Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
25 Şubat 2020

''Ziya Öğretmen'' ile eğitimdeki son gelişmeleri konuştuk

Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ile eğitimdeki birçok konuyu konuştuk. Eğitimde yapılanları dinledik. Bir bir not aldık. Tavsiyelerimizi sunduk. Sizlerin bize sorduğu soruları Sayın Bakan’a yönelttik.

Dershaneler Rafa Kalkacak

Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ile geçen hafta Eğitim Bilişim Ağı (EBA) üzerine önemli bir röportaj gerçekleştirdik.

Yenilenen EBA’nın eğitimde dijitalleşme konusunda atılan en büyük adım olduğu mobil uygulamasının yapılması ve EBA kullanımları için aylık 3 GB internetin sağlanmasıyla açıkça görülüyor. Bunu ‘Dersler cebe giriyor’ diyerek özetledi Bakan Selçuk. Eğitimi okulun dışına götürme amaçlarının bu yolla gerçekleşeceğinin de altını çizdi Sayın Bakan.

Birçok özelliğinin sayıldığı yenilenen EBA’da benim dikkatimi çeken ise 11 ve 12.sınıf öğrencilerine özel EBA Akademik Destek bölümünün hazırlanması oldu. Ziya Öğretmen’e bu adım ile artık dershanelere ihtiyaç duyulmayacağını açıkça söyledim.

Dershane konusu artık vatandaş için büyük bir problem haline geldi. İstenen ücretler o kadar yüksek bir hâl aldı ki bu durum kesinlikle sürdürülebilir değil. Zaten okul ücretleri nedeniyle her dönem orta ve alt gelir grubu vatandaşlarımızın üzerinde oldukça büyük bir yük var. Bunlardan aslan payını ise son dönemlerde dershanelerin almaya başlaması birçok kişinin canını sıkıyordu. Eğitiminde devrime neden olan YouTube bu konuda yepyeni bir alan açtı ama kişiye özel (kişiselleştirilmiş) dershane uygulaması EBA ile geldi. Tebrikler.

Okullarda Öğle Yemeği Uygulaması

Kısa zaman önce öğrencilerin öğle yemeğinin okullarda verileceği haberleri yayılmış Milli Eğitim Bakanlığı konuyu yalanlamıştı. Bunu da sordum. Ebeveynler olarak ilkokuldaki çocuklarımıza öğle yemekleri için beslenme çantaları hazırlıyoruz. Ortaokul ve lise çağındaki çocuklar için ise birçoğumuz günlük harçlık veriyoruz.

“Bu konu çözülse ve okullarda böyle bir hizmet verilse ne kadar da güzel olur’ dedim Bakan Selçuk’a. Bu konuda bir çalışma yapılmadığını, altyapının oluşturulması gerektiğini söyledi Bakan Selçuk. Ama ben ısrarla bunun faydalarından bahsettim.

Yıllarca toplu yemek sektöründe çalıştım. Bu alanda tecrübelerim var. Türkiye bunu yapabilir. İstihdam ve üretime ciddi faydası olacağı gibi gelecek nesillerin sağlıklı beslenmesi de garanti altına alınmış olur. Üstelik bu yükü devletin üstlenmesine bile gerek yok. Veliler bu ücretleri ödemeyi kabul eder. Çünkü çoğu zaman verdiğimiz harçlıklar bu bedellerden çok daha fazlası oluyor.

Kitaplar israf ediliyor?

Devletin öğrencilere bir eğitim öğretim dönemi boyunca kullanmaları için verdiği kitapları devletin temin etmesi çok güzel. Ama Almanya gibi birçok ülkede bu kitaplar 7 yıla kadar kullanılırken bizde her yıl yenileniyor. Bu da bir israfa neden oluyor. Bakan Selçuk bu konu hakkında telif ve kitap baskı kaliteleri üzerine değerlendirmede bulundu. Daha yapılacak epey iş var anlayacağınız.

Kaynaştırma sınıflarındaki sorunlar

Down Sendromlu çocukların kaynaştırma grupları içerisinde özel öğretmenleri olmamasının oluşturduğu bazı sorunlar var. Özel eğitime muhtaç bu bireylerin aileleri Ziya Selçuk’a bu konuda çözüm bulmasına ilişkin birçok talepte bulundu. Bakan Selçuk sorunun farkında. Bunlarla ilgili EBA’da öğretmenlere yönelik özel eğitimler olacağı bilgisini verdi. Bunun yanında ailelerin veya evdeki özel bakıcıların da sürecin içerisine girmesi için bir çalışma başlattıklarını da açıkladı.

Bağımlılıklarla mücadelede ediliyor

Gençlerin sosyal medya ve elektronik cihazlara artan bağımlılığı konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir açıklaması olmuştu geçtiğimiz günlerde. Bakan Selçuk bağımlılıklar konusunda 8 bakanlığın ortak çalışmalar yaptığını hatırlattı. Millî Eğitim Bakanlığı olarak yaptıklarını ise şöyle özetledi:

“Bağımlılıkların engellenmesi konusunda 600 binin üzerinde veliye, 180 bin civarında öğretmene, 19 bin okul yöneticisini eğitim verdik. Bununla ilgili animasyonlar, kitaplar, broşürler hazırladık. Profesyonelce hazırlanmış sunumlar kullanarak hizmeti içi eğitimler yaptık. Ayrıca siber güvenlik alanında öğretmenlere eğitim verilecek ve öğrenciler de alacağı eğitimlerle sertifika alacaklar.”

