinlere taşıdı. Aziz Hocamıza selam ve hürmet, Boğaziçi Yayınları’na kalbî teşekkürler…