Zehir içmek
İktidarını tehlikeye atmak, siyasi hayatını riske etmek ve eşinin, dostunun yarınlarını ateşe atmak... Bunlar yetmiyor; ölümü, öldürücü zehri içmeyi göze almak...
Niçin, neden? Neden bir insan böyle bir tehlikeyi göze alsın?
Biliyoruz ki insan, bir uğurda hayatı bıdahil her şeyini kaybetmeyi göze almışsa, bu, uğruna hayatını feda etmeyi göze aldığı şeyi daha değerli görüyor demektir, yoksa bir insanın her şeyinden mahrum olmayı göze almasının bir anlamı olmaz ki.
Daha önce de yazmıştım, sanırım Milat'taki ilk köşe yazımdı: 'sayın başbakan kendisinin, yakınlarının, yol arkadaşlarının hayatını tehlikeye atarak kardeşliği sağlamaya çalışıyor' demiştim. Şimdi ise sayın başbakan, söylediğim bu sözü ete kemiğe büründürerek söyledi:
"Terörübitirmek için ne gerekiyorsa yaparım. Terörün bitmesi için zehir içeceksin deseler içerim. Siyasi hayatımın biteceğini de bilsem, öleceğimi de bilsem bu zehri içerim. Yeter ki terör bitsin."
Bu söz, her babayiğidin yüreğinden diline dökülmez,
Bu sözüdünyada ancak birkaçannenin doğurduğu evlatlar söyleyebilir,
Sayın başbakan, sivil toplum örgütlerine hitaben: "... Siyasi hayatımın biteceğini de bilsem, öleceğimi de bilsem bu zehri içerim... " diyor.
Zehir ne, zehir olarak görülen şey ne?
30 yıldır altmışbin insanın hayatına mal olan kardeşkanının durmasınıistemek.
Düşünebiliyor musunuz?
Kardeşler ölmesin demek bu ülkede ölmek, zehir içerek ölmek kadar tehlikeli.
Allah'ım! biz ne yaptık da bunu hak ettik? Ya da ne yapmayarak?
Allah'ım, ülkeyi öyle bir hale getirdiler ki 'kardeşler ölmesin' demek zehir içmek kadar riskli.
Ölmek, zehir içerek ölmek... Peki ne uğruna? Bu sözün ederi, bedeli ne ola ki?
Kendi canından olmayıgöze alacak kadar (önemli değil) değerli olan karşılık, bedel nedir ki?
Dedik ya,
"Bütün insanların yaşamasına bedel." Nasıl mı?
Bir insanıöldürmek bütün insanlığıöldürmeye, bir insanıyaşatmak da bütün insanlarıyaşatmaya bedel/değer ise ve siz buna (inanmaktan öte) iman etmiş, insanların yaşamasını'aziz' bilmişseniz bu uğurda kendi canınızdan vazgeçersiniz. Yani,
Sizin hayatınızdan mahrum kalmanız 'yaşamalarınıistediklerinizi yaşatıyorsa' o zaman 'öleceğimi de bilsem bu zehri içerim' dersiniz. Tabi ki eğer Recep Tayyip Erdoğan'sanız.
Bu ülkenin saygıdeğer başbakanıTürk ve Kürt çocuklarıölmesin diye, ateşe atılan kardeşlik kurtulsun diye 'öleceğini de bilse' akan kanıdurdurmaya çalışacağınıifade ediyor.
Yıllar yılıcanımızıalan, canımızıalmak için mallarımızıtalan eden (banka hortumları) başbakanlar vardı. Şimdi ise çocuklarımız ölmesin diye hayatınıortaya atan başbakana sahibiz. Eğer bunun kıymetini bilmez isek Allah başımıza yine geçmişteki başbakanlarıgetirir ve her şey burnumuzdan gelir. Elbette ki yanlışlar eleştirilir, daha hayırlıolan dile getirilir. Ama bugün sayın başbakana dua ve destek zamanı. TÜRK be Kürt çocuklarıölmesin artık.
Dünyada kendi vatandaşıolan -velev ki kendisine silah doğrultmuşolsun- çocukların yaşamasıiçin ölümünüdahil her şeyini kaybetmeyi göze alan kaçbaşbakan var?
"Siyasi hayatımın biteceğini de bilsem, öleceğimi de bilsem bu zehri içerim. Yeter ki terör bitsin" demiş.
"Öleceğimi de bilsem..."
Aman Allah'ım!..
Her haysiyetli insan gibi, yaşama hakkının kutsallığına inanan erdemliler gibi, Allah'a imanlarında şüphe olmayanlar gibi ben de bu sözüsöyleyen Sayın başbakana yürekten destek vermeliyiz. Bütün bu riskleri alan sayın başbakanın bizlerden bir isteği var: "Siz de bu süreci doğru anlatarak, bu süreci provoke etmek isteyenlerin oyununu bozarak bu sürecin hayırlıbir neticeye varmasına katkısunun." Elbette ki Bdp'nin, Öcalan'ın akan kanın durmasısürecindeki olumlu duruşları, yaklaşımlarıbizlerden dua alıyordur, lakin sayın başbakanın almışolduğu bu karar hayati değerdedir.
İki kardeşhalkın çocuklarıölmesin diye herkes bu çağrıya uymalıve kanın durmasıiçin azami gayret göstermelidir.
Zaten aramızda ne sorun vardıki? Sorun olsa bile bu, kardeşlerimizin, çocuklarımızın öldürülmesine gerekçe olabilir mi/ydi?
Ama birileri mevzilerini sağlamlaştırmak için kardeşkanınıdökmeyi gerekli gördü.
İşin acıtarafı,
Sayın başbakan ölmeyi göze alırken kan emicilere kurşun hazırlayan medya kalemşorları, sözüm ona 'hükümetin Türklüğütehlikeli saydığınıve ülkede Türk olmak faşistliktir' deyip 'Türklükten istifa edeceklerini' söylüyorlar. Bu ülkede hala milyonlarca Kürt çocuğu okullarda, yüz binlerce Kürt genci askerde "varlığınıTürk varlığına armağan ediyor" keza bu çocuklar ve gençler, Türk olmadıklarıhalde "Ne mutlu Türk'üm diyene" çığlıklarıatıyor, ama buna rağmen Özkök gibileri "Türk'üm demek faşistliktir" kanısına varıyor.
Son olarak barışın başbakanı, 'zora talip, cemaatın yoğunluğuna göre vaaz dili serbesttir' diyen Sayın başbakanın "...öleceğimi de bilsem bu zehri içerim..." sözüüzerine diyoruz ki:
O zehri biz de içeriz,
Bize zehir olan, çocuklarımıza ab-ıhayat olur.
Twitter: @ahmetay_
Not: Birileri 'yağyapıyor' dese de yazdım.