Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
12 Mart 2020

Zirvenin sağlaması


Herkes Moskova Zirvesi'ni konuşuyor. “KİM KAZANDI KİM KAYBETTİ” tartışmaları, almış başını gitmiş durumda. Ekranlara baksanız, “kuyruğunu kovalayan kedi” misali sanki… Çok şey söyleniyor ama hiçbir yere varılamıyor. Sosyal medyada da hamasi bir mücadele, hemen göze çarpmakta. Sayfalarına yapıştırdıkları Atatürk resmine aldırmadan, O’nun Milli Mücadelede gösterdiği ruhtan yoksun bir sürü paylaşım… Gönlü Pennsylvania’da atan, feyk hesapları ise saymıyorum bile. Mesele ne olursa olsun, galiz hakaretlerini muhaliflik kisvesine sakladıkları ayan beyan ortada. Tabi konusuna hâkim, aklı başında yorum yapanlara da, haksızlık etmemek gerekiyor. En azından SOMUT RESMİ çizerek, kafa karışıklığını bir nebze giderdikleri malum…

Peki, zirveye nasıl bakmalıyız derseniz? İlk önce Batı ile ilişkilerini, kullanılmaktan “adil ve eşit”e getiren; Doğu ile ilişkilerini de, düşmanlıktan “adil ve eşit”e yükselten, bir Türkiye profiliyle başlamakta yarar var. Öyle ki “DENGE POLİTİKASI” kavramının, en mantıklı tanımlaması da bundan ibaret seyrediyor. Bu ise görüşme öncesi “Amerika’dan yana olduk” diye sallayanlar kadar, görüşme sonrasında “Rusya ile yola devam” tarzında laflar edenlerin anlaması zor bir konu… Yani özetlemek gerekirse; 5 Mart mutabakatının ideal olan değil, AZAMİ FAYDA ile sonuçlandığı şüphesiz. Ama mutabakat özelinde harcıâlem bir analiz yapmak yerine, dünyanın iki büyük aktörü ile “KORA KOR BİR MÜCADELE VERİLDİĞİ VE HEDEFE ODAKLANILDIĞI” biçiminde bir tabir, daha doğru olacaktır.

Nasıl mı? Hatırlayın! Kalleşçe gerçekleştirilen saldırıyla 34 Kahramanı Şehit vermiş, akabinde İdlib hattında çatışmalar artmış, Rejime de azımsanmayacak bir darbe vurulmuştu. Neticede üç milyon mültecinin, sınırlarımıza dayandığını izledik endişeli gözlerle. Lakin sınır kapılarının mültecilere açılması ve rejimin verdiği büyük zayiat, Moskova Zirvesi’nin mimarı oldu adeta. İşte bu sırada hava desteğine yanaşmayan Amerika’nın, “NATO ortağımız Türkiye'nin, savunma hakkına sahip olduğuna inanıyoruz" açıklaması düştü gündeme. Ardından Jeffrey’in; “Türkiye ve Rusya İdlib’de ihtilaf yaşayabilir” sözleri ve Trump’un; “Suriye ile Türkiye arasındaki sınırı koruyorduk. Neden bunu yapıyorduk ki? Bırakalım savaşsınlar” tespitiyle irkildik. ZİRA TÜRKİYE İLE RUSYA'NIN ANLAŞMAZLIK ÜZERİNE BİR YOLDA İLERLEMESİ, BAŞKA TÜRLÜ NASIL İFADE EDİLEBİLİRDİ Kİ?

Anlayacağınız tüm bu hadiseleri, “direk ya da dolaylı olarak, ateşkesi sabote etekle” matuf okumakta hiçbir beis bulunmuyor. Keza idlib’de son bir haftada yaşananlar, fazlasıyla dikkat çekici... O nedenle gelinen aşamada; “İDLİB KARIŞIRSA, TERÖR KORİDORUNU TEKRAR KAŞIYABİLİRLER” şeklindeki tahminler, üzerinde düşünmesi gereken en önemli hususlar asında değerlendirilmeli. Yoksa koalisyon güçlerinin “kökünü kazıdık” dedikleri DEAŞ’ı diline dolayıp, “IŞİD tamamıyla yok edilene kadar SDG ile ortaklığımız devam edecek” biçiminde ortaya çıkması, pek hayra alamet sayılmaz. Tabi İtalya'nın Fossalto Belediyesi'nce, “terörist başı Öcalan'a fahri hemşerilik verilmesi ”de, zamanlaması açısından bir o kadar mide bulandırıyor.

Hülasa İdlib’deki barış ortamının hangi ölçüde süreceğini, Türkiye ve Rusya'dan ziyade bölgedeki diğer aktörlerin de belirleyeceği muhakkak. Kaldı ki bölge halkının dağılması durumunda, bundan Amerika, İran ve Esed’den daha çok, İsrail'in faydalanacağı aşikâr. O YÜZDEN İLK ETAPTA “ATEŞKES, GÖÇÜ ÖNLEME VE SİVİL KATLİAMLARIN ÖNÜNE GEÇME” TEMELİNDE BİR HEDEFİMİZ VARDI. ONU DA BAŞARDIĞIMIZ KANAATİNDEYİM. Sonraki adımda ise “Suriyeli göçmenleri, oluşturulacak güvenli bölgelere yerleştirmek” kesinlikle büyük önem arz ediyor. Tamam, PYD/YPG’nin bu alandan, tam manasıyla temizlenmediğini hepimiz biliyoruz. Öyleyse hazır müzakereler yeniden başlamışken, bütün enerjimizi; tüm sınır hattının terörden temizlenmesine ve buralarda mültecilerin konuşlandırılmasına harcamamız oldukça elzem. İşin püf noktası da, burası değil mi zaten… Zira Rusların takınacakları tavır, Amerika ve İsrail’in güdümünde hareket edip etmediklerinin de en net SAĞLAMASI olacaktır…