Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.82
Gram Altın
2975.64
BIST 100
9761.15
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
20 Nisan 2023

İnsanları ruhsuz kölelere dönüştürmek istiyorlar

Birleşik Krallık hükümeti tarafından Oxford Üniversitesi ve Imperial College London tarafından yaptırılan bir raporda ilginç bilgiler var.

Örneğin, 2050 yılına kadar elde edilecek sıfır emisyonu koruma yükümlülüğünü yerine getirmek için tüm havaalanlarının kapatılması, sığır ve kuzu etlerinin yasaklanması ve yeni binaların yasaklanması teklif ediliyor.

Rapor, 2020 ile 2029 yılları arasında, yalnızca havalimanına ulaşımın demiryolu ile olması koşuluyla açık kalabilen Heathrow, Glasgow ve Belfast havalimanları dışında tüm havalimanlarının kapanması gerektiğini belirtiyor.

Kalan tüm havalimanlarının da 2030 ile 2049 arasında kapanması gerektiğini söylüyor çünkü 2050 yılına kadar sıfır emisyona yönelik yasal yükümlülüğü yerine getirmek için tüm Birleşik Krallık vatandaşlarının uzun bir süre “uçak kullanmaktan kaçınması” gerekecek.

Ayrıca raporda, İklim Değişikliği Yasası'na uymak için halka, ilgili enerji kaynağı ne olursa olsun, emisyona neden olan her şeyden kaçınmaları gerektiği söylenecek. Rapora göre bu, halkın bir daha asla dana veya kuzu eti yememesini gerektirecek.

Bunu başarmak için, 2020 ile 2029 yılları arasında ulusal sığır ve kuzu eti tüketimi %50 oranında azaltılacaktır. 2030 ile 2049 arasında, sığır eti ve kuzu eti "kademeli olarak" kullanımdan kaldırılacak.

Rapor ayrıca yeni binaların inşasının 2050 yılına kadar durdurulması gerektiğini de doğruluyor.

Bunun sadece Birleşik Krallık ile alakalı olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.

Anlayacağınız, karbon kullanan herhangi bir varlık 2050 yılına kadar neredeyse değersiz olacak. Bu da, 2050'ye giden yolda daha fazla kullanım için bir teşvik sağlayabilir.

Yani insanlar, inşaatın o zamana kadar durması gerekeceğini bildikleri için önümüzdeki 30 yıl içinde çok daha hızlı yeni binalar inşa etmeye kalkacak.

Bu rapor özetle şunu diyor, günümüz teknolojileriyle sıfır emisyona ulaşmak için sadece enerji ihtiyacımızı azaltmakla kalmamalı, aynı zamanda uçakları, gemileri, kuzu ve sığır eti, yüksek fırın çeliği ve çimentoyu da ortadan kaldırmalıyız.

Aslında iklim krizi ve karbon üzerinden yeni bir ticaret alanı açmak niyetindeler.

Bugün dünyanın en büyük yatırım kuruluşu olan Black Rock CEO’su Larry Fink, şirket CEO’larına yönelik kaleme aldığı yıllık mektubunda, iklim krizinin dünyayı yeni bir ekonomi modeli benimsemeye zorladığını ve bu dönüşümün yakın gelecekte gerçekleşeceğini söylemişti.

Yeni bir ekonomik modelin yanı sıra biz sıradan insanları ilgilendiren asıl husus iklim krizi üzerinden tesis edilecek olan totaliter bir rejim.

Bizleri, özgürlüklerin askıya alınacağı, insan iradesinin hiçe sayılacağı bambaşka bir dünyaya doğru sürüklüyorlar.

Dolayısıyla iklim değişikliği meselesi zamanla yaşam kalitesinde radikal düşüşler meydana getirecek, mahremiyet ve özgürlük büyük ölçüde terk edilecek.

Bu konuda Almanya Sağlık Bakanı Karl Lauterbach, Aralık 2020'de iklim değişikliğiyle mücadelenin, Covid-19’da olduğu gibi benzer kişisel özgürlükler üzerinde kısıtlamalar gerektireceğini duyurmuştu.

Benzer şekilde, İngiliz ekonomi profesörü Mariana Mazzucato, Eylül 2020'de şu uyarıda bulunmuştu: "Yakın gelecekte dünya, bu kez bir iklim acil durumuyla başa çıkmak için tekrar sokağa çıkma kısıtlamalarına başvurmak zorunda kalabilir."

Dünya Ekonomik Forumu (WEF), Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütü de toplumu kapatarak “iklim değişikliği” ile mücadele etme niyetlerini beyan eden onlarca makaleler yayınladı ve yayınlamaya devam ediyor.

Klaus Schwab, bu doğrultuda seçkinleri bir araya gelmeye ve ileri teknolojilerde "ustalaşmaya" çağırmıştı. Eğer hızlı hareket etmezlerse dünyanın parmaklarımızdan kayıp gidebileceği konusunda da uyarmıştı.

Yapay zeka, metaverse ve mRNA gibi teknolojileri kastediyor.