Zıddıyla Bilmek
“Herşey
zıddıyla bilinir.” denilmiştir. Karanlık
olmazsa aydınlığın kıymeti bilinmez. Kötülük olmazsa iyiliğin değerini
anlayamayız. Bu söz fehvasınca fikirlerimi bazen zıtlara bakarak oluşturuyorum.
Meselaköhnemiş bir gazete var; inancımıza, kültürümüze, edebiyatımıza,
irfanımıza, medeniyetimize karşı! Batıya hayran, özüne düşman ‘yaban’ bir
ceride! Hangi konuda görüş açıklıyorsa onun tersini savunuyorum. O Ayasofya’nın
açılmasına şiddetle karşı mı? “Tamam” diyorum. “Demek ki Ayasofya açılmalıdır.
Vakti gelmiştir.” Sonra hadiseleri takip ediyorum. Adı değmez bu gazetenin
manşetlerine taşıdığı görüşleri, Yunanistan da seslendiriyor, bize düşman olan
bazı emperyalist Avrupa ülkeleri de! Seviniyorum: “Demek isabet etmişim.”
Sürekli olarak
okuyucularına zehir gibi negatif enerji zerkeden, hergün onlarca olumsuz haberi
bile-isteye veren bazı gazeteler İstanbul Sözleşmesi’ni hararetle mi savunuyorlar?“Demek
ki bu sözleşmenin çöpe atılması hayırlı olmuştur.”diye düşünüyorum. Bir de
bakıyorum ki dış odakların, mihrakların sesi olan bu kesimler, sinir krizleri
geçiriyor, “sözleşme de sözleşme!” diye çığırtkanlık yapıyorlar. Duyan da
zannedecek ki bizde kadın hakları on senedir var. Bre gafiller!Hem İslam
anlayışında hem de Türk geleneğinde 15 asırdır kadınlarımız, kızlarımız,
annelerimiz, eşlerimiz muhteremdir, hürmet görmüştür. Anadolu’yu tanıyın,
Asya’daki soydaşlarımıza bakın, İslam tarihini inceleyin. Kadına verilen büyük
değeri hemen göreceksiniz. Ama sizde o feraset ne gezer? Siz peşin hükümle ille
de çatacaksınız ya! Allah’tan millet, sizin gibikoyu cahilleri dinlemiyor,
tanımıyor ve en güzeli de adam yerine koymuyor.
Bu ‘istemezükçüler’yakın
tarihimiz boyunca barajları, köprüleri, havaalanlarını, hızlı trenleri,
fabrikaları istemediler. Bu ülkeye bir çivi çakılmasına bile insafsızca,
vicdansızca karşı durdular. Adnan Menderes’e, Necmettin Erbakan’a, Turgut
Özal’a, Alparslan Türkeş’e dost olmadılar. Şimdi de Recep Tayyip Erdoğan’a
karşıdırlar. Eh tabiatları gereği muhalif olacaklar elbette. Lâkin kimin
umurunda? Vız gelir, tırıs gider.Mademki onlar Cumhurbaşkanımızın müjdelediği
İstanbul Kanalı projesine şiddetle muhalefet ediyorlar. Demek ki bu işte de
hayır vardır. Zira kötü bir şey olsaydı, bu nadanlar büyük bir iştahla talep
ederlerdi. O zaman “yapılmalı” diyorum. Bu azgın azınlığın değil, aziz
milletimizin arzusu yerine getirilmelidir.
Mahut odaklar,
en mühim millî kurumlarımıza arada bir çeşitli bahanelerle alçakça saldırıyorlar.
Şanlı ordumuza, İçişleri Bakanlığı’na, Diyanet’e, Anadolu Ajansı’na, Türk
Havayolları’na, MİT’e, YÖK’e ve diğer hayati müesseselerimize! Demek ki bu ocaklarımız,
çok hayırlı faaliyetlerin, iyi hizmetlerin içinde; öyleyse var gücümüzle desteklemeye
devam edeceğiz.
Hepimiz
duruşumuzdan mesulüz. Aziz milletimiz için, devletimiz adına yapılan faydalı hizmetlere
sahip çıkmalıyız. Çıkacağız inşallah. Onlar bu güzellikleri gördükçe bağırıp
çağıracaklar. Statülerinin kaybolduğunu, vesayet rejimlerinin yıkıldığını kahırla
göreceklerdir. Öyle bir güruh ki hükümetin işine yarayacak diye PKK’ya,
FETÖ’ye, DEAŞ’a bile tavır koyamıyorlar. Zira bu üç kanlı terör örgütünü
bitirmeye yeminli yiğit bir Cumhurbaşkanımız, dirayetli hükümetimiz, inançlı
Devletimiz ve kahraman bir ordumuz var. Hamdolsun.
Ölçümüz
belli. Gayrı millî olanlar, bir yazara çok sahip çıkıyorsa onda hayır yok!Sanatkârlarımızı
görmezden mi geliyorlar?Biz gayrete geleceğiz, abide şahsiyetlerimizi öne çıkarıp
hayatlarından, hizmetlerinden, eserlerinden bahsedeceğiz. Bediüzzaman’dan,
MehmedÂkif’ten, Yahya Kemal’den, Peyami Safa’dan, Necip Fazıl’dan, Nurettin
Topçu’dan, Tanpınar’dan, Ali FuadBaşgil’den, Sâmiha Ayverdi’den, Cemil
Meriç’ten, Erol Güngör’den, AhmedArvasi’den, Kemal Tahir’den, Tarık Buğra’dan, Ahmet
Kabaklı’dan, Ergun Göze’den, M.NecatiSepetçioğlu’ndan, Emine Işınsu’dan, Sezai
Karakoç’tan, Nuri Pakdil’den müspet bahsetmiyorlar mı?O vakit görev bize
düşüyor. Bu müstesna münevver ve mütefekkirlerimizi, yerli ve millî
değerlerimizi gündeme getirip gençlerimize okutacağız. Medeniyet Savaşını ancak
böyle kazanabiliriz. Aksi takdirde vebal altında kalırız.Hepimiz karar
arifesinde, yol ayırımındayız. Ya “devlet ebed müddet” Müslüman Türkiye’nin
yanında yükseleceğiz veya ‘Devlet seri katildir’ herzesini savuran hainlerin
safında gömüleceğiz vesselam!