ZAYIFLAMA İLAÇLARI
Yine gündem olmaya ve sık sıkta ölüm sebebi olarak görüntülü yazılı basında arzı endam etmeye başladı . insan bile bile bu yanlışı neden yapar sorusunun cevabını bulmak da zor. Özellikle zararsız kabul edilerek sorgusuz sualsiz satılan bitkisel yaftalı ne idüğü belirsiz bir çok ürünün hastalarıma verdiği zararı bilen bir hekimim. Kimyasal olanlar kısmen kontrol altında iken bunların kontrolü de yok.
Eskiler bir dirhem et bin ayıbı örter diyerek zayıflık durumunu bir hastalık olarak kabul ederdi. Günümüzde de tam tersi bir durum ile karşı karşıyayız. Hangisi doğru sorusunun da cevabını vermek kolay olmasa gerek.
Sağlık bilinci yeteri kadar gelişmediğinde doğrular ve yanlışlar sık yer değiştiriyor. Hekimlerimiz de yeteri kadar bilgilendirme yapamadığında ortada dolaşan kötü niyetli kişi yada kuruluşların ekmeğine yağ sürülüyor.
Obezite yada şişmanlık hali ile ilgili kriterler sık sık değişikliğe uğratılarak hasta sayısı ile oynamak da pek ala mümkün .Buna en çok tansiyon, şeker, kolesterol gibi değerler üzerinden oluşturulan algı operasyonları ile yapılanlarda şahit oluyoruz. İlaç tröstleri sağlık profesyonellerine bir karar aldıttırarak milyonlarca yeni tansiyon şeker ve kolesterol hastası pastası oluşturabiliyor. Bunun en son iki örneği tansiyonda 12 kolesterolde ise 200 değerin altında olması gerektiği sınırı ile milyonlarca yeni hasta ürettirerek gerçekleştirdiler. Milyarlarca dolar parayı bir çırpıda kasalarına koydular. Tansiyon değerini ölçme ve değerlendirme başlı başına bir hassasiyet .Kişinin heyecan durumuna istirahat durumuna ve tansiyon aletinin kalitesine göre değerlerle sik değişebilir.Şeker ve kolesterol de öyle.
Tıp ilmi sadece rakamlar ve istatistiklere indirgenerek sanat boyutu hikmet boyutu yok sayılırsa benzer tuzaklara düşmek daha kolay hale gelebilir.
Kırk yıla yaklaşan hekimlik tecrübem süresince yüzlerce mucize denen ilaç piyasadan toplatıldı. Bir kısmı kalp, bir kısmı karaciğer, bir kısmı ise böbreklere, beyne verdiği zarar nedeni ile de binler onbinler dünyasını değiştirdi.
Son günlerde yine gündem oldu. Zayıflamak için ameliyat olan veya bitkisel yada kimyasal ilaç kullanırken dünyasını değiştirenlerin durumu. Gerçek nedir sorusuna ve yapılması gerekenleri kısaca hatırlayalım.
Genetik yapımız her türlü durumda önemli. Beyin felcinden kalp hastalığına ,şekerden ülsere, şişmanlıktan kansere kadar bir çok hastalıkta ailevi yatkınlık önem arz ediyor. Ancak biz hekimlerin eli de armut toplamamalı. Yapacağımız çok iş var.
Hekimlik sanatı ve hikmetini ölçü alarak fıtratımıza uygun olanlarla hastalarımızı barıştırmalı ve buluşturmalıyız. Bize gelen her haberi bilgiyi aklımızla değerlendirerek fıtratımıza uygun olup olmadığını değerlendirmeliyiz.
Peygamberimizin tıbbi tavsiyelerini ve uygulamalarını her durumda kulaklarımıza küpe yapabilmeliyiz. Ümmetine şiddetle tavsiye ettiği şu evrensel manifestoyu hiç aklımızdan çıkarmayalım. Hastalıklara karşı kalkan olan üç önemli tavsiye. Hacamat .Acıkmadan sofraya oturmamak ve doymadan sofradan kalkmak.
Herbirimiz bu tavsiyelerle ilgili duruşuna bir baksın. Aynanın karşısına geçerek içindeki beni ile bir istişare etsin bakalım.
Yediklerimiz içtiklerimiz ne kadar bize dost. Aç nefislerimizi dizginlemede ne kadar başarılıyız .Sorular sorular..Sağlıklı beslenme adına ahkam kesenler ne kadar samimi. Kim ne niyetle ne yapmak istiyor.
Rafineri gıdalara paydos diyelim. Beyaz un ,şeker ve hamurlu gıdalardan uzaklaşmaya çalışalım. Nebati ve bitkisel yağlardan uzaklaşalım. Bol hareket etmemiz çok zorsa bol yürüyüşlerle işleyen demir olarak paslanmayalım. Stres ve gerilim üreten ortamları muhabbet ve mutluluk üreten ortamlarla değiştirelim. Kendimizle ve çevremizle barışarak manevi dinamiklerimizi güçlendirelim . Sağlık ve mutluluk dileklerimle.