Zulme rıza zulümdür
Tüm dünyayı kasıp kavuran küresel bir zulmün varlığı gün gibi ortadır. Tabi bu zulmün bölgelere yansıması farklı... Bu zulüm bölge, ırk, renk, inanç, dil vb. farklılıklara göre değişiklik arz ediyor. Ama en büyük fark Müslüman ve gayri Müslim farklılığında kendini gösteriyor.
Şu an zulmün altın çağını
yaşadığı malum. Ancak bilinmelidir ki bu zirveden sonra düşüş muhakkaktır. Zira
şafağın en yakın olduğu an karanlığın en zifirileştiği andır. Resulullah'ın
(sav) tabiriyle zulüm zulumattır, yani karanlıktır. O karanlık da şu en zifiri
anındadır. Biraz daha sabır, sebat, direniş… Sonrasında zafer inşallah…
Tabi şunu da unutmayalım ki
zulüm kendiliğinden bitmez. Mazlumların güç birliği ve iş birliği yaparak
beraberce mücadeleleri esastır. Bu durum sadece seçim ve siyaset de değil, her
zaman ve her konuda birlik beraberlik, Müslümanın şiarı olmalıdır. Seçimler
önemli… Seçimlere katılıp oylarımızı zalime karşı ve mazlumlardan yana olana
kullanacağız. Ancak ondan sonra iş bitmiyor, belki daha yeni başlıyor.
Dolayısıyla “durmak yok yola devam” sloganı çok yerinde olup birlik halinde
olmalıdır. Şu ayeti unutmayalım. “Kâfir olanlar da birbirlerinin
yardımcılarıdır. Eğer siz onu (Allah'ın emirlerini) yerine getirmezseniz
yeryüzünde bir fitne ve büyük bir fesat olur.” (Enfal 8/73)
Bu
önümüzdeki seçim, bir seçimin çok daha ötesinde bir vecibedir. Bu seçim vatan
için, hatta ümmet için bir beka meselesidir. Şunu her kese anlatalım; “Oy kullanmayan, dolaylı
olarak zalim olana katkıda bulunmuş olur.” merhum Erbana’ın dediği gibi;
“Siyasetle ilgilenmeyen müslümanı, müslümanla ilgilenmeyen siyasetçi yönetir.”
Evet,
oy kullanma işi fıkhi, ameli bir konu olup tartışmaya açıktır.
İçtihada açık konularda ise farklı görüşlerin ortaya çıkması doğaldır.
Dolayısıyla her iki tarafında anlayışlı davranarak birbirinin görüşüne tahammül
göstermesi esas alınmalıdır. Aksi halde değil asgari, azami müştereklerde dahi
ittifak düşünülemez. Önemli olan konuyu değerlendirenlerin, konuda uzman ve
ehliyetli olmalarıdır.
Bir diğer yersiz tartışma
da İslami cenahtan değişik parti bünyesinde çalışan Müslümanların
tartışmasıdır. Daha doğrusu bir tarafın, diğerini tekfire yeltenmesi veya
münafıklıkla suçlamasıdır. Şayet oy kullanmak veya siyaset yapmak, inanç
açısından tehlikeyse bu her ikisi için de geçerli olup bu konuda biri
diğerinden daha şanslı değildir.
Ancak doğru olan siyasetle
uğraşan Müslüman’ın siyaseti yalnızca bir araç olarak görmesidir. Amaç ise
Allah’ın (cc) dinini ihya ve ikame etmektir. Bunun için asıl olan, nebevi
metottur. Bu da davet, tebliğ, eğitim vb. tüm meşru vasıtaların kullanılmasıyla
olur. Siyaset ise nebevi metotla çalışırken yolumuza çıkan ve çıkması muhtemel
engelleri aşmada bir vasıtadır. Yoksa amaç/davanın kendisi değildir.
Zulme rıza da zulümdür. Bir
zalimin zulmüne engel olmak için çalışmamak, susup oturmak, onun zulmüne ortak
olmak demektir. Zulümle mücadele yalnızca mazlumların görevi değildir. İnsanlık
onuru taşıyan, insan haklarının değerini bilen herkes zulümle ve zulmün
uygulayıcısı zalimlerle mücadele etmelidir. Kur'an'ı Kerim mü'minlere, zulme
uğrayanlar uğrunda mücadele etmeyi, hatta savaşmayı emrediyor (Nisâ 4/75) “Zulmedenler,
tevbe edip zulümlerinden vazgeçmedikçe ve hakları sahiplerine vermedikçe,
kendileri için bir kurtuluş yoktur. Zulmün sonu kötü ve çöküştür (En'âm, 6/135;
28/Kasas, 37).
.
Bir kudsî hadiste şöyle
buyurulur:
"Ey kullarım! Ben nefsime
zulmü haram ettim, onu sizin aranızda da haram kıldım. Öyleyse birbirinize zulmetmeyin." (Müslim, Birr 15, hadis no: 2577, 4/1994)
Resulullah
(sav) şöyle buyurur:
"Üç kimsenin duâsı
reddolunmaz: Orucunu açarken oruçlunun duâsı, adâletli yöneticinin, bir de
mazlumun duâsı. Allah (cc) mazlumun duâsını göklerin üstüne yükseltir ve o duâ
için gökyüzü kapıları açtırılır. Allah teâlâ da: 'İzzetime andolsun ki, bir
süre sonra da olsa sana yardım edeceğim' buyurur." (Tirmizî, Deavât 129,
hadis no: 3598, 5/578)
Kur'an'ın zâlimler hakkında
tehdit edici bir uyarısı şöyle:
"Zulmedenler nasıl bir
inkılâpla devrileceklerini (yakında) bileceklerdir!" (Şuarâ 26/ 227)
Onurlu insanların tavrı şu olmalıdır: "Kim olursa
olsun, mazluma yardım etmek; kimden gelirse gelsin, zulme karşı olmak."
Kalemle, sözle, tavırla, duayla veya bir oyla da olsa…”
İman
hamasetiyle hareket eden bazı gençler, meseleye çok dar çerçeveden bakıyorlar. Hâlbuki
olay basit bir oy meselesi değil. Şu anda hakla batıl arasında bir dünya savaşı
yaşanıyor. İslam âleminde olan biten hiçbir olay birbirinden bağımsız değil… Şekilleri
farklı olsa da hepsi birbiriyle bağlantılı… “Mesele oy kullanmak değil. Hala
anlamadık mı?” mesele İslam diyarının dünya emperyalizmi ve onların yerli
işbirlikçilerine karşı verilmekte olan bir kurtuluş savaşıdır. Şunu da
unutmayalım ki hiçbir Müslüman var olan tağuti sistemin, zulüm hegemonyasının
devamı için oy kullanmaz. Aksine tüm bu zulüm ve zorbalıkları ortadan
kaldırmada küçük bir çare olarak oy kullanır. Bu zulümlerin bitmesi için devam
etmekte olan İslami çalışmaların tıkanmaması için oy kullanır.