Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
05 Eylül 2019

Ziya Hoca’nın Kalbi…

Önemli bir eğitimci olduğuna yürekten inandığım, öğretmenleri cesaretlendiren tutumlarını yakından takip ettiğim, yüzlerce öğretmen için büyük bir motivasyon kaynağı olan Sn Doç. Dr. Feysel Taşçıer, geçtiğimiz günlerde kendi sosyal medya hesabından şöyle bir mesaj paylaştı: “Öğretmenin kalbi, öğrenciye yuvadır.”

Her nedense bu söz bana Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’u anımsattı. Sonra bir anda bir soru düştü zihnime; neden aklıma bir başkası değil de Ziya Hoca geldi diye? Hiç düşünmeden cevabı da ardı sıra gelmişti: “Ziya Hoca’nın kalbi, öğretmene yuvadır.”

Öğretmenleri etkileyen onlarca orijinal tespiti, onların durumunu fotoğraflayan onlarca harika betimlemeleri, farkındalık oluşturan isabetli söylemleri var Ziya Selçuk’un. İşte bu nedenle Taşçıer’in söylediği sözü okur okumaz aklıma direkt Ziya Selçuk gelmişti.

Edebiyatımızın önemli isimlerinden biri olan Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder/Dante gibi ortasındayız ömrün” dizlerinde dile getirdiği yaşta olmam nedeni ile hafızam beni çok fazla geçmişe götüremiyor ne yazık ki. Hafızam beni ne kadar geriye götürebilir bilemiyorum ama anımsayabildiğim kadarıyla bugüne dek herhangi bir Milli Eğitim Bakanının öğretmenleri bu denli sahiplendiği, motive ettiği, şevk verdiği, onlarla ilgili politikalar ürettiği, yüreklerine dokunduğu, onların hayatlarında iz bırakmaya çalıştığı bir dönem yok. Hatta bazı dönemlerde öğretmenler daha çok şamar oğlan konumundaydı. Bu nedenle Ziya Hoca’nın pozitif tutumu, yaklaşımı oldukça önemli adımlar olup öğretmenler nezdinde, öğretmenlerin gönül dünyasında önemli karşılık buluyor. Hele ki, öğretmenlerle karşılaşmasın, onların taleplerini duymasın onları görmesin diye otoparkın arka kapısından çıkıp makam aracına binip giden dönemin Milli Eğitim Bakanlarını da görmüş, duymuşken Ziya Hoca gibi bir Bakan’ın kıymetini sadece eğitim camiası değil, bütün bir toplumun bilmesi, önem atfetmesi gerekiyor.

Ziya Selçuk göreve geldiğinden beri öğretmenler kendilerini daha çok güvende hissedip, psikolojik olarak daha iyi koşullarda mesleklerini icra ediyorlarsa, bu Ziya Selçuk’un öğretmenlere gönül kapılarını sonuna kadar açmasının bir sonucu değil midir? Bir milyon öğretmenin fikrini alan kaç milli eğitim bakanı var dünyada? Kendine ‘vekilim’ denilmediği için (Hocam denildiği için) burs verdiği üniversite öğrencisini aşağılayan, ‘hayvan herif’ diyen odasından kovan CHP milletvekili gördüm gözlerimle; hal böyle iken kendine bırakın ‘Bakanım’ denilmeyi ‘öğretmenim’ denilmesinden hoşlanan, kendini öğretmen olarak konumlandıran bir Milli Eğitim Bakanı gördü bu toplum.

Hayatımızda çok ender insanlar vardır bizi motive eden, cesaretlendiren, şevk veren. Yanlış yaptığımızda dostane nasihatlerde bulunan; iyi yaptığımızda yüreklendiren, takdir eden… İşte Ziya Selçuk da öğretmenler için öyle biri; öğretmenlerin dostu… Bir milyon öğretmeni cesaretlendiriyor, motive ediyor, yüreklendiriyor, teşvik ediyor, yanlış yaptıklarında da üstenci bir üslup ile değil, dostane nasihatlerde bulunuyor.

Ziya Selçuk her ne kadar Milli Eğitim Bakanı olsa da Türkiye eğitim tarihi açısından önemli bir lider aynı zamanda. Muazzam bilgiye, birikime, deneyime, vizyona, öngörüye sahip. Beden diliyle, konuşmasıyla inanılmaz derecede etkileyici. Olaylara karşı verdiği refleksler bile kendi başına büyük bir motivasyon kaynağı. Birkaç defa ayaküstü kısa süreliğine sohbet etme imkanım oldu. Keşke imkan olsa Ziya Hoca’yı bir milyon öğretmenle fiziksel olarak görüştürebilsek, diye geçirmiştim içimden. Muazzam derecede bir “big bang” yaşanırdı eğitim sistemimizde. Öğretmenler kitap yazmaya başlar, tez hazırlamaya koyulur, okullarının fiziksel görünümü değişir, kendi giyim kuşamlarında değişim ve dönüşüm yaşar, öğrencilerin hayatlarına kalıcı büyük izler bırakmak için geceli gündüzlü çalışır, adeta her öğretmen bir milli eğitim bakanı gibi üretken ve girişken olurdu.

İşte bu nedenle Ziya Selçuk çıkıp il il dolaşıyor “Ziya öğretmen ile eğitim buluşmaları” düzenliyordu. Demem o ki Ziya Selçuk’un kalbi 81 ilde, 900’den fazla ilçede, on binlerce okulda, bir milyon öğretmenin yanında atıyor.

Ziya Selçuk’un kalbi atarken benim kalbim ise durmuş durumda. Nedenini merak ederler mi bilmem ama Bakan Bey birilerini görevlendirirlerse nedenini anlatabilirim…