Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
09 Aralık 2024

​Hamaseti bırakıp çok dikkatli olmalıyız

Ne zaman Amerika ve İsrail karşıtı bir yorum yapılsa hemen “İrancı ya da Rusçu” etiketini yapıştırarak onları susturmaya çalışan azımsanmayacak bir kitle oluştu.

Neden İsrail ve Amerika karşıtı olduğunuzda sizi hemen mezhepçilikle ya da Rusçulukla itham ederler? Bunun da bir Amerikan algısı olduğunu düşünüyorum.

İflah olmaz bir Amerikan düşmanı olduğumu herkes bilir. Ve elbette kimseye bağlı olmadan müstakil düşünen bir vatanseverim. Bu yüzdendir ki etrafımda olan biten tüm gelişmeleri ülkemin lehine olacak şekilde değerlendirmeye gayret ederim.

Şimdi başlayalım;

Georges Kennan'ın ünlü Sovyet doktrini bilirsiniz. Zamanla ABD politikasının temelini oluşturdu bu doktrin. Kennan'ın 1946'daki tezi, ABD'nin Sovyet tehdidini engellemek içi yapılacakları sıraladığı bir dizi önlemi barındırıyordu.

Bu bağlamda, George Kennan'ın Sovyetler Birliği'ne ilişkin ana hatlarını çizdiği politika bugün İran'a da uygulanabilir hale geldi. Onlara göre bugün İran'ın ABD'ye yönelik oluşturduğu tehdit, Sovyetler Birliği'nin İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluşturduğu tehdide benziyor.

Hillary Clinton’ın, Esad'ın gitme zamanının geldiğini açıkça söylemeye başladığı yıllarda Amerika “Timber Sycamore” adlı bir operasyon başlatmıştı.

CIA tarafından yürütülen ve Birleşik Krallık ile Suudi istihbaratı da dahil olmak üzere bazı Arap istihbarat servisleri tarafından da desteklenen silah tedariki ve eğitim programıydı bu.

Programın amacı Suriye Devlet Başkanı Esad'ı devirmekti. 2012- 2013 yıllarında başlatılan program, Suriye İç Savaşı'nda Suriye hükümet güçleriyle savaşan Suriye muhalif gruplarına para, silah ve eğitim desteği sağlamıştı.

11 Eylül'den sonra ABD'nin gizli operasyonları sonucunda devrilecek yedi ülkeden oluşan bir liste hazırlanmıştı. Bu listede Suriye başta olmak üzere Lübnan, İran, Irak, Libya, Sudan ve Somali yer almaktaydı. Gelişmelere göre liste 22 ülkeye kadar çıkacaktı. Bu ülkelerin içinde Türkiye de bulunmaktadır.

Bugüne gelindiğinde İsrail, Gazze'de soykırım, Lübnan'ı da kan gölüne çevirerek Suriye cephesini yeniden açtı. Gazze, Batı Şeria, Lübnan, Suriye, Irak, İran ve Yemen olmak üzere tam yedi cephe!

Netanyahu bir bakıma Vladimir Jabotinsky'nin (1880-1940) sömürge projesini sürdürüyor. Yani Nil'den Fırat'a kadar bir imparatorluk tesis etmek için çabalıyor.

Hatırlarsanız Netanyahu, Eylül 2014'te Zefat'taki Ziv Tıp Merkezi'nde İsrail'de bakılan 500 El Kaide subayını ziyaret ederken aynı zamanda Suriye’ye karşı verdikleri mücadeleden dolayı tebrik ediyordu.

Böyle parça parça veriyorum ki sağlıklı bir bağlantı kurabilelim.

Netanyahu, bir iki hafta önce Hizbullah ile sözde 60 günlük ateşkes pazarlığı yaptı. Ve ardından da HTŞ birden Suriye’de çıkıverdi. Netanyahu'nun Esad'ı "ateşle oynama” uyarısından hemen sonra oldu bu. Hiç kuşku yok ki, 7 Ekim 2023'te İsrail'in Filistin’de soykırım uygulamaya başladığı savaşın bir devamıdır bu yaşananlar.

Bakınız bu coğrafya uzun yıllardır Batı'nın, boyunduruğu altında kalmış ve 2. Dünya Savaşı'ndan sonra da Amerika tarafından her türlü vekâlet savaşının ve darbelerin gerçekleştiği bir saha haline gelmiştir.

Bugün Suriye iç savaşı aynı zamanda Batı'nın petrol ve gazı Suriye'den ve Irak'ta çıkarmak için yaptığı bir vekâlet savaşıdır.

ABD'nin temel hedefi, Rus müttefiklerini, ABD müttefikleriyle değiştirmek ve Esad'ın iktidarını son vermek suretiyle Suriye üzerinden Avrupa'ya bir boru hattı inşa etmektir.

İsrail ise İran üzerinden gelen silah tedarikinin kesilmesiyle yani Hizbullah tehdidinin ortadan kaldırılmasıyla birlikte Büyük İsrail Projesi’ni hayata geçirmek istiyor.

Anlayacağınız birçok ülke Suriye üzerinden kendi planını hayata geçirmeye başlıyor. Sınırımızda bir teröristan kurulmasını istemiyorsak hamaseti bırakıp çok uyanık olmalıyız.