Zin Nureyn Osman (ra) 13
Hz. Osman (ra), Veda Haccı esnasında da Resulullah'ın (sav) yanındaydı. Resulullah (sav) Müslümanları ilgilendiren birçok meselede, Osman (ra)'in yardımına müracaat etmiştir. (H.i. Hasan, a.g.e., I, 256).
Hz. Ebû Bekir (ra) halife seçilince Osman (ra) ona bey'at etti.
Ebû Bekir (ra) halifeliği boyunca ümmetin işlerini idarede onunla istişarede
bulundu. Ebû Bekr’in (ra) vefatından önce yazdırdığı Hz. Ömer'in Halife
atanmasına dair belgeyi Osman (ra) kaleme almıştır. Hz. Ebû Bekr, Osman’ın (ra)
yazdıklarını ona tekrar okutturduktan sonra mühürletmişti. Osman (ra), yanında
Ömer (ra) ve yanında Useyd İbn Saîd el-Kurazî olduğu halde dışarı çıkmış ve
oradakilere "Bu kâğıtta adi yazılan kimseye bey'at ediyor musunuz"
diye sormuştu. Onlar da "evet" diyerek bunu kabul etmişlerdi (İbn Sad
a.g.e., III, 200)
Dersler ibretler:
·
Onlar;
darlıkta da bollukta da, her zaman ve şartlarda, Resulullah (sav) ile
beraberlerdi.
Ama ne yazık ki, ömürleri Resulullah'ın (sav) hizmetinde geçen,
canları ve mallarını onun davası uğruna sebil eden bu aziz insanlar aleyhinde
konuşmaya cesaret etmektedirler. Hem de aradan 1450 yıl geçmiş ve onlara
düşmanlık edenlerin ancak din düşmanı mülhidler olabileceği net olarak anlaşılmışken. “Sizden fetihten
önce infak eden ve savaşan kimse ile fetihten sonra infak edip savaşan elbette
bir olmaz. İşte onlar, bundan sonra infak edip savaşanlardan derece bakımından
daha yüksektirler. Bununla beraber Allah her birine hüsnâyı: Cennet’i vaadeder.
Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.” (Hadid 57/10)
·
Hayatında
peygamberin veziri, yaveri, en yakın koruması ve can yoldaşı olan raşid
halifelerin biri dışındaki diğer üçü aleyhinde konuşanlar, bedbaht ve
müfteridir.
Sebeiye fırkası Şia ve onların dolmuşuna binen zavallılar, bu
halifelerin hayatlarını, objektif bir bakışla yeniden okuyup
değerlendirmelidirler. Aksi halde nebevi gazaba muhatap olurlar. Resulullah
(sav) şöyle buyurur: "Şüphesiz ki Allah (cc) beni seçti ve benim
ashabımı da seçti. Onları bana kayınpederler, damatlar ve yardımcılar kıldı.
Şüphesiz ki ahir zamanda birtakım insanlar gelecek, ashabıma hakaret edecekler.
Sakın ha, onlardan kız almayın, onlara kız vermeyin, onlarla beraber namaz
kılmayın. Sakın ha, onların cenaze namazını kılmayın. Onların üzerine lanet
inmiştir." (Suneni İbn-i Mâce; I, 97, VIII, 89, İmam Şafii, Râmûzul-Ehâdîs,
s. 86, no:1196)
·
Onlar,
Resulullah'ın (sav) yanında oldukları gibi, Resulullah'ın (sav) vefatı
sonrasında da birbirlerinin yanında ve yardımındaydılar.
Harici ve mülhidlerin ve dahili hainlerin çıkardıkları istisnai
ihtilaflar, bu gerçeği örtemez. O zamanlarda hariciler vb. gafiller eliyle
çıkarılan ihtilafları, günümüzde köpürterek yeniden gündeme getirenlerin de
planları boşa çıkacaktır. Her biri insanlık için kutup yıldızları olan ashabı
kiram, (Rıdvanullahi aleyhim ecmeîn) kıyamete kadar insanlık için örnek ve
önderler olmaya devam edeceklerdir.
Onlar seçkin insanlar olmasaydı, Allah (cc) onlar hakkında onca ayetler
indirmezdi. Durum buyken onlara dil uzatanlar hakkında söylenecek söz ancak
“Zalimler için yaşasın Cehennem” olabilir.
“Muhammed Allah’ın Rasûlü’dür. Beraberinde bulunanlar da kâfirlere
karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükûa varırken, secde
ederken görürsün. Allah’tan lütuf ve rıza isterler. Onların nişanları
yüzlerindeki secde izidir. Bu, onların Tevrat’taki vasıflarıdır. İncil’deki
vasıfları da şöyledir: Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek
kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, çiftçilerin
hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri
öfkelendirir. Allah onlardan iman edip sâlih ameller işleyenlere mağfiret ve
büyük mükâfat vaadetmiştir.” (Fetih 48/29)
·
Onlar
Emin peygamber Resulullah'ın (sav) terbiyesinde, onun gibi emin olarak
ömürlerini tamamladılar.
Öyle ki, hiçbiri diğeri hakkında herhangi bir art niyet taşımazdı.
Her biri diğer kardeşine karşı güven dolu olduğundan, kardeşinin de kendisinden
emin olduğuna kanaatleri tamdı. Kalbinde hastalık olanlar, başkaları hakkında
su-i zanda bulanabilirler. Ama ashabı kiram, böylesi rezailden beridirler. “…Allah Teâlâ, Rasulü’ne ve müminlerin
gönüllerine huzur ve emniyet duygusu lutfetti. Onların takva sözünü tutmalarını
sağladı, onları takvâ üzere durdurdu. Zaten onlar bu söze pek layık
ve ehil idiler. Allah her şeyi hakkıyla bilir.” (Feth 48/26)