Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

İnsan niçin yazar

“İnsan niçin yazar?” sorusunu cevaplandırmadan önce, “insan niçin okur?” Ve asıl soru “insan niçin yaşar?” sorularını cevaplandırmak gerektiğini düşünüyorum.

“Her türlü iman ve inanç şu soruya karşılık vermelidir: “Dünyada yalnızca insanların nazarında değil, sadece ve sadece beni yaratan, bu dünyaya gönderen o sonsuzluk sahibine karşı nasıl yaşamam gerekir?” Bu soruyu sorup cevabını da hazırlamak ve ona göre hareket etmek gerekir.” (İman Vicdan ve Dua, s. 23) diyerek Tolstoy “İman Vicdan ve Dua” kitabında anlamlı bir soru ile okuru sarsar âdeta.

Yazmak istidadı Allah’ın bazı insanlara verdiği bir yetenek. Bu yetenek kişinin belli yaşa ve olgunluğa geldiğinde kendisi tarafından veya ailesi, öğretmenleri, çevresi tarafından keşfedilince yazmaya azmettirilir ve bu şekilde yazı yolculuğu da başlamış olur.

Benim yazı yolculuğum bu şekilde başladı diyebilirim. Çocukluk yıllarımdan itibaren iyi bir okurdum. Okumak beni yazının kıyılarına getirdi. Ve nihayetinde öğretmenlerim benim yazıya olan istidadımı keşfedince beni yönlendirmeye çalıştılar. Bu resim alanında da böyle oldu. Resim öğretmenim benden her zaman ümitliydi. Bir gün önemli bir resim sanatçısı olacağımı düşünür beni yüreklendirirdi lise yıllarında. Şimdi de öyle düşünüyorum ki bu benim için oysa ulaşılmaz bir hayaldi.

Ben niçin yazmam gerektiğini, neden yazıyla iştigal ettiğimi anladığım zaman aslında bir bakıma inanmanın da şuurlu duraklarında soluklandığım zamanlardı. Öncesinde yazmak benim için yeteneğimi keşfetmek, öğretmenlerimin teşviki ile kendimi yazı ile ispatlarken bir şeyler yapmaya çalışmak iken, üniversitenin ilk yıllarında da kendimi gerçekleştirmeye basamaktı benim için okumak ve yazmak.

Gençlik yıllarımda arayışlarımın ayyuka çıktığı zamanlarda, metafizik ürpertilerle sarsıldığımda âdeta kendimden kaçışlarımın olduğu zamanlar vardı.

“Bir insanın kendinden kaçarak yaşadığı çok sık görülür; ama bu üstündeki pek az kafa yorulan bir olgudur. Kendisiyle karşılaşmamak için nereye gidebilir insan? Koşar, gene koşar, kaçar, umutsuzdur ve hep kendisini bulmamaya çalışır. Kendisini kendisinden kurtarmak ve benliğinin farkında olmadan hayatını düşleyebilmek için kendisini dünyaya ve yanılsamanın hayaline koyuverir. İntihar edenlerin kim bilir kaç tanesi bunu ağır gelen bir hayattan değil de kendilerinden kurtulmak için yapar!” (Unamuno, Günlükler, s. 35)

Benim de kaçışlarım tıpkı yazarın bahsettiği gibi, kendimden kaçmak; kendi gerçeğimden uzaklaşarak aslında beni huzura, bilgeliğe, erdeme ve soylu bir yaşantıya doğru çeken inanmanın sularına doğru yaklaştıran sorgulamalarımdan uzaklaşmaya çalışmaktı gençliğimin ilk yıllarında yaşadığım...

“Kaçarak yaşayan bahtsız ruhlar! Nerede huzur bulacaklar?” diye soran Miguel de Unamuno (Günlükler, s: 36) gibi ben de, yaşadığım hayat yolculuğunda, arayışlarımla nice buhranlı zamanların, ağulanmış anlarında, tutunduğum ayetlerden bir ayetle bu sorgulamayı yapıyordum.

Nihayetinde bu durum nice çeldiricinin daima önüme çıkması, düşünsel ve kalbi arayışlarımla çıktığım hikmet yolculuklarında bir iğva olarak önümü kesmesiyle, harekete geçme noktasında, devamlı erteleme durumu da yaşıyordum… Dünyanın geçici hevesleriyle tüm düşünsel sanrılar, baş edemediğim fikrî sancılar, şeytani bir güç olarak tüm ayartıcılar, varoluşsal arayışlarımın önüne güçlü bir set oluşturuyorlardı.

Yazmak yaşadığım sürece amel defterime anlamlı notlar olarak düşen bir eylem olsun diye hep dua ettim. Öyle ki yazdığım kitaplar şahitlidir diye düşündüm her daim. Yazdığım her satır her harf şahitlidir diye düşündüm ve böyle inandım. Çünkü şahitli bir kalemle, yemin edilmiş bir kalemle yazıyordum.

Yazmak da yaşamaya, varolmaya, kul olmaya dairdir diye düşünmekteyim.

Ramazan geliyor dostlar, ramazanın coşkusu, bereketi, güzelliği tüm gönülleri sarsın. Ramazan bizi tutsun bırakmasın, bize derman olsun, şifa olsun, zor günlerimizin kurtuluşu olsun. Mübarek zamanları arınma, temizlenme, manevi detoks zamanları olarak yaşayalım, zorlukları aşma noktasında bize mihmandar olan güzel ve soylu ayın her anına her dakikasına tutunalım.

Dertlerimize derman Ramazan hoş geldin, sefalar getirdin.