İstanbul Sözleşmesi hortlatılamaz
Milletimizin
aile yapısına, inanç ve değerlerine ters düşen İstanbul Sözleşmesi (Ahmet
Davutoğlu’nun başbakanlığı döneminde onu gayreti ile imzalanmıştı) çıkardığı
problemler yüzünden Sayın Cumhurbaşkanımızca bir kararla iptal edilmişti.
Ancak DEVA
Partisi Kadın Politikaları Başkanlığı,
“Bu hukuksuzluğun, yok hükmündeki çekilme kararının düzeltilmesi için
Danıştay’a davamızı açıyoruz. ‘Bahaneleri bırakın! Şiddete uğrayan kadınların
yardım çığlıklarını duyun!’ diyoruz” demiş.
DEVA Partisi
Kadın Politikaları Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verilmiş:
“İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı
hukuka aykırıdır. İstanbul Sözleşmesi’ne yeniden taraf olacağız. 6284 sayılı
Kanun’un kadını koruyacak şekilde etkin uygulanması sağlayacağız.”
Hâlbuki savundukları bu sözleşmenin
mahzurları büyüktür:
İstanbul
Sözleşmesi ile din, ayet, sünnet, iman, namus, edep, hayâ, terbiye, nikâh, inanç,
örf ve adet gibi bütün kavramlar yok sayılmış ve “kökü kazınacak” unsurlar arasında saymıştır. Kadın-erkek şeklinde
normal evlilik ve aile düzeni yetersiz görülmüştür. Nikâhsız zina
birliktelikleri, cinsel kimlik ve cinsel yönelim özgürlüğü bahanesiyle her
türlü sapkın ilişki partnerlik adıyla normal ve aile yapısıyla eşdeğer
gösterilmiştir. Sözleşmenin 4. 36. 46. 59 maddeleri bu ifadelerle doludur.
Bu sözleşme
ve bağlı yasalar ile “kadına şiddet”
sınıfına sokulamayacak hiçbir söz veya davranış kalmamıştır! Kadının beyanı
esas alınarak erkeklerin aile düzenlerini sağlama ve koruma yetkisi iptal
edilmiş, namus ve şerefi kuru bir beyanla yok edilebilir hale gelmiştir.
İstanbul Sözleşmesi ve onun uzantısı
olan 6284 sayılı yasa ve yönetmeliğinin yürürlük tarihinden itibaren;
*Evlilikler
hızla azalmış ve boşanmalar belirgin olarak artmıştır. Aile içi ve kadına
yönelik şiddet artmıştır. Evlilik yaşı yükselmiştir. Bunun sonucu olarak nüfus
artışı durma noktasına gelmiş ve hatta gerilemektedir.
*6284 sayılı
yasa ve İstanbul Sözleşmesi ev içi kavramını getirmektedir. Toplumsal Cinsiyet
eşitliği dayatması ile birlikte LGTBİ bireyleri ve evlilik dışı ilişkiler
özendirilmekte ve koruma altına alınmaktadır. Ceza mevzuatımızda da fuhuş
yapmak suç olarak tanımlanmadığından ahlaki bozulma/erozyon artmaktadır.
*6284 sayılı
yasanın dünyada eşi ve benzeri yoktur. Bu yasanın uygulama sonuçları
izlenmektedir. Bir kısım alan çalışmaları yapıldığı bilinmektedir.
*Bu yasayla sadece
9 yılda 553 bin 200 erkek (eş, baba veya başka biri) evden uzaklaştırılmıştır.
*Hiçbir
hukuk metninde yer almayan, sadece ülkemizde yargıda karşılık bulan “Kadının beyanı esastır” kuralının
kabulü de haksızlık ve adaletsizliğe kapı açmaktadır.
*Aile son
kaledir. Toplum ayrıştırılmaktadır. Şiddeti artıran yasa ve uygulama sonuçları
ortada iken feministlerin talepleri doğrultusunda tüm kurumların harekete
geçirilmesi doğru olmayacaktır.
Sayın
Cumhurbaşkanımızın milletimize nefes aldıran bu isabetli kararını şimdi Ali
Babacan’ın başkanı olduğu parti tekrar yürürlüğe sokmak
istemektedir.
Ancak milletimizin her bakımdan
yanlış ve hatalı olan bu girişime izin vermeyeceğine inancımız tamdır.