Zellanda’ya Gidelim mi
Hollandalıların bulduğu bir ada; Zellanda.Hollanda’nın eyaletlerinden birinin adı da Zellanda. Burası keşfedilince yeni bir Zellanda kuruluyor. Buraya da aynı isim veriliyor. Onların deyimiyle New Zelland. Bizim ülkemizde tarım aletleri ve makinelerinin bir kısmında New Holland yazar. Hollanda, kendi ülkesinde tarım arazisi olmayan bir ülke, Bu ülke insanı imkansızlıklar içinde imkan üreten insanlar... Daha sonra İngiliz sömürgesi oluyor. İngilizlerin yer altı ve yer üstü zenginliklerini alıp Londra'ya götürdüğü ülke Yeni Zellanda.
Zellanda’ya Hollandalılar ve İngilizler gelmeden önce burada yaşayan insanlar vardı. Buranın yerlileri vardı. Aborjinler...Güney Asya’dan binlerce yıl öncesinden buraya gelip burayı yaşam alanı haline getiren Aborjinler. Bunlar Hindistan’ın, Pakistan’ın, Bengal, Malayların akrabaları... İngilizler, önce Avustralya’yı daha sonra Yeni Zellanda’yı işgal etti. Ve Aborjinler’in çoğunu öldürdü. İşin ilginç yanı İngilizler, Londra hapishanelerindeki suçluları, tecavüzcüleri, muhaliflerin hepsini buralara sürdü. 1800’li yıllarda bu suçluları önce ABD’ye gönderiyordu. Sonra ABD, kapılarını kapatınca suçlu gemileri rotalarını Yeni Zellanda’ya çevirdiler.
İngilizler, bu bölgeyi cehhennem bölgesine çevirirken dünyaya da burayı yeni medeniyet bölgesi ilan ediyordu. Propagandalar ve tanıtımlar sonucunda Avustralya ve Yeni Zellanda’ya çeşitli yerlerden İngiliz Muhibleri (İngiliz Severler) buraya göç etmek arzusuna girmişlerdi. Kendi ülkelerindeki İngiliz elçileri vasıtasıyla buralar için vize almıştı. Aslında İngiliz Muhiblerinin gitmek istediği yer Londra idi. Fakat İngilizler, bu muhiplerini kaygıyla karşılıyorlardı.
Ülkemizde de İngiliz Muhibleri olarak Osmanlı’nın son döneminde bir düşünce ekölü olan Sevet-i Fünuncuları görüyoruz. Gerçi o dönemde “İngiliz Muhibleri” adıyla bir cemiyet vardı. Ama asıl muhibliği Tevfik Fikret ve arkadaşlarının başını çektiği gurup, Yeni Zellanda’da Aborjinlerinin nasıl katliama uğradıklarından bihaberdiler. Belki de haberleri vardı. Tevfik Fikret’in gözünde bir hiç hükmündeydi.
Tevfik Fikret ve arkadaşları Medeniyetin Beşiği olarak adlandırılan İngiltere’ye neden gidemedi de bu ülkenin kolonisi olan yeni Zellenda'ya girme kararı almıştı. Halbu ki tanzimat edebiyatının üç silahşörü Ziya Paşa, Namık Kemal ve Şinasi, Abdülhamit Han'a baş kaldırdıklarında ya Londra onlara kucak açıyordu ya da Paris...
Sıra Tevfik Fikrete’e gelince baştada söylediğimiz gibi artık İngiltere eski ingiltere değil. Kendi elemanlarını bile Londra dışına gönderiyor... Tevfik Fikret ve arkadaşları da İngiltere medeniyetini talep edince de onlara artık defolu medeniyet, veriliyor. Nasıl Ki “Araba Sevdası”nda Bihruz Bey asil bir köpek bulamayıp kendine bir sokak köpeği alıp yanında gezdirmesi....
Evet Tevfik Fikret kaçış psikolojisine kapılmıştı ama o, Londra’yı hayal ederken yeni Zellanda’yı görünce gitmekten vazgeçerler. Daha doğrusu para bulamadık derler ve Manisa civararına yerleşmek isterler...
Şimdi Tevfik Fikret ve arkadaşlarının Sultan Abdülhamit’ten kurtalmak için gitmek istedikleri fakat gidemedikleri Zellanda’ya Müslümanlar gitti. Müslüman ahali, oralardaki başta katliamdan kurtulan Aborjinleri ve diğer halka yaşantılarıyla İslam’ı anlattı. Allah’ın ayetleriyle hemhal olan ahali Müslüman oldu. Fakat son olay, malum olay. Yeni Zellanda’daki camii katliamı şu mesajı taşımaktadır. İngilizler, şunu demek istiyor. “Burası Aborjinlerin katledildiği bir bölge. Buraya İngiliz kültürü ve İngilizlilik dışında başka bir şey taşıyamazsınız. Hele İslam, asla.” demek istiyor. Hal böyleyken biz Tevfik Fikret gibi İngiliz muhibi olarak mı Zellanda’ya gidelim yoksa Müslüman olarak mı?