Sorossal durumlar…
Emperyalizmin koçbaşları…
Depremzedelere, sığınmacılara küfrederler, terörle mücadeleye, aile kurumuna karşı çıkarlar.
Millet ve din düşmanlığında sınır tanımazlar.
Sanatı ve medyayı ifsat için kullanmakta pek de mahirler…
Tüm anti demokratik ve anti ahlaki oluşumların müsebbibidirler.
Akı kara, karayı ak gösterirler.
İsrail’in Gazze’de binlerce kişiyi katletmesini bir çağdaşlaştırma operasyonu olarak gösterebiliyorlar.
Esad, laik ve modern bir şahsiyet, bu zevat için.
Gezi Darbe Girişimi’ni kanaat önderleri sıfatıyla tertiplediler.
Miting kalabalığını buraya yönlendirerek fitneyi, ihaneti harladılar.
Siyonist/Emperyalist mahfillerce “talimatlandırılmış önderler”:
sporcu, sanatçı, din adamı, belediye başkanı, parti, dernek genel başkanı…
Yeri geldiğinde kullanıma hazırlıyorlar.
Oyuncu ajansları, menajerler üzerinden sanat adı altında topyekun saldırıyorlar.
Algı tekniklerini çok iyi kullanıyorlar…
Allayıp pullayıp sürüp sürüştürüp cilalayıp parlatıp piyasaya salıyorlar…
Ödül törenlerinde bu önderlik üzerinden müthiş bir şekilde kendilerine alan açıyorlar.
Sabah gazetesi yazarı Yüksel AYTUĞ 21.01.2025 tarihli “Toplumu dizayn etmek istiyorlar” başlıklı yazısında bir zamanların sinema ve dizi oyuncusu şimdilerde ABD’de tır şoförlüğü yapan Tolga KAREL’le Menajerler Vak’ası’yla ilgili “yazışmasını paylaştı.
Tolga KAREL:
"Ağabey, bunların hepsi özel seçilmiş kişiler. İşin içinde Amerika lobisi ve Ermeni sermayesi var. O yüzden Disney, Netflix ve Amazon Türkiye'de. Bu ağın içinde iki Türk yapımcı daha var. Hepsinin Los Angeles'da evi bulunuyor, senede iki kere mutlaka orada toplanıyorlar. Bu basit bir menajer meselesi değil. Türk toplumunu tekrar dizayn etme hareketi. Aynı şeyi Güney Kore'de yaptılar. Bak şimdi Güney Kore'de toplum ahlakı paramparça."
Yıllardır nüfus planlaması adı altında bu topraklarda soykırım yapılmakta.
Aile kurumu öyle bir hale getirildi ki çocukların yerini hayvanlar almakta.
Banka ve otomobil reklamlarında bile aile olarak bir çocuk bir hayvan ön plana çıkarılmakta.
Ben bir bireyim istediğimi yaparım, anlayışı pompalanmakta.
Ailesiz birey…
Terör yandaşlığı sıradanlaştırılıyor.
Ödül töreninde terör reklamcılığı yapanlara tepki göstererek milletin teveccühüne mazhar olan oyuncu Burak Haktanır:
"Sektördeki tekelleşme ile birlikte elde edilen tanınırlık, güç ve ekonomik güç devlet düşmanlığı ve çirkin amaçlar için kullanılıyor. Bu oyuncular birer aparat olarak sahaya sürülüyor. Kültür sanat camiasının devletin güvenliğini ilgilendiren meselelerde durduğu yere bakarsanız, bu organizasyonu ve tekelleşmeyi görürsünüz." (Sabah, 24.01.2025)
Gezi’de, 17/25 Aralık’ta, Hendek –Çukur kalkışmasında 15 Temmuz Darbe/İşgal girişiminde, 6 Şubat deprem faciasında alaycılıklarıyla aymazcılıklarıyla uzlaşıcılıkları, önderlikleri ayan beyan görüldü.
İşgal girişimleri sadece sanat, kültür, spor, siyaset üzerinden yapılmıyor, millî ve manevi değerler de alet ediliyor.
Karşı çıkanın boğazına saldırıyorlar.
Oyuncu Sedef Şahin:
“Bu adaletsizliğe karşı hâlâ direniyorum yoksa canıma kıyardım. Tiyatro yaparak hayata tutunmaya çalışıyorum. Sektördeki adaletsizlikten dolayı çok ahımı aldılar. Çok ünlü ya da çok konuşulan bir oyuncu olmak istiyorsanız bedel ödemeniz gerekiyor. Ya bedeninizle ya ruhunuzla ya da ahlakınızla ödüyorsunuz bu bedeli. Bizim gibi bu işe gönül vermiş insanlar ise mesleğini yapmakta zorlanıyor. Geçim sıkıntısı yaşıyoruz...”
Bu zulmü ancak Siyonistler yapabilir.
Rengi, tekniği zalimi ele veriyor.
Terörle mücadele topyekun olmalı…
Menajerlik ve kast sisteminin Kartalkaya faciasına benzer acılara sebebiyet vermemesi için yeniden düzenlenmesi elzemdir.
Aile ve toplum büyük tehdit altında…