Sosyal Medya özel takip ediliyor

Bakan Selçuk sosyal medya konusunda başka çalışmaları olduğunu da şu sözlerle söyledi:

“Sosyal medya bugün okul dışı ortamlar bakımından oldukça etkin. Geçtiğimiz ay birkaç YouTuber ile görüştüm. Ortaokul, lise öğrencilerinin çok bulunduğu ortamlar. Ne tür içerikler var, nasıl motive ediyorlar, neden orayı tercih ediyorlar, davranış kalıpları neler, alışkanlıklar nasıl şekilleniyor; bütün bunlarla ilgili bir içerik analizi çalışmamız da var. Veri madenciliği alanında uzman iki akademisyen sosyal medyanın riskleri veya öğrencilerin bulunduğu ortamlar, atmosferleri inceliyorlar.”

Eğitim konusu kara bir delik

Tüm vatandaşların eğitim konusunda söyleyecek bir çift sözü var. Bakan Selçuk sürecin uzun olduğunu ve her şeyin bir anda dönüştürülemeyeceğini vurguluyor. Bunun bir maraton koşusu olduğunun altını çiziyor. Video ders konusuna değindi Bakan Selçuk, Türkiye’de alanındaki en iyi öğretmenlerin dersleri sunduğu bir video kütüphane oluşturuldu. Kentteki öğrenci de kırdaki öğrenci de bu öğretmenlerin anlatımından faydalanacak. Güzel bir gelişme.

Ders kitaplarının yazımı ile ilgili yeni bir usul çalışmasına başladıklarını da belirtti Bakan Selçuk. Okullarda da yardımcı kaynaklar noktasında ciddi bir talep olduğu bilgisini de paylaştı. Ders kitaplarının içeriğinin TIMMS, PISA, PIRLS tipi sınavlarda kullanılan taksonomilere uygun olacağını sınavların da artık buna göre düzenleneceğinin de altını çizdi. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk devlet okullarının daha da güçlendirileceği bir sürece girildiğini kaydetti. Yıllarca özel okullara verilen teşviklerden sonra devlet okullarının güçlendirilmesinin hedeflenmesi doğru olan bir durum. Çünkü toplumumuz hâlâ istenilen gelir düzeyeni ulaşmadı. Bu nedenle devlet okullarının merkezi konumu önemini koruyor. Ama Türkiye’deki işgücü dağılım eskisi gibi değil. Artık anneler de iş hayatının içinde yer aldığı için çocukların okullardan erken çıkması büyük bir sorun haline gelebiliyor. Buna yönelik alternatiflerin de Bakanlık tarafından yapılacak çalışmalar ile gündeme getirilmesi oldukça yerinde olur. Sahada bu anlamda oldukça fazla geri dönüşler alıyorum.

Öğretmen açığında inanılmaz tablo

Bana da gelen bazı eleştirilen var. Özellikle devletin doğudaki şehirleri dışladığı ve orada eğitimin yeterli düzeyde gitmediği söyleniyor. Bu konu hakkında da Bakan Selçuk şu bilgileri veriyor:

“Güneydoğu Anadolu mu öğretmen açığı bakımından daha iyi durumdadır, Marmara mı, İstanbul mu veya Kocaeli mi? Güneydoğu daha iyi, yani sayı olarak öğretmen açığı doğuda daha az. Bunun nedeni de sözleşmeli öğretmenlerin doğrudan doğruya ihtiyaç olan yere otomatik gitmesi. Şu anda Mersin’deki Toroslardaki bazı küçük yerleşim yerlerinde, Akdeniz bölgesinde Doğu Anadolu’ya göre daha dezavantajlı konumda. Şimdi onları da sözleşmeli kapsamına aldık. Yani ihtiyaç temelli çalışıyoruz, bölge temelli çalışmıyoruz, nerede açık varsa, bu Kastamonu’nun köyü de olabilir, oraya da bu hizmeti götürüyoruz.”

Okullara akademisyen müdür uygulaması

Fen liselerine ODTÜ’den, İTÜ’den, Gazi Üniversitesi gibi birçok üniversitede görevli öğretim üyelerini öğretmen ya da yönetici olarak atanıyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu çalışmasının amacını Bakan Selçuk şöyle özetliyor:

Diyelim ki Ankara Fendeki öğrenci ya da Sosyal Bilimler lisesindeki öğrenci, ODTÜ’den gelen hocayı bir görsün istiyoruz. Bu akademisyenlerin öğrenciler için bir rol model olmasını ve onların dünya ufkunu, hayat hikayelerini paylaşarak farkı bakış açıları konusunda öğrencileri zenginleştirmesini arzuluyoruz. Türkiye’deki Fen liselerine dönük bu ve benzeri uygulamaları genişletiyoruz, ikinci dönem yeni bir çalışma başlattık. Ve fen liselerine yeni destekler başlattık; hem finansal olarak laboratuvar desteği, içerik desteği, akademisyen desteği gibi. Mesela Muğla’da üniversiteyle birlikte bütün fen liselerini ve sosyal bilimler liselerini eşleştirdik. Dedik ki; çocuklar üniversiteyi lisedeyken görsünler, bazı derslere Ankara Fen’deki çocuklar gitsinler üniversitede ders dinlesinler, görsünler. Yani hayatı daha iyi tanısınlar, görsünler istiyoruz ve böyle sadece sınav odaklı bakış açıları olmasın, yaşamı tanısınlar.”