Zehirli yaşamlar
İnsanoğlu şahitlik şuurundan kopup sahip olma güdüsüne kendini kaptırınca yeni sendromlarla sarsılmaya başlar… Yeni zamanlarda gittikçe yaygınlaşan bu sendromlardan biri de ‘’zehirlenme’’ sendromudur… Biz insanlar sadece gıda, gaz, ilaç zehirlenmelerine maruz kalmıyoruz… Daha örtülü belki daha öldürücü zehirlenmelerle sınanmaktayız…
İşte insanın
hüsranına neden olan bazı zehirlenmeler:
Güç zehirlenmesi
Başarı zehirlenmesi
Bilgi zehirlenmesi
Sevgi zehirlenmesi
İnsan bu… Gücü
ve iktidarı elde edince, mülke sahip olunca, sevgi ve ilgi odağı haline
gelince, başarının doruklarında gezmeye başlayınca, entelektüel birikim ve
akademik kariyer ile sivrilince kaçınılmaz son da yaklaşmış olur; önce
zehirlenme, sonrası zeval!..
Evet, güç ile
azmanlaşan, başarı ile büyülenen, bilgi ile büyüklenen, sevgi ile şımaran nice
şaşkın ve sarhoşun dünyasında dengesizlikler ve densizlikler bitmek bilmiyor…
İktidar, güç,
başarı, bilgi ve sevgi sınavlarının çoğu hüsran ve hicranla sonlanıyor… İnsanın
tükenişi hızlanıyor, çünkü hazlarına yenik düşüyor…
Sınır
tanımayan güç, tevazu ve takva içermeyen başarı, hasarlı bilgi, hastalıklı
sevgi hayatın helakına neden oluyor… Gidişat bu yönde iken buna rağmen bu
durumdan mutlu olanların garabetine ne demeli, bilmiyorum?
Gerçekten daha
fazla nasıl zehirlenebilirim çabasında olanları anlamak zor… Arzuların
egemenliği bireyleri buna zorluyor… Nefsi emmare boş durmuyor… Bundan dolayıdır
ki durum vahim…
Her türlü
politik, ekonomik, akademik, bürokratik, etnik güçle vicdanı katılaşan, ahlakı
çöken, muhteris, müstağni, mağrur ve müstekbirlerin insanlığa verdikleri zararı
nasıl giderebiliriz?
Konum, kariyer ve kuvvetinden dolayı kendinden geçen,
ne oldum delisi olan, ‘küçük dağları ben yarattım’ kibri ile herkesi küçümeyen,
aşağılayan azgınlar insanlığın baş belası değil de nedir?
Narizm,
sadizm, egoizmin pirim yaptığı günlerden geçiyoruz… Siz buna ‘Hubris Sendromu’
da diyebilirsiniz…
Kendini
merkeze alan, ulaşılmaz gören, ‘’vay be ben neymişim?’’ havalarında olan, kibir
budalası kişiliksiz kişilerden bahsediyorum…
Başarı
basamaklarını hızla tırmanan, başarı ile başı dönen, baştan çıkan, gözü
bireysel başarıdan başka bir şey görmeyen, başarının Allah’tan olduğunu aklına
getirmeyen bağnazlara ne yapmak lazım?
Sınavlarla
tutsak alınmış insanlarız… Herkesi rakip görme refleksine yenik düşmüşüz…
Fetişleştirilen başarılar yaşamımızı bloke ediyor… Başarılı müflisleri
oynuyoruz sanki…
Bir diğer
yanılgı… Bilgiyi özümseyemedik, bilgi obezitesi olduk… Beynimize habire
yüklediğimiz yalan ve yanlış bilgileri nasıl temizleyeceğiz?
Dijital
yaşamda bilgi bombardımanı altındayız… Nasıl bir zehirlenmeye maruz kaldığımızı
fark edecek durumda değiliz… Belki de dijital bir cehaletle karşı karşıyayız…
Doğruları
zararlı mikroplarla mayalayıp bol miktarda zehirli bilgi üretiminin sistematik
olarak sürdürüldüğüne tanıklık ediyoruz…
Hakikatin
çarpık fikirler ve çirkin yorumlarla nasıl servis edildiği herkesin malumu…
Piyasa
bilgili, basiretsiz ve bağnazlardan geçilmiyor… Bilgiye dayalı bir fanatizm
insanları körleştiriyor… Tarihte tanık olduğumuz Belamlaşma vakalarınında bilgi
zehirlenmesinin tezahürü olduğunu unutmamak durumundayız…
Unutmamak
lazım; aşırı sevgi, ilgi ve övgü de öldürücüdür… Sevgiye boğduğumuz kişiyi
boğazladığımızın ne kadar farkındayız?
Aşırı
odaklanma, aşırı koruyuculuk, aşırı sevgi kuşkusuz zehirdir… Sevgide doz aşımı
şımartır… Sevdiğimizi ukalalaştırır…
Şimdi söz
konusu bu sınavların neresindeyiz?
Bu konularda
bir checkup yapmamız gerekiyor… Sınırları zorlamayalım… Haddi aşmayalım…
Duracağımız yeri bilelim…
Sevgimiz şifa,
bilgimiz deva, başarımız bereket, gücümüz adalet ve merhamet olsun…
Bu zehirlenmelerin
panzehiri ‘’vasat ümmet’’ olmaktır…
Tabii ki
güçsüzlük, başarısızlık, sevgisizlik de apayrı sınavlarımız…
Elçi’nin
ölçüsü ile tüm sınavları verebiliriz…