Dolar (USD)
34.58
Euro (EUR)
36.29
Gram Altın
2980.93
BIST 100
9635.36
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Ağustos 2019

Zincire âşık olmak!..

“Dokuz günlük tatile ihtiyaç yok, oteller dolu!” yollu açıklama gelince…

“Kurban Bayramı”na yüklenen “kapitalist anlam” üzerine düşüncelere daldık.

Bu kapitalizm müthiş bir çark, her şeyi kendine göre şekillendiriyor.

Mesela…

Köy kahvesinde bir “Bayram Sohbeti.”

“Çocuklar artık top oynamıyorlar… Minyatür kale maçlar mazide kaldı, körebeler ve saklambaçlar da öyle!” denince…

Köyün “âkil” adamlarından biri “sebebini” ortaya koyuverdi:

“Bu oyunlar bedava da ondan!”

Tefekkür gerek…

Demek istiyor ki, “Çocuklarımızın oyunlarını bile kapitalizm şekillendiriyor. Saklambaçtan, körebeden kapitalizm ne kazanacak?..”

Çocuklar öyle oyunlara alıştırılmalı ki, ailelerini ve kendilerini tükettikçe tüketsinler!”

“Sanal dünya” öyle bir dünya, ailelerinin kredi kartlarına ne “bahis”ler ne “oyun”lar bindiriliyor, felâket!..

Çocukların da gözleri dönmüş; ne versen doymuyorlar, en kral oyuncağın hükmü iki dakika sürmüyor.

“Kurban Bayramı mübarek olsun.”

Sohbete devam.

Köy camisi hocalarından biri…

Yeni mezun olmuş, birkaç yıllık hoca.

Evlenecekmiş, hayırlı olsun.

“Arkadaş” dedi:

“Gelinin ailesi bir yüklendi bir yüklendi, çaresiz bankadan kredi çektik!”

Yüzde bilmem kaçlık “faiz” oranıyla.

“Allah affetsin” dedi Hoca;

“Keyiften değil elbet, zaruretten!”

Yapacak bir şey yokmuş!..

Vatan görevi elbette kutsal ve bunun 21 günlük bedellisi de farklı değil elbet, o da kutsal.

Otuz bin lira mı ne, bankalar “uygun” denilen faiz oranlarıyla kredi veriyorlarmış!..

Sünnet “düğünü” vardı geçen haftalarda, ben gidemedim.

Görüntüleri geldi, şenlik kıvamında…

Salon kiralıyorsun, davulu, zurnası, baterisi, şarkıcısı, havai fişeği, şusu, busu derken…

Epeyce açılmışlar.

“Takılar” dendi;

“Epeyce az geldi!”

Yani, salonun parasını bile çıkartamadık!..

Evdeki hesap çarşıya uymadı nitekim!..

Sağlık olsun ve sünnet ise sözkonusu, helaaal olsun!..

Bayramı idrak etmek için dolaştığım diyarlarda, her bir vatan evlâdının bankalarla bir şekilde ilişkisinin olduğunu gördüm…

“Her vatan evlâdı bir gün banka müşterisi olmayı tadacaktır!..”

Olmazsa olmuyor, her yol “kapitalizm”in “mabetlerine” çıkıyor.

Evlenmek sünnet, erkek çocuğunu sünnet ettirmek de öyle…

Askerlik kutsal vazife, bedellisi de öyle.

Hepsinin bir şekilde “bankacılık sistemi”yle alâkası var.

Her gelişme bir şekilde “bizi” vuruyor…

Şu “Flix” tartışması var ya; internet üzerinden “yayın” yayın yapan “filmci”lere RTÜK Denetimi.

Uygunsuz yapımların denetimsiz olarak servis edilmesine “fren” iyi gelir…

Amma velâkin…

Bunun da ucu bize dokunur; tam da “Maneviyatçı”lardan bir grup, “bizim” filmler için böyle bir “atılıma” hazırlanırken, bu iş çıktı!..

Şimdi külliyatlı bir para lazım ”tık” diye, icraata geçebilmek için…

RTÜK sürprizi, “Küresel Filmciler” için kolay, çerez parası.

“Alternatif” oluşturmaya çalışan vatan evladı ne yapsın…

Bankadan “uygun faizli” kredi mi çeksin?..

Böyle mi olmalı?

Değil ama böyle.

Peki…

İnsanlık faiz kıskacından kurtulabilir mi, kapitalizmin çarkları arasında ezilip yok olmaktan?..

Bunun formülü var mı, kaç milyarlık İslam alemi “kurtuluş”un çaresini arıyor mu?..

Fâiz belâsından kurtulmadıkça, kurtuluş mümkün mü?

Çocuklarımız, “saklambaçlara, körebelere” geri dönebilir mi?..

En azından “minyatür kale maç”lara?..

Evlenenlere kolaylık yapabilir miyiz; mesela “kız verecek” aileler işi yokuşa sürmek suretiyle delikanlıları “bankalara” yönlendirmeseler?

Evlâtlarımıza verilen değer, düğünün şatafatıyla ölçülmese?..

Bir şeyler yapabilir miyiz, kendi çapımızda direnmek küresel kapitalizme…

Mümkün mü?..

Yoksa…

Ne kadar karşı olursak olalım, eninde sonunda “seve seve” ödeyecek miyiz, kapitalist bir dünyada yaşamanın bedelini?..

Yapabilir miyiz, yapamaz mıyız başka mesele de…

En kötüsü mü oldu ne…

Kanıksadık mı acaba?..

Normal mi karşılar olduk, zincirlerimizle barışık mıyız…

Hatta…

Çok daha kötüsü…

Zincirlerimize âşık mı olduk?..

“Kurban Bayramımız mübarek olsun!” efendim…

Yüce Allah “yürek sancımızı” eksik etmesin.

Âmin.