Mahşeri kargaşa!
“Anadolu…Kıt’alar arası tarihî hesaplaşmaların geçit meydanı, medeniyetlerin sergi evi, mahrem ve muazzam Asya’nın, Avrupa’ya bakan cumbası…” diyor Üstad Necip Fazıl İdeolocya Örgüsü’nde.
İnsanlık adeta kaybettiği ruhunu arıyor ve bu arayış macerası tüm
arzı sarsacak olayları doğuruyor.
Büyük bir fırtınanın neredeyse tüm dünya sathını kaplamaya
başladığı bir dönemde her şeyin merkezi ve yenidünyanın nasıl olacağını
belirleyecek olan Anadolu’dur.
Medeniyetin merkezi olmasına rağmen maalesef neredeyse iki asırdır
kaos içinde varlığını sürdürmeye çalışan Doğu, bugün yeniden aydınlığa çıkma
çabasıyla çırpınırken, neon ışıklarıyla şeytani yüzünü saklayan ve insanlığı
karanlık yüzü olan Batı tarafından kendi ikbali için yine yeni kargaşalara sürüklenmek
isteniyor. Batı tüm yeryüzünü yangın yerine çevirme emelinden asla vazgeçmiyor.
Bugün dünyada yaşanan gerilimlerin, iç karışıklık, savaş ve
işgallerin arkasında Batının menfaat ve tahakküm gayesi var.
Batı açısından, kendi çıkarları söz konusu olduğunda Doğulu,
Müslüman dünyaya karşı Batılı gördüğü Rusya-Ukrayna savaşından sonra dün Çin ve
Tayvan arasında, bugün ise Kosova ve Sırbistan arasında bir gerginlik yaşandı.
Afganistan- İran sınırında, Taliban ve İran ordusu arasında çatışmalar devam ediyor.
Irak yeni bir iç savaşın eşiğinde.
Amerika ve Avrupa’nın elbirliği ile Suriye’de kurmak istedikleri PKK
devleti projesine karşı çıkan Türkiye’yi sıkıştırma hamlelerinden olan
Yunanistan piyonunu sahaya sürmeleri, önümüzdeki günlerin hem ülkemiz hem bölgemiz
için çok sıcak geçeceğini gösteriyor.
Çevremizde parıldayan her kıvılcım, zaman, zemin ve ruh olarak
Anadolu ile alakalıdır. Sınır olarak ne kadar uzakta olursak olalım işin ucu
nihayetinde gelir bize dayanır. Çünkü çift kutuplu dünyanın aydınlık yüzünü bu
toprakların insanları oluşturur. Karanlık yüzler ise bütün planlarını bu
milleti sindirmek üzerine inşa eder.
Son hamleleri asıl itibariyle İsrail’in “Arzı Mevud-Büyük İsrail”
planında “Fırat Nehri ayağını oluşturan PKK devletini” kurmak isteyen
emperyalist AB-D’ye karşı Suriye operasyonuna devam eden Türkiye’ye karşı tabir
caizse yeni cepheler açarak engelleme çabalarına şahit oluyoruz.
Irak sınırımıza yakın bir yerde PKK’nın saldırısıyla hayatını
kaybeden masum çocuk ve sivillerin ölümünü ülkemize fatura ederek Irak
bölgesinde bize karşı bir provokasyon gerçekleştirmek istemeleri de. Amerika’nın
gazına gelerek ülkesindeki her askeri üssü ABD askerlerine teslim eden
Yunanistan’ın ısrarla 12 mil meselesini kaşıması da bizim PKK üzerine yapacağımız
operasyonla bağlantılı.
Sınırımızda bir terör devletine izin vermeyeceğimize dair
yaptığımız her açıklamaya karşılık Amerika ve Avrupa’dan ses geliyor.
Türkiye’ye karşı PKK-PYD için beton sığınaklar inşa eden Fransa’da
102 milletvekili, PYD’ye övgüler düzerek Türkiye’nin yapacağı Suriye
operasyonuna karşı bildiri imzaladı.
Amerika Türkiye’nin imha ettiği PKK’lılar için taziye yayınlamaya
devam ediyor.
Almanya hem içişlerimize karışıp Kavala meselesi üzerinden lüzumsuz
açıklamalar yapıyor hem Yunanistan’a açık destek vererek tarafını belli ediyor.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ; "FETÖ'yü de, PKK'yı da,
DAEŞ'i de Amerika pişirmektedir, Avrupa üzerinden Türkiye'ye göndermektedir.”
Şeklindeki açıklaması, asıl düşmanın kim olduğunun farkında olunduğunu gösteriyor. Fakat
dünya askeri siyasi ekonomik ve sosyal olarak bir kargaşaya doğru hızla
ilerlerken göz göre göre gelen fırtınaya, hatta kasırgaya karşı gereken
tedbirlerin yeterli şekilde alındığına dair mutmain bir hissiyat oluşmuyor
bizlerde.
Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu
“Müslümanlara şu ikazı yapayım: Pek yakında kopacak olan mahşeri kargaşa
şartları için hazır olun ve güçlerinizi ikmal edin.” Diyordu bir eserinde.
Savaşların manevi gücün öncülüğünde maddi güç ile yapıldığının idrakiyle içerde birliği bozan unsurları da tasfiye ederek mahşeri kargaşaya hazırlanmak zorundayız.