Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
21 May 2024

Zerafet

Sözlükte hoşluk, güzellik ve incelik manalarına gelen zerâfet arapça kökenli olup zarif sözcüğünden türetilmiştir. Zarif, çevresindeki insanlara her zaman nazik ve kibar davranan kimse anlamına gelir. Zarafet ise incelik göstermek ve nazik olmak demektir.

Allah insanı incelik, zerâfet ve ulvi duygularla süslemiş dünyaya göndermiştir. O güzellikleri şahsında yaşadığında benliğini, toplumda yaşadığında ise dünyayı güzelleştirir. İnsanın kıymeti de bu meziyetleri iç dünyasında yeşertip geliştirdiği ölçüde artar. Rasûlullâh (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlardır: “Allâh, takvâ sâhibi, gönül zengini, kendisini ibâdete vererek şan ve şöhretten uzak duran ve nefsinin ıslâhı ile meşgul olan kulunu sever.” (Müslim, Zühd, 11) Onun için insan her zaman nezâket ve zarâfetine dikkat etmelidir.

Kadim medeniyetimiz bu güzelliklerle süslenmiş ve yayılmıştır. Atalarımız bunu bir hayat şekli olarak benimsemişler, hayatlarının her anını zarif bir biçimde yaşamışlar. “Ey Âdemoğlu! İhtiyacından fazla olan malını sadaka olarak vermen, senin için iyi; vermemen ise kötüdür. İhtiyacına yetecek kadarını elinde tutmandan dolayı ayıplanmazsın. İyiliğe, geçimini üstlendiklerinden başla. Veren el, alan elden daha üstündür.” (Müslim, Zekât, 97; Tirmizî, Zühd, 32) tavsiyesini toplum hayatına uygulamış, iffet ve utancından dolayı fakirliğini gizleyenler, onur ve vakarından dolayı ihtiyaçlarını kimseye açamayanlar için alan eli hicaptan, veren eli de gurur ve riyadan korumak için “Sadaka Taşları” nı kullanmış ve toplumdaki yardımlaşmayı sağlamıştır.

Şehirler oluşturulurken evlerini kıbleye bakacak şekilde inşa eden Osmanlı saygının temeline dinini ve inancını koyardı. Evler yolcular için bir dinlenme yeri sayılır, güneş ve yağmurdan korunmak için evlerin dış kapısının önünde muhakkak bir örtü bulunurdu. Kapılarında şimdiki zil yerine iki tokmak bulunur, bir kalın diğeri ince ses çıkarırdı. Sesin tonundan gelenin kadın mı erkek mi olduğu anlaşılır kapı ona göre kadın ya da erkek tarafından açılır mahremiyete saygı gösterilirdi. Gelen misafire açmışın diye sorulmaz bu ikram edilen kahvenin yanında verilen suyun misafir tarafından kahveden önce mi yoksa sonra mı içildiğine bakılarak tespit edilir, eğer misafir suyu önce içerse aç olduğunu anlayıp hemen yemek hazırlanırdı. Misafirin ayakkabıları burnu içeri bakacak şekilde düzeltilir, misafir çıkarken ev sahibi ile yüz yüze gelmesi sağlanırdı. Evlerin balkon ya da camlarında çiçek saklanır, renginden evdekilerin durumu yansıtılırdı. Sarı çiçek evde hasta olduğunu, kırmızı çiçek ise evlilik çağında kız olduğunu anlatır, gelip geçenlerin ona göre davranması sağlanırdı.

Allah’ın sözü ve Peygamber Efendimizin sünneti gereği selam herkes tarafından alınır verilirdi. Selam emniyet demektir. Emniyette olmanın işaretidir. Yolda karşılaşanlar elini kalbine götürür , bu “Muhabbetin Yüreğimde” demekti. El dudağa götürüldüğünde “Yadın Dilimde”, başa götürüldüğünde ise “Başımın Üstünde Yerin Var” denilmek istenirdi. Yolda büyükler önde, küçükler arkada yürürdü.

Vefat eden biri olduğunda komşular cenaze sahiplerine yemek getirir, kimse eğlenmez, herkes komşunun üzüntüsünü paylaşırdı. Cenaze evleri ziyafet sofrasına dönüştürülmezdi. Muhabbetler İlahi kelamdan beslenir, hitaplarda “Eyvallah”, “Sübhanallah”, “Tövbe Estağfirullah” gibi lafızlar kullanılırdı. Ben merkezli muhabbetler yapılmaz, kişi kendinden bahsederken “Fakir” ya da “Köleniz” manasına gelen “Bendeniz” lafızlarını kullanırdı. Baba ailede sevilen sayılan ve korunan kişiydi. Çocuklar anne baba sevgisi ile yetiştirilirdi. Bunun da temeli İslam’dan gelirdi. Birinin yaşı sorulduğunda eğer 63 yaşını geçmiş se Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in vefat yaşı 63 olması münasebetiyle “Haddi Aştık” diye cevap verirdi.

Bu ve buna benzer yüzlerce örnek vardı. Önce gönüller zerâfetle süslenir, sonra dışa, hayata, topluma yansıtılırdı. Zerâfet hayatın kendisiydi adeta. Biz hem kendimize hem de topluma yabancılaştık, zerâfeti, nezâketi, güzel ahlakı, sevgiyi, saygıyı kaybettik. O güzel medeniyetten uzaklaştık.

O güzel hasletler ile müzeyyen olacağımız günlerin özlemi ile…