Zülcelâl-i vel-İkrâm
ALLAH’IN İSİMLERİNDEN (ESMÂ-İ HÜSNÂ) BİRİNİN MİLLETİMİZE BAKAN CİHETİNE KISA BİR YORUM.
Rabbimiz hem Celal hem de İkram sahibidir.
Celal sıfatı, azamet sahibi ve yüce olmasına işaret
eder. Tecellisi bazen dert, sıkıntı, imtihandır. Sabır gerektirir. Sabır
ise; olgunlaştırır. İhya ve inşa eder. Kısa zamanda büyük mesafeler kat
edilmesine imkan sağlar.
Ve'l İkram ise; cömertliğini merhametini, asalet ve
şerefini temsil eder. Sabreden kullarına sabırları nispetinde gelir.
Milletimiz son on yılda yüzyılda yaşanabilecek
nispette büyük hadiseleri gördü ve yaşadı. İhanet ve yıkıcılık, darbeler,
terör, yangınlar, depremler neler, neler. Rabbimiz tarafından adeta terbiye
salonuna çekilmiş gibiyiz. Sanki talim ve terbiye sonrasında büyük bir vazifeye
hazırlanmakta milletimiz ve devletimiz.
15 Temmuz öncesi ve gecesi büyük hadiseler yaşandı
fakat akabinde büyük fetihler gerçekleşti. Sergilenen sabır, cesaret ve cehdin
mükâfatı iki büyük fitneden; FETÖ ve PKK'dan kısa sürede kurtulmak oldu.
6 Şubat depremi de hakikaten büyük yıkım ve acı
getirdi. Bu vesileyle vefat edenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar
diliyoruz. Devletimiz büyük bir hız ve maharetle yaraları sarmaya koyuldu.
Allah devletimize ve hükümetimize zeval vermesin.
Bu afet Rabbimizin Celal sıfatının bir tecellisidir.
Afet büyük imtihan şedit. Fakat milletimiz büyük bir sabır ve dayanışma
sergiledi. Devletimiz, hemencecik yaraları sarmaya koyuldu. Şunu unutmayalım.
Rabbimiz ilan ediyor. "Fe inne meal usri yusra." (Her
zorlukla beraber bir kolaylık vardır.) Moralimizi bozmayalım! Çünkü Allah
yaşadıklarımızı görüyor.
Bu imtihan ardında nice lütuf ve ihsanlar barındırır
ya da nice daha büyük bela ve musibetlere kefaret olur hep birlikte yaşayarak göreceğiz
inşallah.
'Türkiye Yüzyılı' boş
ve mesnetsiz bir söz bir ideal değildir.
Muştusu yüzyıllar öncesine dayanmaktadır.
Milletimiz için bir idealden de öte adeta bir
mahkûmiyettir.
Muhyiddin İbnü'l-Arabî Hz.leri hepimizce malumdur.
Yaşadığı asra ve sonrasına damga vurmuştur.
Bu yüzden müthiş bir şahsiyettir.
Eserleri muhakkak okunmalıdır.
13.asır ve sonrasında inşa edilen Osmanlı'nın ve
temsil ettiği 'Adalet ve Şefkat Medeniyetinin' baş
mimarıdır.
'Eş-Şeceretü’n-Numaniyye fi’d-Devlet-i Osmaniyye' isimli eserinde kendisinden 50 yıl sonra kurulacak olan bir devletin,
Osmanlı'nın panoramasını çizmektedir. O, Cenab-ı Hakk tarafından kendisine
ilham olunan gaybi haberleri bu eserine yazmış ve hatta kendi kabrinin
kaybolacağını, asırlar sonra Yavuz Sultan Selim Han tarafından keşfedileceğini
ima ile ifade etmiştir.
Muhyiddin İbnü'l-Arabî hazretleri ayrıca Hilafet
mührünün sahibi Osmanlı'nın kuruluşunu, adalet, şefkat ve kudretini, Şam, Kudüs,
Mısır, Kuzey Afrika, Bağdat ve Arabistan gibi diyarların fetihlerini,
padişahların isimlerini, yıkılış sürecini anlatmıştır. Türkiye için mühim,
Müslümanlar için ise sevinç vesilesi olacak müjdeler vermiştir.
Yine o eserinde Osmanlı'nın yıkılmasından sonra yüzyıllık
bir fetret dönemi yaşanacağını ahirinde kurulacak devletin on devlet gücünde
olacağını işaret etmiştir.
Bütün bunlar ve dahası bize şunu göstermektedir ki
2023 yılı ve sonrası büyük hadiselere gebedir.
Sıkıntılar sabır ve sebatla, kardeşlik ve dayanışma
ile güzel bir şekilde savulursa ihanetler 'Ata ot, ite et' prensibi ile
bertaraf edilirse, hadiselerin ardında büyük nimet ve ihsanlar olacaktır.
Devletimizin ve milletimizin gelecek yüzyılda 'kendisi sabit olduğu
halde bütün yıldız kümelerinin etrafında döndüğü bir kutup yıldızı' olacağını
idrak etmeliyiz.
Bütün fitne ve fesatçılara karşı;
Uyanık,
Zorluklara karşı, sabır ve metanet.
Fitneye karşı, birlik ve beraberlik.
Yanlışa karşı, hak ve hakikat yegâne düsturumuz
olmalı.
Birliğimiz dosta güven düşmana korku salmalı...
SON SÖZ
Asla unutmayalım!
'Düşmanlarınızla oturup kalkan, asla sizin dostunuz
olamaz.'
Vesselam.