Hakikaten neler oluyor? Son aylarda hem dünya da hem ülkemizde o kadar olay yaşanıyor ki, takip etmek imkânsız hale geldi. Daha neler olduğunu anlamadan farklı gündemlere geçiş yapıyoruz. Adeta karda kayar gibi manzara durmadan değişiyor.
Döviz endeksli
ekonomik kaos, bu kaosun oluşturduğu hayat pahalılığı, doğalgaz sıkıntısı,
elektrik zamları ve sanayide elektrik kesintileri, Sezen Aksu polemiği, karla mücadele odaklı İstanbul tartışmaları
ve daha neler, neler? Dünyada ise önce Kazakistan olayları, sonrasında Ukrayna
odaklı Rusya-ABD ve NATO gerginliği. ABD içindeki çıkmazlar.
Türkiye’de bu
gündem geçişleri yaşanırken dünya hızla bir savaşa gidiyor algısı oluşmaya
başladı.
Bizdeki gündem
geçişlerinin 2023 seçimlerine kadar duracağını zannetmiyorum. Bugünden 2023
seçimlerine yönelik safların tamamen belirmeye başladığı ortada.
Tekrarlamakta yarar
var. Türkiye’de bundan böyle bütün tartışma ve gelişmeler 2023 seçimlerine
yönelik olacak. Belki önümüzdeki günlerde bu durum daha da sertleşecektir.
İncir çekirdeğini doldurmayacak konular toplumu germek için yetecektir. Devasa
problemler göremezden gelinecek sürekli milleti ajite edecek konularla meşgul
olacağız.
Geçtiğimiz hafta
siyaset kurumunun gidişatı konusundaki endişelerimi dile getirmiştim. Siyaset
kurumunun iktidarı ve muhalefeti ile artık çözüm üretmekten uzaklaştığını
vurgulamıştım. Milletin siyaset kurumundan ümidini kestiğine işaret etmiştim.
Sorunlara çözüm önerileri üretemeyen bir muhalefet, sorunların üstesinden
gelemeyen bir iktidar görüntüsünden bahsederek.
Oysa ülkenin
sürüklendiği ekonomik kaos ve hayat pahalılığı muhalefetin sorunlara karşı
millete sunacağı çözüm önerileri iktidara giden yolu açacak fırsatlardır. Çözüm
önerileri ve projeler seçim atmosferine girildikten sonra dillendirilmesi
hiçbir zaman başarıyı getirmemiştir, bundan böyle de getirmeyecektir.
Eğer muhalefet
iktidara gelmeden daha makam, mevki, rant paylaşımına dalmışsa başarı elde
etmesini beklemek imkânsızdır. Geldiğimiz noktada Altı siyasi partinin bir
ittifak içinde hareket edeceği görülmektedir. CHP, İYİ Parti, SP, DEVA,
Gelecek, HDP aynı çatı altında şimdilik yürüyor. Fakat aralarındaki müthiş
savaş bu birlikteliği daha nereye kadar taşır bilmiyorum. Ama Meral Akşener’in
ardından bir potansiyel aday daha devre dışı kaldı bu hafta. Son kar
mücadelesine yenik düşen millet yollarda çile çekerken aynı saatlerde İngiliz
Büyükelçisi ile balıkçıda yemek yiyen Ekrem İmamoğlu.
Daha önce CHP
içinde yarışa katılmaya hazırlanan Canan Kaftancıoğlu ve Muharrem İnce devre
dışı kalmıştı. Ama görünen Kemal Kılıçdaroğlu şimdilik emin adımlarla yürüyor.
Bu arada Mansur Yavaş ismini saklı tutuyorum.
Bu denklemde DEVA,
Gelecek, SP, HDP ve İYİ Parti’nin hamleleri ne olacak? Asıl sonucu belirleyecek
bu hamleler. Bu grubun anlaşarak CHP’nin önüne ortak aday sunarsa panayır
yerinin halini o zaman görün. Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu’nun fırsat kolladığı
ortada. Abdullah Gül’ün bunlar üzerinden taşları döşediği görülüyor.
Son günlerde AK
Parti cephesini yarmanın planları yapılıyor. Bu çerçeve de son 3-4 aydır bazı
kurt politikacı, hukukçu, bürokrat kesimin Yeni Anayasa’ya kadar hazırlık
yaparak bekledikleri kamuoyuna yansımasa da kulislere sızıyor. Emin Gürses’in
Mayıs-2021’de seslendirdiği ‘İki Bakan Bir Başkan’ formülü bir ayağı aksakta
olsa derinden devam ediyor.
Tüm bu
hareketliliğin sonu ne olur bilmiyorum. Ama siyasette her zaman beklenmeyenler
olur. Öyle görülüyor ki 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çok önemli bir kural
geçerli olacak. Bu “Yağlı Mermer Güreşi” kuralı. “Yağlı Mermer Güreşi” ve
kuralı nereden çıktı mı dediniz? Onu da gelecek yazılara bırakalım.
Cuma’nın hayrı
üzerinize olsun…