Zinnureyn Osman (34)
Onun evini kuşatan asiler diyalog
çağrılarına cevap vermedikleri gibi, suyunu da kesmişlerdi, Hz. Osman’ın
fitneyi yatıştırmak ve haksızlıkları gidermek hususunda asilere yaptığı
nasihatlerin onlar üzerinde hiçbir tesiri olmamıştı. Onlar, Hz. Osman (ra)'a söyle
diyorlardı: "Biz seni hilafetten azledene veya öldürene yahut da bu yolda
ölene kadar bu işten vazgeçecek değiliz. Eğer sana sahip çıkanlar bize engel
olmaya kalkarlarsa, onlarla savaşırız". Hz. Osman onlara, Allah'ın (cc)
üzerine yüklediği hilafet görevini asla bırakmayacağını ve ölümün kendisine
bundan daha sevimli olduğunu bildirmiş, ayrıca kendini savunmak için kimseye
emir vermediğini eklemişti (İbnül-Esîr, a.g.e., III, 169-170).
O, ashaptan, asileri şehirden
kovup çıkarmak için gelen teklifleri reddediyor, onlardan silah
kullanmayacaklarına dair kesin söz vermelerini istiyordu. Bir gün kendisini
kuşatan asilerin karşısına çıkıp: "Ali buralarda mi? Sa'd buralarda
mi?" diye sormuş, bulunmadıkları cevabini alınca biraz susmuş ve söyle demişti:
"Bana su sağlamasını, Ali'ye bildirecek kimse yok mu?" Bu Hz. Ali'ye
ulaşınca derhal üç kırba suyu ona göndermişti.
Dersler İbretler:
·
Gayesi ifsat olanlara nasihat kar etmez.
Onların gayesi üzüm yemek değil, bekçi döğmektir.
Asiler bir kere İslam ümmeti
içinde bir fitne çıkarmaya niyet etmişlerdi. Esasen ifsatçı lobi ve mahfillerin
hedefi, şahıslardan ziyade, ümmetin tamamı ve İslam’ın kendisidir. Ancak, bu
menfur niyetlerini değişik şekillerde perdeleyip üstelik kendilerini islahatçı
olarak lanse ederler. Sultan Abdülhamid’e karşı isyan eden karanlık odaklar,
“şeriat isteruk” diyerek yürümüşlerdi. Şu anda da karanlık odaklar, “demokrasi
isteruk” diyerek, Türkiye’deki milli ve yerli idarecileri hedefliyorlar. Allah
(cc) 15 asır öteden bizi uyarmış: “Bu ifsatçılara: "Yeryüzünde
bozgunculuk yapmayın" denildiği zaman: "Biz yalnızca ıslah
edicileriz" derler. İyi bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir.
Fakat farkında değillerdir.” (Bakara 2/11-12)
·
Canı pahasına emaneti korumak, Resulullah'ın
(sav) sıradan her bir sahabesinden beklenirken, Sahabenin ileri gelenleri nasıl
emanete ihanet etsin.
Hilafet, Resulullah (sav) ve bir
önceki halife Abu Bekr (ra) ve tüm ümmetin emanetiydi. Hiç kimde Hz. Osman’ı
(ra) koltuk düşkünlüğüyle itham edemez. Zira onların tüm hayatları net olarak
göz ününde olup her birisi kendi zamanlarının en sade ve mütevazı hayatına
sahiplerdi. Onların tek derdi, Allah'ın (cc) rızası ve Resulullah'ın (sav)
emanetine sahip çıkıp muhafaza etmekti. Nitekim bu ifsatçıların derdi, Halifeyi
hizaya getirmek(!) değildi. Onlar asıl, hilafetin kendisini, yani bizzat İslam’ı
hedefliyorlardı. Nitekim bunlar, daha sonraki halife, daha sonraki, daha
sonraki ve derken ta hilafet lağvedilip yıkılıncaya kadar da durmamışlardı.
Evet İslam tarihi boyunca; İslam ve onun temsilcisi halifelerle uğraşanlar,
farklı isim, etiket ve görüntülerde olsalar da aslında birbirlerinin
devamıdırlar.
·
Ashabın, Resulullah (sav) gibi onun şehrine
de saygıları vardı.
İşte Hz. Osman’ın (ra)
Resulullah'ın (sav) şehri olan Medine-i Münevvere’de kan dökülmemesi için,
hayatını ortaya koyduğunu görüyoruz. Sahabelerin, isyancılara hadlerine
bildirmek için defalarca yaptığı tekliflere rağmen, o her defasında bunu
kibarca reddetmiştir. Yoksa İslam ordusu, isyancıların hakkından gelmeye
muktedir idi. Buradan ayrıca Resulullah'ın (sav) halifelerinin (Rıdvanullahi
aleyhim ecmeîn) riyaset sevdası falan olamaz. Eğer öyle olsaydı. Osman (ra) bir
işaretiyle, tüm isyancı haricilerin hakkından gelebilirdi. Ama onlar adeta
Resulullah'ın (sav) şehrinde en küçük bir gürültünün bile çıkmasını
istemediler.
·
Allah Resulü’nün (sav) halifesinden en acil ve
insani ihtiyacı olan suyu bile yasaklamaları, onların şerlerinin vardığı boyutu
gösterir.
Bilindiği üzere, Hz. Hüseyn’e
(ra) de asiler, bu cürmü reva görmüş, onun Dicle’den su almasını
engellemişlerdi. İşte 3. Halife Hz. Osman’a (ra) da aynı zulmü reva görmüşler.
Bu aynı zamanda, bu davanın bu günlere ne büyük zorluklarla geldiğinin de
delilidir. İslam’ın; bize ve kıyamete kadar gelecek İslam davetçilerine salimen
ulaşması için bakın ne bedeller öndenmiş. Ne yiğitler şehit edilmiş, ne kadar
canlar feda edilmiş ve kanlar sebil edilmiştir. Allah (cc) onların canları
pahasına bize ulaştırdığı bu emanete, sahip çıkacak yiğitler zümresine bizleri
de ilhak eylesin. Amin!