Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
20 Şubat 2024

Çocuklara bayram olan öğretmen

“Bayram sevinci” diye bir tabir vardır.

Meleklerin bayram ettiği karşılamalar olmalı bizler ölünce de...

Öyle güzel yaşamak öyle razılıkla, öyle pak, öyle dolu, hayatta iken de. Hem de bayram sevinci gibi ...

‘’ İyi ki geldin’’ diyerek kucakladığın bir dostun sevincini, ahir aleme göçtüğümüzde de melekler diyebilmeli bize.

Bir şehidin yüzünde tebessüm bırakarak gitmesi gibi...

Çok kıymetli bir ağabeyimizdi O. Hocamız, dostumuz, her işi kolaylaştıran, nice insandan yük alan, gönül adamı Rıfat Bayramı ‘ı kaybettik.

Çocukların onu gördüğünde bayram ettiği koca yürekli adam.

Onun kalbinde var olan çocuk sevgisini ve merhameti bölüştürme imkânı olsaydı dünyanın dört bir yanı dağ taş nasiplenirdi.

Onun” cennet ehli” diye seslendiği yavrulara olan duyarlılığı, onlarla olan diyalogları tüm öğretmenlere rehberlik edecek kadar kalbidir.

Oğlum Ömer Tarık 8 yaşında ciddi bir kaza geçirmişti ölümden dönmüştü.

Eve çıktığımızda bir baktık ki Rıfat Hoca sınıfındaki tüm öğrencilerle” geçmiş olsun’a “gelmiş

Hediyeler, konuşmalar gülüşmeler. Oğlumun sanki yeniden dünyaya geldiğini fark etmiştim.

Mahallede, okulda, arkadaş çevresinde hangi çocuğun neye ihtiyacı olduğunu bilen ve bir şekilde onlara ulaşan Rıfat Hoca çocuklarla çok özel bir bağlar kurmuştu.

Çocuğunun yaramazlığı yüzünden sürekli okula çağrılan veliyi okul kapısında teselli edişi, onun okuldaki tüm çocukları iyi tanımasındandı. O çocuk şu an iyi bir hukukçu olarak ardından gözyaşı ile yaz tutuyorsa kendine inanan birini tanıdığı içindir.

O aynı zamanda çok iyi bir veli idi. Torununu sınıfıma alıp getirdiğinde’’ bu çocuk sizinle kendine geldi hoca hanım’’ diyerek gözlerinin gülmesini hiç unutamıyorum. Torununu sarıp sarmalayan onlarca çocuğa hediyeler getirirdi. Kasa kasa meyve getirir dağıtırdı

Bir tahta parçası üzerine futbol sahası yapmıştı. öğrencilerim için teneffüste büyük bir aktivite idi yıllarca.

‘’sosyal bilgiler dersinde eskiden oynadığımız oyunları işlerken bunları öğretmek istiyorum kıymetli hocam’’ demiştim.

Onlarca topaç alıp gelmişti okul bahçesine. Okul bahçesi topaçların çevrilmesinden çok, çocukların öğretmenlerin mutlulukla dönen dünyasına dönüşmüştü.

Ahmet hocam onu nasıl da güzel tasvir etmiş:

"Ondan bize boynu bükük ve sefil

Bahçeye diktiği üç beş karanfil."

Bu akşam Rıfat Hocanın şu yalan dünyayı terk eyleyip, Daru’l bekâya irtihal ettiğini söylediler...

Sanki kocaman bir dağı kökünden dinamitleyip üstüme devirdiler.

Hayatımda tanıdığım en güzel eğitimcilerden biriydi Rıfat Hoca.

Çocuklar için "Cennet ehli/ Cennetin gülleri." derdi.

Yetişkinlerin arızalı olduğunu ve şayet yapılabilirse çocuklardan öğrenebileceğimiz çok önemli şeyler olduğunu vurgulardı her defasında.

Ahirete hulus-i kalple inanan/ iman eden sayılı insanlardan biriydi. "Ben vadeli çalışmayı severim. Burada verebildiklerim öte tarafta karşıma daha fazlası ile çıkacak." ifadeleri beni her defasında hayran bırakırdı kendisine.

Kar yağmamış saçları, her daim mütebessim çehresi ile delikanlı bir duruşu vardı.

"Çocuklarla birlikte olanlar yaşanmaz." derdi.

Genç yaşadı genç öldü.

Onun gölgesinde serinleyen Cennetin Gülleri şefaatçileri olsun...

O sadece insana yatırım yapmadı, terasında kocaman kocaman ağaçlara çeşit çeşit çiçeklere babacan ruhuyla bahçıvanlık yapardı. Yemyeşil bir botanik bahçesiydi, gözleri kamaştıran bir huzur deryası.

Ailesine müşfik, dostlarına vefalı, tüm canlılara merhametli, gözü gönlü aydınlık, cömert, yıkmadan kırmadan gönül ve yol alan, inşa eden bir dava adamıydı.

Mehmet batar hocam şu sözleri sarf etmişti onun için:

Hep bir umudu vardı. En kötü anında bile. Gençleri ve çocukları çok severdi. Arkadaş gibiydi en küçük çocukla bile. Anlatır anlatır anlatırdı. Doğru bildiğini söylerdi. Her ortamda.

Doksanlı yılların başında Yeşiltepe'de bir ilkokulda tanıştık. Ben Yeşiltepe Lisesinde öğrenciydim da Yeşiltepe'de öğretmendi. Öğretmenler Odasında oturduk. Tabi Rıfat Hoca yerinde hiç durmuyordu.

Öğretmen öğrenci hizmetli herkese yetişiyor anlatıyordu.

Sıra dışı bir öğretmendi.

Namaz kılmak için camiye gideyim dedim."Gardaş" dedi.

"Yeryüzü Mescit kılındı burada kılabilirsin" dedi.

Öğretmenler odasına bir şey serdi.

"Burada namazını kıl" dedi. "Bu da bir tebliğdir herkes görsün" diye ekledi yüksek sesle.

Doğrularını açık açık yüksek sesle söyler kimseden de korkmaz çekinmezdi.

Güzel bir adamdı.

Abimiz hocamızdı.

“Bir Mektupla Başlayan Kardeşlik ‘’ adıyla bir anı kitabı yazdık onunla. Bir köy okulunu tepeden tırnağa donatmıştık, sonrasında da o çalışmayı kitaplaştırdık.

Bir köy okulundan mektup gelmişti O’na. benim yardımlaşma hikayemi okurken tam da.

“ İşte kardeşlik öyküsü buradan başladı” demişti. Pütürge’de bayram yaşanmıştı bu mektupla, Rıfat Hoca’mın verdiği kutlu emekle, bu kitap bizim için gönül yolculuğudur.

Vücudunda başlayan deprem son anına kadar yıldırmadı onu, rabbinden geleni hep güzellikle karşıladı” iyi olacağız” dedi her sorana.

Şubat depremi ;şehrini evini çevresine elinden alsa da, Ankara onun için gurbet olsa da, dünya sürgününü tamamlayıp rabbine kavuştu büyük bir teslimiyetle.

Ardından konuşulacak nice güzel anı bıraktı.

Onun gibi örnek öğretmen, baba, eş, dost, abi kolay bulunmuyor. Birçok güzel hasleti bir arada taşıyan güzel insan.

Gönüllerde bu kadar yer eden biri rabbine mutlu varmıştır inşallah, diyoruz mekânı cennet olsun.