Zilhicce ayının fazileti
Malumdur ki, maddi imkânların
zirvesini yaşayan çağımız insanının manevi dünyası perişandır. Maddeyi
putlaştıran kapitalizm ve batı kültürü, insanlığı maddi hazlara ram etmiş
durumdadır. Ancak insanın ruhunu, yüreğini, manevi bünyesini viran eylemiştir.
İşte bazı zamanlar, bu viran olan manevi bünyemizin ihyası için büyük
fırsatlardır. Bu zamanlardan biri de zilhicce ayı ve özellikle bu ayın ilk on
günüdür.
Müfessirlerin çoğunluğu, Fecr
sûresinin 2. âyetinde üzerine yemin edilen on gecenin zilhicce ayının ilk on
gecesi olduğu görüşündedir (Şevkânî, Fetḥu’l-ḳadîr, V, 432). İbn
Abbas’ın, “Bilinen günlerde Allah’ın ismini zikretsinler” âyetinde
geçen (el-Hac 22/28) “bilinen günler” ifadesini de zilhiccenin
ilk on günü veya teşrik günleri diye yorumladığı nakledilir.
Hz. Peygamber’in, “Allah
katında ibadet edilecek -sâlih amel işlenecek- günler içinde zilhiccenin ilk on
gününden daha hayırlısı yoktur” (Buhârî, “ʿÎdeyn”, 11; Tirmizî, “Ṣavm”,
52; Ebû Dâvûd, “Ṣavm”, 61); “Allah katında zilhiccenin ilk on
gününde yapılan amellerden daha değerlisi yoktur; bugünlerde tesbihi çok yapın;
tahmîdi, tehlîli ve tekbiri çok söyleyin” buyurduğu nakledilir
(Şevkânî, Neylü’l-evṭâr, III, 354).
Zilhicce, Hicri takvime göre
yılın 12. ve sonuncu ayıdır. İslam dininin beş temel ibadetinden biri olan hac
bu ay yapılır. Mübarek Aylar’ın ikincisidir. Ayrıca haccın bir parçası ve
tamamlayıcısı olan kurban kesme ibadeti de bu ayda yapılır. İslam aleminde
bugün Kurban Bayramı olarak kutlanır.
Rasûl-i Ekrem zilhiccenin ilk
dokuz günü sürekli oruç tuttuğu için bu günlerde oruç tutmak müstehaptır.
Yorgun düşmeleri ihtimali bulunan hacıların zilhiccenin sekizinci ve dokuzuncu
günlerinde, özellikle vakfenin yapıldığı arefe gününde oruç tutmaları mekruh
sayılmıştır. Ancak hacda bulunmayan kimselerin oruç tutmasında bir be’is
yoktur.
Rasûl-i Ekrem’den
nakledilen, “Kesecek kurbanı olan kimse zilhicce ayı girince kurbanını
kesinceye kadar saçından ve tırnaklarından hiçbir şey kesmesin” meâlindeki
hadisini (Müslim, “Eḍâḥî”, 42; Ebû Dâvûd, “Ḍaḥâyâ”, 2-3; İbn Mâce, “Eḍâḥî”, 11)
dikkate alan Mâlikî, Şâfiî ve bir kısım Hanbelî fakihine göre kurban kesecek
kişinin zilhicce ayı girince kurbanını kesinceye kadar saçlarını ve
tırnaklarını kesmesi mekruhtur.
Resulullah (sav) şöyle buyurdu: "Başka günlerin
hiçbirinde, -zilhiccenin ilk on gününü kastederek- şu günlerde
işlenecek amel-i sâlihten, Allah katında, daha sevimli hiçbir amel yoktur."
- Allah uğrunda yapılacak cihad da mı üstün değildir, yâ
Rasûlallah? dediler.
- "(Evet) Allah yolunda yapılacak cihad da.
Ancak malını ve canını tehlikeye atarak cihada çıkan, şehit olup dönmeyen
kimsenin cihâdı başka.(O, bundan üstündür), buyurdu. (Buhârî, Îdeyn 11.
Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 61; Tirmizî, Savm 52; İbni Mâce, Sıyâm 39)
Hadisi Nasıl Anlamalıyız?
Hac ibadetinin yerine getirileceği günlerin içinde bulunduğu
zilhicce ayının ilk on günü hakkında vârid olan bu hadis, başta oruç olmak
üzere bu günlerde yapılacak ibadetlerin, senenin diğer günlerinde yapılacak
ibadetlerden üstün olduğunu müjdelemektedir. Oruç açısından meseleye bakıldığı
zaman ramazan ayının bu "diğer günler'"e dahil olmadığı anlaşılır.
Çünkü ramazanda oruç tutmak farzdır. Ayrıca bu on günün onuncu günü Kurban
Bayramı günüdür (yevmü'n-nahr) . O gün oruç tutulmaz. Bu durumda hadiste söz
konusu edilen fazilet, zilhiccenin ilk dokuz gününe yönelik olmaktadır. Kurban
Bayramı gününün de dahil olduğu teşrik günlerinin fazileti ile ilgili başka rivayetler
de vardır.
Hadiste mutlak olarak "amel-i sâlih" buyurulmuş
olmasına rağmen, Nevevî merhum, hadisi nâfile oruçla ilgili bu bölümde
zikretmek suretiyle o umumi ifadeyi, tamamen "oruc"a tahsis
etmiş olmasa bile, orucu da ihtiva ettiğini hatırlatmak istemiştir. Aslında
koyduğu başlıkta da bu ikili durumu ifade etmiş bulunmaktadır.
İmam Buhârî'nin belirttiğine
göre, Abdullah İbn Ömer (ra) ve Ebû Hüreyre (ra) zilhiccenin on gününde çarşı
pazara çıkıp yüksek sesle tekbir alırlar, onları görenler de aynı şekilde
tekbirlerle onlara eşlik ederlerdi. Bugünlerde yapılacak ibadet ve iyiliklerin
cihad ile kıyaslanması ve şehit olduğu için geri dönmeyen kimsenin cihadı
hariç, diğer cihadlardan da faziletli olduğunun bildirilmesi bu günlerin
önemini göstermeye yeter.