Dolar (USD)
35.21
Euro (EUR)
36.76
Gram Altın
2964.92
BIST 100
9647.37
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
25 Ekim 2020

Zühd Nedir, Zâhid Kimdir-1

Zühd lügatte; bir şeye önem vermemek, ona karşı; isteksiz, rağbetsiz ve ilgisiz davranmaktır. Dinî bir kavram olarak ise zühd; dünyaya değer vermemek ve dünyevî menfaatlere iltifat etmemektir. Zühd kelimesi, Kuran-ı Kerim’de bir yerde geçmektedir: “Onlar Yusuf hakkında zâhid idiler. Onu az bir fiyatla, birkaç dirheme sattılar.” (Yusuf 20) Yani Yusuf aleyhisselamı elde tutmak istemiyorlardı. Onu hemen az bir para karşılığında köle olarak elden çıkarmak istediler.

Zühd; bencil, çıkarcı ve menfaatperest olmamayı, kalpte dünya kaygısını taşımamayı, kanaatkâr olmayı ve en az dünyalıkla iktifa etmeyi gerektirir. Bazı âlimlere göre ise zühd; ele geçen dünyalığa sevinmemek, elden çıkan dünyalığa üzülmemek ve elde bulunmayan şeyleri gönülde de bulundurmamaktır.

Hassasiyetle; Allahü Teâlâ’nın emirlerine uyup, yasakladıklarından kaçan insana “zâhid” denir ki, çoğulu “zühhâd”dır. Zahidler; her nefeste Allahü Teâlâ’yı zikreder ve gafletten yani bir an dahi olsa Allahü Teâlâyı unutmaktan şiddetle sakınmaya çalışırlar. “Zâhid” kişi; ahiret hayatının dünya hayatından çok çok daha değerli olduğunu yakinen bilir. Bunun için, yüzünü dünyadan ahirete çevirir, devamlı ibadet ve nefis muhasebesiyle meşgul olur.

Dünya hayatı ve ahiret hayatı olarak karşımızda duran iki kavramın temelinde de hayat yer vardır. Dinin ruhu ahirettir. Sevgili Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem, insanları ebedî olan ahiret hayatını cennette yaşamak için İslam’a davet etmiştir. Bazı insanların hak dine girmemeleri ve bir kısmının girdiği halde yaşamamalarındaki en büyük etken, dünya hayatından hiçbir fedakârlıkta bulunmak istememeleri ve dünya hayatını yeterli görüp, âhireti unutmalarıdır.

Zühd hayatı, İslam tarihinde hicrî üçüncü asra kadar çok yaygın idi. Sahabe-i kiram, tabiin-i izam ve tebe-i tabiin hazeratı içerisinde pek çok kişi zühd hayatını yaşıyordu. Bu zatlar; dünyadan ve dünya nimetlerinden yüz çevirmişler, Allahü Teâlâ’nın yüce rızasını kazanmak için ibadete yönelmişlerdi. Özellikle Efendimiz aleyhisselamın Asr-ı saadetlerinde Mescid-i Nebevinin bitişiğindeki çardaklarda kalan Ashab-ı suffeyi zühd hareketinin başında görebiliriz. Bunlar gece gündüz ibadetle meşgul olan, maişetleri için çalışmayıp Allah’a tevekkül eden samimî zatlardı.

Zühd âlemine; günahlardan uzaklaşmak manasına gelen, tevbe kapısından girilir. Çünkü günahlara iyice sırt çevirmeden zühdden söz edilemez. Kişi, tevbeden sonra; mübah olan şeylerde de bir kısıtlamaya gider yani bunlara karşı da bir isteksizlik içerisine girerse ve vaktini dünyaya değil, ahirete ayırırsa, zühd sahibi olmaya namzet olur.

Zâhid; rahat yerine çileye, lüks yerine fakirliğe, bencillik yerine feragate, kibir yerine tevazuya, fâni dünya yerine bâki olan ahirete tâlip olandır. Zâhidler, haram ve mekruhtan uzak durmakla kalmaz; helal ve mübahın da fazlasını terk ederler. Kısacası zâhid, lezzet verici şeyleri en aza indiren, dünyaya esir olmayan ve var gücüyle ahirete çalışan bahtiyar kimsedir.

Dünya malına, makama, mevkiye, şan ve şöhrete önem vermemek; azla yetinmek, çokça ibadet etmek, ahiret için çok çalışmak zühdün bazı göstergeleridir. Gerçek zühd ise, ağyarı yani Allahü Teâlâ’nın dışındaki her şeyi kalpten çıkarıp atmaktır.

Zühd, Efendimiz aleyhissalatü vesselamın mübarek hayat tarzını örnek alarak O’nun gibi yaşamaya çalışmak ve dünyaya değer vermemektir. Bu konuda başarılı olmak isteyen kişi; insanı dünyevî arzuların baskısından kurtarıp ahirete yönlendiren ve iç huzuruna götüren âyet-i kerime ve hadis-i şerifleri çok okuyup rehber edinir.

Zühd konusunda belirleyici olan şey, insanın dünyaya değil âhirete yönelmesidir. Çünkü dünya hayatı geçici, âhiret hayatı ise ebedîdir. Akıllı insan, fâni olanı bırakır, kalıcı ve sonsuz olana çalışır. İmam Şâfiî rahmetullahi aleyh diyor ki: “Bir kişi şu malı en akıllı insana verin, diye vasiyet ederse; bunun zâhid birisine verilmesi gerekir.” (Siyeru Alami’n-Nübela 10/98) Çünkü dünyanın en akıllı insanları onlardır. Onlar üç beş günlük fâni dünyaya değil, ebedî olan ukbaya yatırım yapan en zeki kahramanlardır…

(Devamı haftaya…)