Ziya Selçuk ve Sorunlu Eğitim
Kesintisiz eğitim sorunlarla dolu
• 12 yıllık ZORUNLU eğitimin süreç içerisinde bazı konularda ayakbağı olduğu ve SORUNLU eğitime dönüştüğünü gördük. Okullarda artan disiplin olayları, eğitim kalitesinin düşüşe geçmesi, okulların fiziki koşullarının düzeltilmesinde ortaya çıkan yetersizlikler, okullardaki ekonomik sorunlar, okul/veli iş birliğinin zayıflaması, okullardaki akademik başarının azalması, öğrenci profilinin olumsuz değişmesi, öğrenci/öğretmen arasındaki iletişim dilinin istenilen düzeyde olmaması gibi onlarca sorunun temelinde 12 yıllık kesintisiz eğitim yatıyor.
12 yıl kesintisiz zorunlu eğitim, okul kültürü, eğitim sistemimiz ve eğitimciler ve hatta öğrenciler için istenilmeyen bir duruma gelmiş durumda. Liselerin 4 yıl olması da uzun bir süre olup, eğitim sisteminin sonuçlarını olumsuz etkilemekte. Bu iki konuya bir an evvel neşter vurmalıyız. Eğitim sisteminde ahlaki çöküntüye neden olacağına dair korkularım var benim. Özellikle 12. sınıf öğrencilerin yaş olarak ergenlik döneminde olmaları nedeni ile hormonal dengeleri değişmekte, davranışları ve kendilerindeki değişimin farkına varmaktalar. Bu değişim aynı zamanda davranış değişikliğini de beraberinde getirmekte ve ergenlik dönemindeki çocukların diğer öğrenci arkadaşlarına ve öğretmenlerine karşı yaklaşımları farklılık göstermekte. Bu nedenle güçlü bir kontrol mekanizması aileler tarafından çocuklara kazandırılmazsa, yani otokontrolü, öz denetimi kazanmayan bu çocuklar farklı alanlara meylederek ahlaki olarak hem kendilerinde, hem de okul kültürü içerisindeki sosyal çevrelerinde oldukça olumsuz sonuçlara neden olabilmekteler. 12 yıllık zorunlu eğitimi gönüllü eğitime dönüştürmek evet belki sorunu ortadan kaldırmaz ama ahlaki olarak okulları daha güçlü kılar. Okullarda şu an ahlaka dair tutum ve davranışlar oldukça zayıflamış durumda, en azından bir nebze olsun ahlaki olarak güçlenmiş olur.
‘Zorunlu’ eğitim ‘sorunlu’ oldu
Zorunlu eğitim 12 yıla çıkarılsın diye vaktiyle yazılar yazan biri olarak bu acı tecrübeleri paylaşmak, yazmak istedim. O günün koşullarında zorunlu eğitimi savunmak, dile getirmek ve desteklemek ne kadar bir ihtiyaç ise, bugün de zorunlu eğitimin yanlış olduğunu ve günümüz koşullarında artık zamanın ruhuna hitap etmediğini dile getirmek de benim açımdan bir ihtiyaç. Gelinen noktada, toplum olarak 12 yıllık kesintisiz zorunlu eğitimi deneyimlediğimizi ama ilk birkaç yılı saymazsak beklentimizi yeterli düzeyde karşılamak yerine tam tersine toplumumuza ve eğitim sistemimize gün geçtikçe zarar verdiğini fark ettik. 12 yıllık ZORUNLU eğitimin süreç içerisinde bazı konularda ayakbağı olduğu ve SORUNLU eğitime dönüştüğünü gördük. Okullarda artan disiplin olayları, eğitim kalitesinin düşüşe geçmesi, okulların fiziki koşullarının düzeltilmesinde ortaya çıkan yetersizlikler, okullardaki ekonomik sorunlar, okul/veli iş birliğinin zayıflaması, okullardaki akademik başarının azalması, öğrenci profilinin olumsuz değişmesi, öğrenci/öğretmen arasındaki iletişim dilinin istenilen düzeyde olmaması gibi onlarca sorunun temelinde 12 yıllık kesintisiz eğitim yatıyor.
Ziya Hoca’dan beklentiler
Bugün okula sadece “yok” yazılmamak, evden kaçmak, arkadaşlarıyla buluşmak, sınıfın hakim olduğu ergenlik dilinin ve kültürünün çekim alanı gibi nedenlerle okulu tercih eden öğrenciler var. Evde söz dinlemeyen, asi, fevri çıkışları olan çocuklarını başından salmak için okula gönderen velilerin sayısı hiç de azımsanmayacak kadar çok. Tüm bu nedenlerle özellikle kırsal kesimler ve varoş semtlerdeki okullar olmak üzere, bazı okullar, sokak kültürünün hakim olduğu davranış, dil ve üslubun manyetik etkisinde eğitime devam ediliyor. Tüm bu olumsuzlukların gün geçtikçe ivmelendiği bir dönemde bir de öğrenciler ve velilerin öğretmenleri performans olarak değerlendirmesi geliyordu ki, Ziya Selçuk eğitimcilerin imdadına yetişti. Bu konuya neşter vurdu. Özel sektör deneyimi, Talim Terbiye Kurulu’ndaki geçmiş başarısı, yıllarca süren akademik birikimi, eğitim kökenli çalışmaları ve eğitimci kimliği gibi birçok alandaki profesyonelliğinden kaynaklı gelmiş geçmiş en ehil kişi demek abartı olmaz herhalde. Bu nedenle açıkçası 12 yıllık zorunlu eğitim konusuna da neşter vurmasını bekliyordum. Nitekim geçtiğimiz yıl Ocak ayında Ziya Hoca bir televizyon kanalında “Bütün dünyaya baktığımızda, gelir düzeyi ne olursa olsun, bir çocuk zorunlu eğitim denilen 8-9 yıllık öğretim süresi içerisinde, ki bizde çok yüksek, İngiltere gibi bir iki ülke dışında bu derece uzun bir öğretim süresi yok. Bir de Türkiye'de var, 12 yıllık eğitim süresi... Genel olarak 8-9 yıllık bir zorunlu eğitim süresi var” diyerek zorunlu eğitimin uzun olmasını eleştirmişti. Aradan geçen 1 yıllık süre sonunda bugüne gelindiğinde okullarda okutulan ders sayısında bazı düzenlemeler yapılıp ders sayısının azaltılacağı konusunda çalışmalar yapıldığını biliyoruz. Yalnız 12 yıllık kesintisiz eğitimin 8 yıla düşürülmesi ya da liselerin tekrar 3 yıla dönüşmesi gibi konularda herhangi bir çalışma var mı bilemiyoruz.
Ziya Selçuk birçok şey yaptı ama kendisine yönelik “Hani bugüne dek somut neler yaptı? Eğitimcilerin talepleri neden görmezden geliniyor?” gibi birçok eleştirinin ortadan kaldırılması ve bunu yapanların algılarında ciddi değişimlere neden olmak istiyorsa “sorunlu eğitim” haline dönüşen zorunlu eğitime ve liselerin 4 yıl olması konusuna yeni bir model geliştirmesi gerekiyor. Bunları gerçekleştirdiği takdirde, Ziya Hoca eğitim sistemimizde kalıcı bir iz bırakmış olacaktır. Ziya Hoca’nın çantasında bu çalışmanın yer alacağına ve çözüme kavuşturacağına yürekten inanıyorum.