Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
31 Ekim 2019

Ziya Selçuk ne yapmalı?-1

Yaşımın el verdiği kadarıyla basından ve kamuoyundan çalışmalarına tanıklık ettiğim, hafızamın beni geçmişe götürdüğü kadarıyla da hatırlayabildiğim birçok Milli Eğitim Bakanının çalışmalarını takip ettim, izledim.
Tüm Milli Eğitim Bakanları görev yaptıkları süre boyunca ürettiler, eğitim sistemine bir şeyler katma derdiyle dertlendiler.
Uzun süre Bakanlık yapanlar da oldu, çok kısa süre kabinede yer alan Bakanlar da. Hepsi, sürekli “Eğitim sistemini nasıl daha işlevsel ve fonksiyonel hale getirebilirim” düşüncesiyle hareket etti. Yeni birçok uygulamalara imza attılar. Birçoğu eğitim sistemine yeni soluklar da getirdi. Hem eğitimciler hem öğrenciler derin nefesler aldı.

Köklü reformlarla sil baştan başlayıp yerli ve milli bir eğitim sistemini yeniden inşa etmelerini çok ister, çok arzulardım. Ama her Milli Eğitim Bakanı bayrağı bir diğer Bakana devredince, ülke olarak başarılı bir eğitim sistemini inşa edeceğimize olan inancımı gün be gün kaybederdim. Bu nedenle, gün geçtikçe, şahsım olarak yeise kapılıyor ve “eğitim bir sermaye ise, sermayemizi tüketiyoruz” diye kendi kendime düşünüyordum. Beni yakından tanıyan ya da yazılarımı yakından takip edenler bilirler; son bir buçuk yıldır eğitim teması üzerine daha fazla mesai sarf edip fikir üretmeye, kafa yormaya başladım. Sebebi ise Ziya Selçuk Milli Eğitim Bakanı olarak göreve gelmesi.
Haliyle sorabilirsiniz; Ziya Selçuk’un demin bahsini ettiğiniz diğer Bakanlardan farkı ne?
Açıklayayım; takip edebildiğim kadarıyla ilk defa bir Milli Eğitim Bakanı henüz mikrofonların başına kameraların karşısında geçmeden önce, yakından uzaktan, eğitimci olsun olmasın, farklı meslek gruplarındaki herkes eğitimi konuşmaya başladı. Millet konuştu; Ziya Selçuk dinledi, gözlem yaptı, notlarını aldı. Eğitim toplumunun ihtiyacını iyi analiz etti. Sahaya indi. Eğitimcilerle birlikte oldu. Öğretmenlerle buluştu. Eğitim yöneticileriyle, eğitim liderleriyle toplantılar düzenledi. Muazzam projeler üretti; onlarca protokoller imza attı. Gece gündüz demeden eşini çocuklarını ihmal ederek, ekibiyle birlikte çalıştı. Kendisi de tek başına adeta bir ordu gibi koşturdu, terledi; birçok ilkleri hayata geçirdi. Hep ilklerin ve ilkelerin adamı oldu. Geride bıraktığı yaklaşık 16 aylık sürede, neredeyse 5 yıllık Milli Eğitim Bakanlığı kadar çalıştı.

Bakanlığa bağlı il/ilçe müdürlerinin yaptığı muazzam, olağanüstü çalışmalara rağmen eğitimde çok az şey değişti, dönüştü. Vaktiyle yazdığım Ziya Selçuk ve Kiraz Ağacı başlıklı yazımda değişim ve dönüşüm için bazı önemli hususlara değinmiştim. Ne yazık ki, eğitimcilerin bir kısmı ise adeta tükenmişlik sendromu yaşıyor. Sahada olan, eğitimcileri, yöneticileri gözlemleyen, onarla iletişim halinde olan biri olarak böyle devam etmesi halinde, uzun vadede Ziya Selçuk’un oldukça fazla yıpranacağı ama eğitim toplumundaki değişim ve dönüşümün çok az olacağı nedeniyle önceki dönemlerde yaşandığı gibi nihai amaca ulaşılamayacağını düşünüyorum. Ziya Selçuk’un toplumda oluşturduğu büyük bir sinerji ve toplumdaki muazzam karşılığı, sempatisi nedeniyle başarmasını çok istiyor, köşe yazılarımda da çoğu zaman desteklerimi, fikirlerimi ve görüşlerimi yazıyorum. Hatta MEB-YÖK Raporu başlıklı yazımda bu niyetle yazılmıştı ve Bakanlığın bazı çalışmalarında da bu yazının bir kısmı yer almıştı.

Esasında Ziya Selçuk’tan toplumun umutlu olmasının sebebi de bu; halkın, yazarların, fikir adamların, akademisyenlerin görüşlerine önem veriyor. İyi, güzel bir fikir varsa, alıp hemen uygulamaya konulmasını istiyor. Ama nedense böyle giderse eğitimde çok şey değişir ama her şey değişmez. Ben ve benim gibi düşünenlerin, eğitimde her şeyin sil baştan değişmesini istiyoruz. Bunu yapabilecek kişinin de kuşkusuz önemli bir lider olan Ziya Selçuk’un başarabileceğine yürekten inanıyoruz. Ama bazı konularda Sayın Selçuk çok yoğunlaşırken bazı konuları da ihmal ettiğini düşünenler de var. Peki, “Ziya Selçuk ne yapmalı” diye soruluyor haklı olarak. Yer darlığı nedeniyle ayrıntılarıyla haftaya köşemden yazıp, toplumun nabzını yansıtacak ve Bakanlığın çalışmalarına katkı sunmaya gayret edeceğim.

Kalın sağlıcakla...