Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

06 Haziran 2023

​Zor süreç yeni başlıyor!

Seçimler bitti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yeni bir dönem daha başlamış oldu. Vatana millete hayırlı olsun.

Yeni ve daha zor bir döneme girdik. Bu sürecin hangi yönde ve nasıl olması gerektiğinin ilk ipuçlarını Cumhurbaşkanımızın göreve başlama töreninden okuyabiliriz.

Kötülüğün organize olmuş halini temsil eden Batı ile mazlum dünyanın arasındaki set olan Osmanlı’nın yıkılışından beri her türlü sömürüye maruz kalan, Emperyalizmin zulmünden bunalmış, sığınacak bir güç arayan her devlet, en üst seviyeden temsilci ve mesajlarıyla Erdoğan’ı tebrik etmek için sıradaydı.

Ekonomik operasyonlar, 15 Temmuz işgal girişimi, pandemi süreci ve ülkemizin üçte birini yıkan depremin ardından, sırtlanmamız gereken çok ağır yükler var önümüzde. Bölgemizi de içine alabilecek büyük bir dünya savaşı da kapımızda üstelik.

Yıkılan şehirler ve sıkıntılı ekonomi değil sorunumuz. Her dönem milleti hakir görüp; “yokluk içinde aç ve sefil hallerine bakmadan Erdoğan’ı destekleyen cahiller sürüsü” diye hakaret eden ve aslında ülkemizin en cahil ve yobaz kesimini oluşturan zihniyete; “biz yokluk çekeriz ama inancımızdan, vatanımızdan, bağımsızlığımızdan vazgeçmeyiz” diyen asil milletin beklentisi sadece ekonomik olabilir mi?

En kritik durumda bütün varlığıyla iktidarın arkasında duran milletin, gönül coğrafyamızda dua ve destekleriyle Türkiye’nin güçlü bir şekilde ayağa kalkmasını bekleyen ümmetin ve sömürgecilerin pençesinden kurtulmak isteyen mazlum milletlerin ümitlerini yeşertmemiz gereken dönem.

Aslında büyük savaşlara gebe bir ortamda hayatta ve ayakta kalabilmek için, harici ellerin oynattığı kuklalarla hesaplaşmak ve yanlış olan her şeyin tasfiye edilmesi gereken dönemdeyiz.

Bu ise yeni anlayışla inşâ edilecek yeni bir sistemle gerçekleştirilebilir..

AK Parti iktidarının ilk dönemlerde olduğu gibi sadece şehirlerin imarı ve ekonomik seviyeyi yükseltme kaygısıyla hareket edilirse kısa bir süre sonra inşa edilen her şeyi yerle bir edecek zihin yapısı zaten geçit vermeyecek bir sonraki döneme.

Bunun emareleri bu seçimde daha net görülmüştür herhalde. Zihinlerin imarı şehirlerin imarından daha zordur ama daha önemli, sağlam ve kalıcıdır. Ve bir milleti ayağa kalkması, sadece şehirlerin mamur edilmesi, ekonomik seviyenin yükseltilmesiyle gerçekleşmez.

Türkiye son yıllarda ekonomik, askeri ve siyasi olarak çok ileri seviyeye ulaştı. Sosyal devlet anlamında dünyadaki birçok ülkeden daha iyi durumdayız. Devletin ve milletin itibarı yükseldi, birçok konuda üretim arttı, dışa bağımlılık azaldı.

Bu yeterli oldu mu? İnancı zayıf, şükür ve kanaat nedir bilmeyen, dostunu düşmanını tanımayan, varlığın kıymetini yokluğun zahmetini anlamayan, sadece elindeki telefondan okuduğuyla bilgi sahibi olduğunu zanneden, inancına, milleti ve tarihine aidiyeti zayıflamış, kökünden kopartılmış sığ, kaba, tatminsiz ve algılarıyla oynanabilen belirli bir kitleye, kimin rüzgarı kuvvetliyse onun yön verebileceği de görüldü.

Bir ülkenin en önemli varlığı gençleridir. Rahmetli Oktay Sinanoğlu hocanın ifadesiyle “bir millet her nesilde yeniden doğar.” Ve o nesil yanlış bir sistemde, yanlış yaşam tarzıyla, yanlış müfredatla ve sadece günübirlik bakış açısıyla, inançsız, temelsiz hiçbir ulvi idealist duyguya sahip olmadan yetiştirilirse ülkenin geleceği de o duyguların esiri olur.

Yeni kabine üyelerinin işlerinin ehli oldukları için seçildiklerini düşünüyorum. Ama bazı şeylerin sadece ehil insanlarla yürütülemeyeceğini de bilecek yaştayım. Sistem, kanunlar ve yürüdüğünüz zemin yanlışsa ehil de olsanız varacağınız menzil doğru olmuyor. Şahsi inisiyatif ve çabayla bir çok iyi şey yapabiliyor bir çok insanın yüreğine dokunabiliyorsunuz ama sistem olmazsa bu durum geçici olabiliyor.

Anayasa değişikliği, Fulbrayt eğitim sisteminden ayrılarak eğitimi bağımsız hale getirmek, DSÖ dayatmalarına karşı çıkmak, sosyal medya kontrolü ve yalan haber yapma özgürlüğünü engellemek, gençliği “idealsizlik idealine“ sürükleyen, ahlaki değerleri yozlaştıran her faaliyeti durdurmak gibi öncelikli meseleler var kapıda. Kültür iktidarı olmadan siyasi iktidar olunmayacağı özellikle seçim dönemi kitleleri manipüle eden “kültür temsilcilerinden” anlaşılmıştır herhalde. İki zıt kutup olan kültür ile turizmi birbirinden ayırmaktan başlayarak, gerçekten kültür anlayışına sahip entelektüel birikimi olan ve yeni kültür-sanat camiasını da oluşturabilecek kişilere yol açılmalı artık.

Geçmişte Aile ve Sosyal Hizmetle Bakanlığının, kadın meselesi üzerinden aile düşmanlığı yapanların tahakkümüne direnememesi ve bu yüzden çıkartılan yasa ile binlerce ailenin harap edildiği düşünüldüğünde, inşallah yeni dönemde bir cinse göre değil, aileyi esas alacak kadroların oluşturulmasını beklediğimizi de ekleyelim.

Cumhuriyet döneminin açık ara en üretken, en başarılı ve millete en faydalı dönemi Erdoğan dönemidir. Bu başarıyı taçlandıracak ve kalıcı hale getirecek şey inancımıza uygun yeni bir sistem olacaktır.

Tekrar hayırlı olsun. Rabbim istikameti üzerinde muvaffak kılsın.