Dolar (USD)
35.15
Euro (EUR)
36.78
Gram Altın
2964.67
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
26 Mart 2023

Zorunlu emekliliği olmayan siyaset bir meslek midir?

Siyasetin en sıcak günlerinde, bu soruyu sormak belki de doğru cevabı bulmamızı zorlaştırabilir.

Bu soruya doğru ve doyurucu bir cevap verebilmek için öncelikle meslek sözcüğünün neyi ifade ettiğine bakmak lazım.

Meslek; kişinin eğitim yoluyla planlı bir şekilde edindiği (diploma) veya doğuştan sahip olduğu yeteneği ile ücret veya sözleşme karşılığında çalışmasıdır.

Meslek; kişinin ekonomik ve toplum içindeki sosyal statüsünün yükselmesini sağlayan bir araçtır. Eğer mesleğiniz veya geçiminizi sağlayan bir geliriniz yoksa, siyaset kişisel yükseliş için bir araç olacaktır.

Oysa siyaset kişi için değil, ülkeye hizmet için bir araçtır.

Kuramsal ve bilimsel yoruma göre, siyaset bir bilimsel yetkinlik, uzmanlık ve düzgün ahlak alanıdır; fakat asla bir meslek alanı değildir. Halka, topluma, adalet ve hukuk kuralları içinde hizmet sunma yoludur. Siyaset, devleti yönetme sanatıdır.

Max Weber’in “Bir Meslek Olarak Siyaset” kitabı, siyasetçi ile sıradan insanın “ahlak” farklılığına yaptığı vurgu açısından önemlidir. Kitaptan alıntılarla devam etmek istiyorum:

“Weber’e göre, siyaset yapan herkesin iktidar olma isteğinin de olduğu kabul edilmelidir. Neden ve hangi amaçla istediği değişebilir; fakat iktidar olma, iktidara gelme isteğinin kabul görmesi gerektiğine inanır.”

Weber’e göre 3 tip siyasetçi vardır:

1. Ara sıra siyaset yapan kişiler.

*Kişiler gerektiğinde oy kullanır, siyasi katılım sağlar ama hayatlarının merkezinde siyaset yoktur.

2. Siyaseti ikincil bir faaliyet olarak yapanlar.


*Asıl olarak başka işleri ve uğraşları olan ama aynı zamanda parti üyelikleri bulunan kimselerdir. 


3. Asıl mesleği siyaset olanlar.

Weber bu kişileri ikiye ayırır:

A- Siyaset için yaşayanlar: İktidardan haz alanlar ya da hayatlarının amacı olan bir davanın peşinde koşanlardır. İlgili kişiler, ekonomik olarak bağımsız olmalıdırlar.

B- Siyasetten yaşayanlar: Siyasetin sırtından geçinen kişilerdir. Siyasetten ekonomik gelir elde ederler.

Siyaset kimine göre meslek, kimine göre hizmet için araç, tartışmasız “siyaset bulaşıldığında kopmanın zor olduğu bir alan” bana göre ise; vücuda giren bir virüs, öldürmüyor ama vücut onu atamıyor. Diyebiliriz ki bir ömür taşıyıcı oluyorsunuz. Evet bu birazda işin nüktesiydi.

“Benim mesleğim siyaset.” Bu ifade eksik bir tanımlama. Çünkü biz siyasetin bir meslek değil belirli bir süre ile yapılan bir halka hizmet görevi olduğunu biliyoruz. Siyasetçi siyaset yaparken onun esas mesleği ne ise odur. Şöyle ki; bir siyasetçi eczacı iken siyasetçi olmuşsa mesleği eczacılıktır, bir siyasetçi asker iken emekli olup siyasete girmişse mesleği askerliktir, bir siyasetçi mesleği hukukçu iken siyasete girmişse onun mesleği avukatlıktır.

Uluslararası görüşmelerde dikkat ederseniz, iki ülkenin meslektaşı görüştü denilmiyor, İki mevkidaş görüştü denilmekte, yani siyasetin meslek olmadığı vurgulanıyor.

Bir işçi, bir esnaf, bir zanaatkâr, kamu görevlisi, avukat veya doktor, herkes milletvekili veya belediye başkanı olabilir.

Önemli olan bu kişilerin toplum için yararlı projelerinin olmasıdır. Mevki ve makamların elbet bir gün biteceği, bu görev sürelerinde “Hakka ve Halka” hizmet için gayret göstermelidirler. Bu mevkilerin hizmet için bayrak yarışı olduğunu unutmadan, arkadan gelebilecek kişilere örnek bir miras bırakarak günü geldiğinde bayrağı devretme bilincini yitirmemesi gerekir.

Siyaset ülkenin en kritik çalışma sahası iken siyasetçilerde en çok göze çarpan kişilikler olacaktır. Hiç kimsenin iyi niyetini ya da kişiliğini sorgulama hakkımız ve kapasitemiz yok aslında. Ama siyaset ne kadar temiz ve iyi niyetle yapılır, menfaatçi ve portatifler ne kadar az olursa memleketimiz o kadar yaşanabilir olacaktır. Siyaseti meslek edinenlerle değil siyaseti hizmete araç edenlerle bu ülke bir yerlere gelecektir.

Yoksa siyasetçilere de zorunlu emeklilik şart olacak!

Kısa özet, Milletvekilliği için; “İLKOKUL MEZUNU” olmak yeterlidir! Meslek Örgütü yoktur! Milletvekilliği “geçimini sürdürme aracı” değildir!

Yani, milletvekilliği meslek değildir!

Yazıyı bir hikâye ile bitireyim:

“Günlerden bir gün, memleket sevdalısı, üstün yetenekli ve de çok zengin bir babayiğit, siyasete atılmaya karar verir. Kısa zamanda, onunla aynı yolda yürümeye, aynı yağmurla ıslanmaya istekli bir insan kitlesi oluşur.

Ancak çevresinde bu kadar kısa zamanda bu kadar çok kişinin toplanması, onun içine kurt düşürür. ‘Sakın çevremdekiler bu zorlu uğraşa kişisel çıkar için girmiş olmasınlar?’ diye aklından geçirir.

Sonunda bir toplantı yapıp, bu kuşkusunu gidermeye karar verir, toplantı başlar. Atatürk için saygı duruşu ile İstiklal Marşı'nın söylenmesini müteakip bir imam da Kur’an okur. Dualar eşliğinde bizimki kürsüye çıkar; “Din kardeşlerim, yurttaşlar, yoldaşlar! Bu uzun yürüyüşe çıkmadan önce sizlerden bir söz almak istiyorum. Eğer bu harekete, şahsi, ailevi, mesleki, mezhebi veya mahalli çıkarları korumak amacıyla katılıyorsanız, hiç katılmayın. Sizlerden bu tür isteklerde bulunmayacağınıza söz verip yemin etmenizi isteyeceğim.

Çünkü biz, alacağımız her kararda, milletin tümünün yararını gözeteceğiz. Şimdi ben, yarım saatliğine dışarı çıkıyorum. Dönüşümde herkese tek tek yemin ettireceğim. Bu yemin bana uymaz diyenler lütfen evlerine gitsin. Bunu anlayışla karşılarım. Dürüst davrandıkları için de onlara minnettar olurum!” der ve salondan çıkar.”

Döndüğünde salon bomboştur.

Vesselam…