Zincir marketler ve ulusal risk kalkanı
3 Mart 2023 Cuma günü Dolmabahçe Ofisi'nde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında Ulusal Risk Kalkanı toplantısı yapıldı.
Bilim insanlarının katıldığı bu toplantı, tarihimizde bir
ilk…
Ulusal Risk Kalkanı,
Fırat kalkanı Harekâtı’ndanfarklı
değil.
Kentsel dönüşümde zincir marketler ne olmalı?
6 Şubat’taki iki depremde 11 vilayet, adeta yerle bir oldu.
45 binden fazla vatandaşımız hayatını kaybetti.
85 milyonluk Türkiye, travmaya maruz kaldı.
Toplum, sosyokültürel olarak da ihya edilmeye muhtaç.
Darbeler, Gezi ve 15 Temmuz kalkışması ve 11 Mart 2020
başlayan Kovid-19 salgınından sonra
böyle bir tabii afete duçar olan millet, aynı zamanda ekonomik ve sosyolojik
olarak da büyük yara aldı.
Salgını fırsata dönüştüren açgözler, fiyatları abarttıkça
abarttılar, ikazlardan da cezalardan da çekinmediler.
Aman dinlemez bu yapı, milletin ruh sağlığını, millî
güvenliğini tehdit ediyor.
Hak, hukuk, kanaat bilmiyorlar.
Her köşe başında, her
sokakta konumlandılar.
Küçük işletmeleri yutuyorlar.
Tekelleşmenin en acı örneğine şahit oluyor, bu toplum.
Fiyatlarla ülkede hükümetler kurup hükümetler kurmaya yelteniyorlar…
Millî iradeye de
gözlerini diktiler…
Kentler yeniden inşa edilirken kadim kültürümüz de ihya
edilmezse milleti ayakta tutan değerler
aşınırsa fiziki dönüşümün sosyal bir enkaza dönüşmesi asla beklenmedik bir
durum olmayacaktır.
Zincir marketlerin sosyal ilişkileri aşındırdığını Batı yıllar önce farkına vardı, tedbirini
aldı, bunları şehrin dışında iskâna mecbur etti.
Kültürümüzde “çarşı”
apayrı yere sahiptir. Esnaf kültür orada verilir. Millî ve manevî değerlere saygı, bağlılık ve usta-çırak ilişkisine
dayalı eğitimin merkezleri çarşılardır.
Mahalle bakkalları,
toplumun nefeslendiği, dertlerin, sevinçlerin paylaşıldığı mekânlardır.
Fert ve ailevî meselelerin çözülmesinde bakkalların rolü
büyüktür.
Komşu, anahtarını bakkala emanet eder(idi).
Borç alınır/verilir(idi).
Zincir marketlerde
alışveriş nasıl oluyor?
Pazarlık yapılaması mümkün olmadığından rekabet de ortadan
kalkıyor.
Koy sepete…
Gel kasaya…
Rutinden bir “ hoş geldiniz”…
Kasiyer okutuyor.
Tutar…
Para çıkışmıyorsa ürün/ler yerlerine konuluyor…
Cırt!..
Cırt!..
İnsanî ilişki bu kadar…
Bir de bazı zincir
marketlerde “mecburî istikamet var. Bir ürüne
doğrudan ulaşabilmek mümkün değil, illâki başka reyonların önünden de geçilmesi
gerekiyor.
Tüketim olabildiğince teşvik ediliyor.
Borçlar katlanıyor.
Hacizler…
Geçimsizlikten
boşanmalar…
Evlilikten kaçışlar…
Doğum oranında düşüşler…
Toplumsal çölleşme…
İklim değişikliğinden daha tehlikeli durum budur.
Obezleştirerek obezleşen, yerdoymaz “tepegöz” sermayedar ve zincir marketler…
Afetzedelerle yardımlaşmada kulaklarının üstüne yatanlar…
Ulusal zincir marketler
karşısında şehrin zincir marketleri de mahalle bakkalları gibi kapanma durumuna doğru gidiyor.
Üretim de satış da tekelleşiyor…
Bu ulusal, siyasi, sosyal ve ekonomik kaosun habercisidir.
Tedbir alınmazsa “toplum mühendisliğini” zincir marketler
üzerinden yapacaklar.
Patates, soğanla seçimlere nasıl müdahale edildiği son
seçimlerde görüldü.
Sermayenin
tekelleşmesinin sonu sermaye diktatörlüğüdür.
Hakimiyet kayıtsız, şartsız sermayedarların olur.
Bunu yıllardır darbecilerle, uluslar arası mahfillerle
işbirliği yaparak denemekten de çekinmediler.
“Baraj patladı.”
“İrtica hortladı.”
Yalanların arkasında bu doymak bilmez güruh yok mudur?
Milletin istiklali ve istikbali için açgözler, “tepegözler” mutlaka zapturapt altına alınmalıdırlar.
Asla ve kat’a şehre sokulmamalıdırlar.
Bunlar, şehrin dışında “AVM
Bölgesi”nde faaliyetlerine devam etmelidirler.
Kentsel dönüşümde, Ulusal Risk Kalkanı’nda bunlara dikkat
edilmezse bu “tepegözlere” karşı
milleti kim koruyacak?
Milletin kalkanı ne olacak?
Tribün provokatörlerinin arkasında aynı zamanda Gezici,
darbeci ve enkazcıların olması tesadüf mü?