Hamaseti bırakıp çok dikkatli olmalıyız
Ne zaman Amerika ve İsrail karşıtı bir yorum yapılsa hemen
“İrancı ya da Rusçu” etiketini yapıştırarak onları susturmaya çalışan
azımsanmayacak bir kitle oluştu.
Neden İsrail ve Amerika karşıtı olduğunuzda sizi hemen
mezhepçilikle ya da Rusçulukla itham ederler? Bunun da bir Amerikan algısı
olduğunu düşünüyorum.
İflah olmaz bir Amerikan düşmanı olduğumu herkes bilir. Ve
elbette kimseye bağlı olmadan müstakil düşünen bir vatanseverim. Bu yüzdendir
ki etrafımda olan biten tüm gelişmeleri ülkemin lehine olacak şekilde
değerlendirmeye gayret ederim.
Şimdi başlayalım;
Georges Kennan'ın
ünlü Sovyet doktrini bilirsiniz. Zamanla ABD politikasının temelini oluşturdu
bu doktrin. Kennan'ın 1946'daki tezi,
ABD'nin Sovyet tehdidini engellemek içi yapılacakları sıraladığı bir dizi
önlemi barındırıyordu.
Bu bağlamda, George Kennan'ın Sovyetler Birliği'ne ilişkin
ana hatlarını çizdiği politika bugün İran'a da uygulanabilir hale geldi. Onlara göre bugün İran'ın ABD'ye yönelik
oluşturduğu tehdit, Sovyetler Birliği'nin İkinci Dünya Savaşı sonrasında
oluşturduğu tehdide benziyor.
Hillary Clinton’ın, Esad'ın gitme zamanının geldiğini açıkça
söylemeye başladığı yıllarda Amerika “Timber
Sycamore” adlı bir operasyon başlatmıştı.
CIA tarafından yürütülen ve Birleşik Krallık ile Suudi
istihbaratı da dahil olmak üzere bazı Arap istihbarat servisleri tarafından da
desteklenen silah tedariki ve eğitim programıydı bu.
Programın amacı
Suriye Devlet Başkanı Esad'ı devirmekti. 2012- 2013 yıllarında başlatılan
program, Suriye İç Savaşı'nda Suriye hükümet güçleriyle savaşan Suriye muhalif
gruplarına para, silah ve eğitim desteği sağlamıştı.
11 Eylül'den sonra ABD'nin gizli operasyonları sonucunda
devrilecek yedi ülkeden oluşan bir liste hazırlanmıştı. Bu listede Suriye başta olmak üzere Lübnan, İran, Irak, Libya, Sudan ve
Somali yer almaktaydı. Gelişmelere göre liste 22 ülkeye kadar çıkacaktı. Bu
ülkelerin içinde Türkiye de bulunmaktadır.
Bugüne gelindiğinde İsrail, Gazze'de soykırım, Lübnan'ı da
kan gölüne çevirerek Suriye cephesini yeniden açtı. Gazze, Batı Şeria, Lübnan,
Suriye, Irak, İran ve Yemen olmak üzere tam yedi cephe!
Netanyahu bir bakıma Vladimir Jabotinsky'nin (1880-1940)
sömürge projesini sürdürüyor. Yani Nil'den Fırat'a kadar bir imparatorluk tesis
etmek için çabalıyor.
Hatırlarsanız Netanyahu,
Eylül 2014'te Zefat'taki Ziv Tıp Merkezi'nde İsrail'de bakılan 500 El Kaide
subayını ziyaret ederken aynı zamanda Suriye’ye karşı verdikleri mücadeleden
dolayı tebrik ediyordu.
Böyle parça parça veriyorum ki sağlıklı bir bağlantı
kurabilelim.
Netanyahu, bir iki hafta önce Hizbullah ile sözde 60 günlük
ateşkes pazarlığı yaptı. Ve ardından da HTŞ birden Suriye’de çıkıverdi. Netanyahu'nun Esad'ı "ateşle oynama” uyarısından
hemen sonra oldu bu. Hiç kuşku yok ki, 7 Ekim 2023'te İsrail'in Filistin’de
soykırım uygulamaya başladığı savaşın bir devamıdır bu yaşananlar.
Bakınız bu coğrafya uzun yıllardır Batı'nın, boyunduruğu
altında kalmış ve 2. Dünya Savaşı'ndan sonra da Amerika tarafından her türlü vekâlet
savaşının ve darbelerin gerçekleştiği bir saha haline gelmiştir.
Bugün Suriye iç savaşı aynı zamanda Batı'nın petrol ve gazı
Suriye'den ve Irak'ta çıkarmak için yaptığı bir vekâlet savaşıdır.
ABD'nin temel hedefi,
Rus müttefiklerini, ABD müttefikleriyle değiştirmek ve Esad'ın iktidarını son
vermek suretiyle Suriye üzerinden Avrupa'ya bir boru hattı inşa etmektir.
İsrail ise İran üzerinden gelen silah tedarikinin
kesilmesiyle yani Hizbullah tehdidinin ortadan kaldırılmasıyla birlikte Büyük İsrail Projesi’ni hayata geçirmek
istiyor.
Anlayacağınız birçok ülke Suriye üzerinden kendi planını
hayata geçirmeye başlıyor. Sınırımızda bir teröristan kurulmasını istemiyorsak hamaseti
bırakıp çok uyanık olmalıyız.