Destan, sözlüklerde bir milletin tarihinde gerçekleşmiş, unutulması mümkün olmayan bir olay üzerine söylenmeye başlayıp gelişmesini asırlarca devam ettiren millî eserlere verilen ad olarak tanımlanır. Çocukluğumuzda büyüklerimizden destansı hikâyeler dinledik. Hepimiz destanlardaki kahramanları örnek alır ve kendimizi onların yerine koyarak dünyayı kurtarmaya namzet olmaya çalışırdık. Lakin destanları hakikat penceresinden değerlendirmek yerine afakî meseller olarak idrak etmekten de kendimizi alıkoyamazdık. Gerçekleşmesi imkânsız olaylar olarak düşünürdük destanları.

Her ne kadar destanların söylemsel gelişimi asırlar alsa da bugün hemen yanı başımızda bir destan yazıldığını fark edemiyoruz. Bir zaman gelecek de şanlı bir destanın tanıkları olacağımızı söyleselerdi, sanırım inanmazdık. Ancak bugün tüm dünya Gazze'nin direniş destanına tanıklık ediyor. Sadece kendisi için değil, bütün insanlık ve mazlumlar adına direniyor. Gazze, dünyanın bütün emperyal güçlerine karşı direnirken umudunu yitiren insanlığın da dirilişinin sinyallerini veriyor. Zaman, destanları yazarken bu destanın taraflarını da yazacaktır. Kimin kimlerin safında yahut karşısında durduğunu da muhakkak kaydedecektir.

Batı denilen emperyalizm, dünyevî anlamda teknolojinin tüm imkânlarını kullanarak Gazze özelinde bütün insanlığa ve insani değerlere savaş açmış durumda. Zalim yüzünü insan hakları, özgürlük, demokrasi ve dünyanın komiserliği maskesi altında gizlemeye çalışıyor. Batı'nın taktığı insan hakları maskesini yere düşüren Gazze'nin kutlu direnişçileri, Hamas mücahitleri, savaş meydanında gösterdikleri onurlu duruşu esir takasında da bir kez daha tüm dünyaya göstermiş oldu. Kimin örgüt, kimin devlet olduğunu tüm dünya artık çok iyi biliyor.

Gazze, bu yüzyılın yıllar sonra okunacak destanını yazıyor. Gazze, nebevî duruşun vücut bulmuş hali bugün. Bir meşale yaktı Gazze. Bu öyle bir meşale ki dünyanın sadece bugününü değil, geleceğini de aydınlatacak ve zulmün miadını doldurduğunu ilan edecek türden bir meşaledir.

Herkes Gazze'nin işgal altında olduğunu düşünedursun. Bugün Gazze dışındaki bütün ülkeler, bütün topraklar işgal altında. Bütün insanlar, bütün insanlık işgal altında. Konformizm denen rehavet örtüsünün altında birkaç kişinin keyfine kurban ediliyor her gün insanlar.

Yuvarlak olan dünyada doğan ve batanın hep güneş olduğunu zannediyoruz. Lakin dönenin dünya olduğunu unutuyoruz. Sahi, her zaman olduğu yerde duran nasıl batabilir? Bugün Gazze, dünyanın güneşi. Bu güneşi batırmak isteyen dünya, karanlıkta kalmaya mahkûmdur.

Bugün Gazze düşerse tamamen karanlığa gömülecek dünya.

Gazze düşerse dünyanın yaşamak için bir umudu kalmayacak.

Gazze düşerse insanlık onurunu yitirecek.

Gazze düşerse yarına dair bütün sözler tükenecek.

Gazze düşerse kalem elden, kelam dilden, yaşamak kayıttan düşecek.

Gazze düşerse çocukların yüzündeki tebessüm ve dünyanın bütün çiçekleri solacak.

Gazze düşerse inandığınız tüm değerler yerle yeksan olacak.

Gazze düşerse nefesler boğazlarda düğüm olacak.

Gazze düşerse kimsenin çocuklarının yüzünü bakacak yüzü kalmayacak.

Gazze düşerse bütün insanlık kaybedecek.

Gazze düşerse dünya kaybeder.

Sahi, ne yana düşer Gazze? Doğusu, batısı güneyi, kuzeyi belli olmayan bir dünyanın ne yanına düşer Gazze? Her baktığımızda bize insan olduğumuzu hatırlatan Gazze ruhumuzun hangi yönüne düşer?

Dünyanın ortasında bir gül bahçesi gibi duran Gazze düşerse kimin ayakta durmaya mecali kalır?

Dünya tek bir ülke olsa Gazze, başkenti olur o ülkenin. Gazze, son kalesidir insanlığın. Gazze, direnişin anahtarı, dirilişin muştusudur. Bugün dünya iki kutuptur. Gazze'nin yanında duranlar ve karşısında olanlar.

Tarafınızı siz seçin.