Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.82
Gram Altın
2970.00
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
19 Mart 2020

Ziya Selçuk ne yapmalı? - 4

Öncelikle bir hakkı teslim ederek başlayalım:
Cumhuriyet tarihi boyunca en zor bakanlık görevi eğitim alanında Ziya Selçuk’a, sağlık alanında Fahrettin Koca’ya nasip oldu. İkisi de şu ana kadar ki görevlerini maksimum performansla, geceli gündüzlü çalışarak gerçekleştirmeye çalıştılar. Kolaymış gibi görünen ama psikolojik, fizyolojik ve mental olarak oldukça zor olan bir davranışı; Fahrettin Koca’nın kan çanağına dönüşen gözlerle gece yarısı basının karşısına geçerek açıklamalarda bulunduğu o fotoğraf karesini hatırlıyorsunuzdur. Şu ana kadarki şeffaflığı, samimiyeti, metaneti, olgunluğu, çalışkanlığı ve başarısı ile tüm kesimlerin takdirini topladı. Hatta CHP’nin ilçe kongre delegesi bir bayan, kendi sosyal medya hesabından şunları yazdı: “Bu adamı (Sağlık Bakanını) hem İçişleri Bakanı, hem Dışişleri Bakanı, hem Milli Eğitim Bakanı, hem Sağlık Bakanı yapamıyor muyuz? Bu zamana kadar iyi olan her şeyin arkasında kötü olan şeyin karşısında durdum. Omurgalı bir muhalif olmak bunu gerektirir. Bir CHP’li olarak tebrik ediyorum”

Gerçekçi olalım; Fahrettin Koca hastane sahibi, bir iş adamı, bir hekim. Ziya Selçuk da özel okul sahibi, o da bir iş adamı, bir Eğitimci. Her ikisinin de, paraya da makama da şöhrete de ihtiyacı yok. Ama ikisi de tam bir vatansever, tam bir görev adamı; ülkesi ve milleti için elinden gelenin en iyisini yapmak adına zaman mefhumu gözetmeksizin geceli gündüzlü çalışmaktan hiç imtina etmiyorlar. Makamdan güç alan değil, makama güç ve değer katan insanlar bunlar. Haklarını teslim etmeliyiz ki Fahrettin Koca da, Ziya Selçuk da şu ana kadarki süreci çok iyi yönettiler.

Yakın çevresinden aldığım kulis bilgilerinden biliyorum; muazzam çalışmalar yürütüyor Milli Eğitim Bakanı. Yalnız etik olmadığı için detaylara girmeyeceğim. Avrupa ülkeleri maske bulamazken bizde meslek liseleri döner sermaye kapsamında maske üretip hem ülkemizin ihtiyacını karşılaması hem de ihracata başlamamış noktaya gelmek bile tek başına muazzam bir kazanım. Keza dezenfektan üretimi de öyle; tonlarca üreten meslek liselerimiz var. Bu noktaya gelinmesinde kuşkusuz Ziya Hoca’nın çok fazla emeği, çabası ve alın teri var.

Yalnız tüm bunlara rağmen kamuoyunda dile getirilen bir eleştiri var: Ziya Selçuk, okulların kapatılması veya ara verilmesi sürecini kamuoyuna anlatırken daha çok pedagojik, formasyon ve bilimsel yönüyle ilgilendi. Yani koronavirüs olayının sosyal ve psikolojik yönüyle ilgili yaptığı açıklamalar biraz ikinci planda kaldı.

Sosyal medya platformlarında şu konuşuluyor; “Kamuoyuna okulların tatil edildiği, telafisinin yapılacağı, ikinci hafta uzaktan eğitimin verileceği vb konularda Ziya Hoca oldukça yeterli ve profesyonel bilgiler verdi, evet. Yalnız bu bilgileri verirken okulların tatil edilmesinin asıl nedeninin bireylerin bir arada olmamasını sağlamak, teması azaltmak için böyle bir kararı aldıkları her ne kadar kamuoyu tarafından bilinse de, bu bilinen konuyu her gün ya sosyal medyadan ya da ekranlardan paylaşarak vurgulaması gerekiyordu” diyenler var.

Açıkçası bu eleştiriye farklı bir nedenle kısmen ben de katılıyorum. Nedenim şu: Demin dile getirdiğim konular kamuoyunca bilinmesine ve sağlık bakanının çıkıp her gün defalarca ısrarla söylemesine rağmen hâla bu kurallara uymayan, ihmal eden vatandaşlar, hatta eğitimciler var. Her sanatçının farklı bir hayran kitlesi, favori takipçisi olduğu gibi her bakanın da kendine ait sevenleri, hitap ettiği ve kendisini dinlediği bir kitlesi var. Dolayısıyla Ziya Selçuk da benzer mesajları kendisini seven, dinleyen kitleye anlatabilirdi. Çünkü biliyoruz ki bu virüs ihmaller zinciriyle hızla yayılma ve kendine alan bulma üzerine ilerliyor; bireylerin kendilerini izole etmeleri, bireyler arası teması azaltmaları hızla yayılmanın önündeki tek çözüm şu an için… Okulların tatil edilmesinin sebebi, bireylerin gezmekten öte kendilerini izole etmeleri olduğu daha iyi anlatılmalıydı eğitim toplumuna. Eminim kural ihlali yapan kişi sayısı çok daha az olacaktı. Onlarca milletvekilinin, sanatçının, eğitimcinin, yazarın, akademisyenin, iş adamının söylediği etkiden daha fazla etkiyi ve örgütlenmeyi, kurallara uyma anlamında ki hassasiyeti bir bakan çıkıp söylediği zaman daha etkili olabiliyor. Hele ki kendini eğitim camiasına kabullendirmiş bir Bakanın oluşturacağı etki normalinden en az iki üç kat daha fazladır.

Kural ihlali yapan eğitim toplumunun çözümü Ziya Selçuk’tur. Yazımızın girişinde de dediğimiz gibi Cumhuriyet tarihinin en zorlu bakanlık görevi ne yazık ki kendilerine denk gelmiştir. Alnınızın akıyla üstesinden geleceksiniz Bakanım, inşallah!