Zengin Hayaller Peşinde
Daha
önce de yazmıştım. Yedi Güzel Adam’ın zarif adamı Cahit Zarifoğlu’nun Zengin Hayaller
Peşinde kitabını okurken kendimce zengin hayallere dalmıştım. Zengin Hayaller
Peşinde kitabıyla adeta hayallerim iklimden iklime taşındı. Yedi iklim dört
kıtada gezindim, durdum. Kitapta bazı yazıları okuyunca kendime bir serbest
zaman ayırmıştım. Yaşın getirdiği bir lezzet, bir birikimin ışığında bu serbest
zamanı değerlendirdim. Bu zaman diliminde hayallerim de zenginleşti.
Zengin
Hayaller Peşinde kitabında hatıralar, yaşanmışlıklar mühim bir yer tutmaktadır.
Bir de Cahit Zarifoğlu’nun arkadaşlarından onu dinlemişliğimiz vardı. Bunlar da
hayallerimize karışabiliyordu. Merhum Sezai Karakoç’tan Akif İnan’dan, Erdem
Bayazıt’tan, Rasim Özdenören’den, Ali Nar üstadlarımızdanCahit Zarifoğlu ile
yaşanan yaşanmışlıkları dinlemiştim. Kısmen M.Önal Mengüşoğlu, Nurettin Durman,
Şakir Kurtulmuş, Recep Garip hocalarımızdan da Cahit Zarifoğlu’nu dinlemiştim.
Kitapta
Zarifoğlu'nun beni en çok etkileyen yazılarından birisi olan "Küçülen Aileler" denemesini
okuduktan sonra düşünceye daldım. Kentleşmenin artması (modern-dijital
şehirler: medeniyet gereksinimi duyan şehirler) , kadınların daha yoğun biçimde
işgücüne katılımı, işyerinde geçirilen uzun çalışma süreleri, dijitalleşme, hız
ve hazdan beslenen yaşam biçimi, buna ek olarak bireysel yaşamın artmasının bir
sonucu olarak aile kurumu da değişti. Değişimin hem yapısal olarak hem de aile
içi ilişkiler boyutunda olduğu söylenebilir. Buna çocuk istemeyen aileler ve
bunlar yerine evde sadece kedi-köpek besleyen aileleri de ekleyebiliriz.
Eskiden
“hayatlı evlerde kalırdık.” İki binli yılların başında hayatlı evlerimizi terk
ettik. Hatırladığım kadarıyla bir hayatlı evde dört aile kalmıştık. Anne baba;evin
evlenen gençleri, gelinleri ve yeni doğan çocuklarıyla küçük bir kabile
şeklinde otuz kişiye yaklaşan bir insan unsuru bu hayatlı evde kalırdık.
Cahit
Zarifoğlu da yetmişli yıllarda belki bize göre biraz daha Batıda olması hasebiyle
hayatlı bir evin portresinden yola çıkarak ev ve hayat arasında değerlendirme
yapıyor. Zarifoğlu, hayatlı evden ayrılıp ayrı bir eve çıkmaya çalışan
evlatlara direnen babaların dramını tahlil etmeye çalışıyor. Ayrı bir eve çıkan
genç evlileri bekleyen en büyük tehlike ufak bir geçimsizlikte soluğu mahkeme
kapılarında almalarıdır. Zarifoğlu, o zamanlar için bu tehlikeye değinmese de
bugün yeni çiftlerde boşanmaların büyük sebebi bu nedendir. Çünkü, çiftler
hayatlı evde kalsa evin büyüğü anne babalar kendi hatıralarını,
yaşanmışlıklarını dile getirip onları bu kötü durumdan çabuk kurtarmaları söz
konusudur.
Büyükler,
hayatlı evde gençlere her şeye sahip olamamanın belki de bir kader olduğunu
hatırlatırlar. Sana verilmeyen şey belki de senin hayrınadır. Hayatlı evlerde
anne ve babalar, evli gençlere belli bir zaman diliminde bir refik, bir yol
arkadaşı konumunda olurlar. Şayet anne baba değilse bile büyük abi, kardeşi;
büyük elti de eve yeni gelen gelinin refikası olabilmektedir. Yeni çiftler,
hayatlı evlerde tecrübe ve davranışlarından etkilenebilmektedir.
Zarifoğlu,
yazısında o zamanlar için hayatlı evin apartman evleriyle yer değiştiğini,
büyük bir evken kalabalık insanlarla dolu olan hayatlı evin şimdilerde küçülüp
küçülüp bir apartman evine dönüştüğünü ve burada da insan yerine evin eşyalarla
dolup taştığından şikâyet eder. Yazar, bu durumu sanayileşmiş ülkelerin
gelişmekte olan ülkeleri bir pazar olarak görmesine bağlıyor. Sanayileşmiş ülkeler,
gelişmekte olan ülkelerin kendilerini toparlamalarına fırsat vermeyi ponları bir
tüketim alışkanlığı içerisinde tüketici konuma sokmaya çalışmasından ileri
geldiğini söylüyor. Sanayileşmiş ülkelerin amacı, gelişmekte olan ülkeleri,
özelde İslam ülkelerini sömürme stratejilerinden bir tanesi de ailenin bir an
önce apartman hayatına geçmesini teşvik etmektir. Zarifoğlu’na göre bozulmaya
karşı direnmenin, tüketim alışkanlığına kapılmayıp sömürülmeye karşı koymanın ve
nihayet topluca bir karşı güç oluşturmanın önemli garantilerinden birisi de BÜYÜK
AİLE’dir.
Son cümle… Evde saadet her isteyene verilmedi ama isteyenler mutlaka talip olmuş olanlardır…