Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
24 Ocak 2023

​Hedef Türkiye!

İslam’a ve Müslümanlara yapılan bu saldırı, faşist bir şahsın veya bir grubun saldırısı değil sadece. Kötülüğü bünyeleştirmiş ve her fiilinde örneğini gördüğümüz Batı ruhunun tezahürüdür.

İsveç’te, Kuran ı Kerim, Peygamber Efendimiz ve Türkiye’ye nefret dolu saldırıyı yapan müptezel tip; Batı ruhunun temsilcisidir.

Batı, demokrasi, düşünce özgürlüğü, eşitlik ve özgürlük masallarıyla maskelediği vahşi yüzünü artık gizleyemez hale geldi. Emperyalist zulüm düzeni çatırdıyor ve bu yüzden diplomatik söylemlerle maskeledikleri gerçek yüzleri açığa çıkıyor.

Gerginlik ve çekişme arttıkça, saflar netleşir. Saflar netleştikçe aldatma kabiliyeti azalır. Yalan ve algı operasyonlarıyla insanları kandırma dönemi bitince de maskeler düşer.

İsveç, devlet olarak her zaman İslam ve Türk düşmanlığı yapıyordu. Ama bu dönemde, özellikle Rusya korkusundan NATO başvurusu yaptığı ve Türkiye’ye muhtaç olduğu bir dönemde saldırılarını artırmasının arkasında elbette başka bir güç var.

İsveç dediğiniz ülke, ne gücü ne tarihi derinliği ne de kültürel zenginliği olmayan, Avrupa’da ancak derebeyi seviyesinde sayılabilecek bir devlet.

Batı, sömürü düzeniyle, hem pratik uygulamaları hem de teorisiyle kötülüğün merkezi.

“İfade özgürlüğü” dedikleri şeyin sadece İslam’a saldırma özgürlüğü olduğunu hepimiz biliyoruz. Bir Yahudi’ye sadece “hayvan” dediği için insanların hayatını kararttıkları bir ülkede ifade özgürlüğü söylemi kocaman bir yalandır.

Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’ın maketini idam sehpasında sallandıran PKK’lı ve Fetöcülere yataklık eden, Türkiye aleyhine çalışan her oluşumu destekleyen İsveç, bu eylemi yaptırarak aslında kendisini yakacak ateşi tutuşturmuş oldu.

Batının ve içimizdeki Batılılaşmış ihanet şebeke mensupları, bizim onlarla aynı inanç ve değer yargılarına sahip olmadığımızı ısrarla anlamak istemiyorlar…

Bizim için önce inancımız gelir. Bir Müslüman, Peygamberimize saldıranın elini, hakaret edenin dilini, buna yol verenin ocağını söndürmeyi vazife bilir. Onlar için dünya malı, makam mevkii, konfor, lüks yaşam kıymetlidir. Ve sadece bunlar için mücadele ederler. Müslümanın değer ölçüsünde en ön sırada inancı, Peygamberi, vatanı, ailesi ve kültürü gelir.

Kuran ı Kerim Allah kelamıdır ve Allah, kelamını korur. Buna şüphe yok da, biz imanımızı koruyabiliyor muyuz o önemli. Bu saldırılara gösterdiğimiz tepki aslında kendimizi kurtarmak için. Kafir ve zalimden yana olmadığımızı, bir kötülük gördüğümüzde elimiz, dilimiz ve kalbimizle karşı durduğumuzu göstermek için…

İman öfkesi olmayan, zalime ve İslam düşmanına öfkesi olmayan nasıl korusun imanını? Öfkesiz sevgi mi olur? İyiyi seven, kötüye öfkelenmiyorsa o sevgi gerçek değildir.

Batı, elinden kayıp giden sömürü düzenini tekrar kurmak için daha da vahşileşecek ve saldırılarını artıracak buna şüpheniz olmasın. Emperyalist düzenin sonu geldi. Kendisini yakacak ateşi de tutuşturdu. Artık ne yaparsa yapsın her şey o alevi harlamaktan başka bir işe yaramayacak.

Diğer yandan;

Asıl mesele gavurun ekmeğini yiyen ve gavurun kılıcıyla bizleri doğramak isteyen içimizdeki hain ve gafiller… Rahmetli Kadir Mısırlıoğlu “Bunların kalbi gavurdan yana !" dediği kesim.

Allah ve Resulüne yapılan hakarete tepki gösteremeyip, bir de politik olarak Tayyip Erdoğan'a yaracak kaygısıyla tepki gösterenlere vuran kalbi gavurdan yana olanlar. Bu politik değil imani bir mesele. Ve böyle bir durumda bile hala pazarlık yapanın imanında şüphe vardır.

Kitabına, Peygamberine sövene öfkesi olmayanın imanı mı kalır?

Son olarak: İsveç, neden Türkiye Büyükelçiliğinin önünde yaptırdı bu saldırıyı?Neden devamlı Tayyip Erdoğan düşmanlığını körüklemeye başladı bütün Batı ülkeleri?

Tarih ispat eder ki, Müslümanlar güçlüyken emperyalist Batı zulmünü yapamıyordu. Yüzyıllar boyunca Batının/kötülüğün önünde Osmanlı Devleti set olmuştu. Yıkıldığından beri dünya vahşi Batının işgali altında inliyor.

Bu gün de Türkiye, dünyayı sömürü alanı haline getiren emperyalist Haçlı düzeninin önünde durabilecek tek ülke. Ümmeti ve mazlum ülkeleri toparlayıp zulüm düzenini yıkabilecek tarihi, siyasi ve askeri derinliği olan bir ülke. Ve ne yapsalar yükselişini durduramıyorlar.

Seçimler yaklaştı ve bütün ümitlerini muhalefetin Tayyip Erdoğan’ı devirmesine bağladılar. Erdoğan gidince bize yine “dost !” olacaklar…

Boyun eğmiş bir ülke, kukla yöneticiler, sömürülen bir vatan, köleleştirilmiş koca bir millet…

Asıl mesele bu!