Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
07 Kasım 2019

Ziya Selçuk ne yapmalı?-2

“Ben ve benim gibi düşünenler eğitimde her şeyin sil baştan değişmesini istiyoruz. Bunu yapabilecek kişinin de kuşkusuz önemli bir lider olan Ziya Selçuk’un başarabileceğine yürekten inanıyoruz. Ama bazı konularda Sayın Selçuk çok yoğunlaşırken bazı konuları da ihmal ettiğini düşünenler de var. Peki, ‘Ziya Selçuk ne yapmalı?’ diye soruluyor haklı olarak…” diye yazmıştık geçen hafta. Kaldığımız yerden devam edelim:

Farklı illerden, farklı okul türlerinden eğitim yöneticilerin fikirlerini dinlediğimde ortaya çıkan ortak görüşlerden biri şu oldu: “Eğitim sistemimizde köklü reformlar mevcut eğitimciler üzerinden yapılırsa başarıya ulaşılamaz. Belki bazı değişimler yapılabilir; eğitime çok şey de katabilir ama köklü bir reform yapılmak isteniyorsa mevcut eğitimciler ile değil, geriden gelecek eğitimciler işin içine katarak bu yapılmalı. Birçok mevcut öğretmen neredeyse tükenmişlik sendromu yaşıyor. Eğitime dair projeler üretip hayata geçirmek istediğimizde karşımıza heyecanı sönük, isteksiz, sorumluluk almak istemeyen eğitimciler çıkıyor. Projelerimizde bunları çalıştırmak oldukça zor oluyor, ikna edene kadar vaktimizi alıyor, enerjimizi tüketiyor. Gönüllü olmadıkları için, çoğu zaman re’sen görevlendirmek durumunda kalıyoruz. Bu da eğitim yöneticileri ile eğitimcilerin karşı karşıya gelmelerine neden oluyor. Hatta bazı eğitimciler bunu ‘mobbing’ olarak dahi yorumlayabiliyor. Eğitim yöneticilerin en temel misyonu eğitimi daha işlevsel ve fonksiyonel hale getirmektir. Ama bunu gerçekleştirince isteksiz, yılgın, bezmiş, tükenmiş eğitimciler ile yol alınamayacağını görüyoruz. Sayın Bakanımızdan ricamız arkadan gelecek yeni nesillere, azimli, istekli, gönüllü, fedakarlık içerisinde görev almalarını sağlayacak meslek aşkını yerleştiren bir nesil yetişmesi konusunda da yoğunlaşması…”

Doğrusu ben de aynı görüşteyim; yerli ve milli bir eğitim sistemi için makro ölçekte yapılması gereken değişim mevcut öğretmenlerle oluşturulamaz. Türkiye’nin farklı coğrafi bölgelerinden gelen ortak paydadaki soru(n)ları birleştirince şu acı tabloyla karşılaşıyorum çünkü:

Gündeminde ne kadar öğrenciyi kazanacağımdan ziyade ne kadar ek ders kazanacağım olan bir öğretmenin sisteme getirisi ne olabilir? DYK’larda öğrenci için görev almak isteyen öğretmenlerden ziyade iki kat ek ders veriliyor diye görev almak isteyen öğretmenlerin yaklaşımı ciddi bir sorun mesela…

Maaşın yolunu gözeten bir öğretmen; aynı heyecanı, bahçede, sınıfta öğrencinin yolunu beklerken gözetmiyorsa bu öğretmenden ne kadar verim alınabilir? diye soruluyor haklı olarak.
Kendi öz evladının sorunlarını dinlerken, ders anlatırkenki ciddiyeti, samimiyeti okulunda başkalarının çocuğuna anlatırken gözetmiyorsa köklü reformlar bu öğretmenlerle nasıl maya tutabilir ki?
Kahvaltı yapmadan aç karnıyla sınıfta oturup ders dinleyen öğrencilerin sayılarının çok fazla olduğu eğitim sistemimiz içerisinde, sınıfta öğrencilerin gözü önünde oturup çayını kahvesini içen, çantasından meyvesini kekini çıkartıp yiyen öğretmenlere empatiyi nasıl kazandırıp çocuğu anlamasını bekleyeceğiz?

Yukarıdaki tabloya benzer yüzlerce olumsuz örnek verilebilir… Bu nedenle Ziya Selçuk’un mevcut öğretmenlere yatırım yapması uzun vadede kendilerini oldukça yorar, yıpratır. Kamuoyunda oluşan kanı önce sistemi değil, önce eğitimcileri değiştirmek veya dönüştürmek yönünde. Bakan Bey eğitim sistemimiz için oldukça önemli bir lider; bu açıdan enerjisine, moraline, motivasyonuna toplum olarak herkesin ihtiyacı var. Bu bağlamda Sayın Selçuk mevcut öğretmenlere yaptığı yatırımdaki enerjisini, motivasyonunu arkadan gelecek yeni nesillere yaparsa eğitim sisteminde çok daha köklü reformlara imza atacağı kanaati oluşmuş durumda.

Daha önce de yazmıştım; işveren konumunda olan MEB’in ihtiyaç duyduğu öğretmen modelini neden YÖK yetiştiriyor? Pratikte MEB’in ihtiyaç duyduğu öğretmen modeli teoride YÖK yetiştirmekte; YÖK’ün yetiştirdiği öğretmenler MEB’e gelince bir kan uyuşmazlığı yaşıyor. Bu kan uyuşmazlığını ortadan kaldıracak reformlara öncülük edecek kişi kuşkusuz Ziya Selçuk’tur…

Öğretmenlik mesleğini yeniden formatlamak gerekiyor Sayın Bakanım. “Ziya Selçuk modeli” anlayışı hakim bir eğitim sistemimiz neden olmasın?