Zarbis'in mezar taşı: En iyi dost!
Bir kahvaltı masasında oturan anne, baba ve iki küçük oğlan çocuğundan biri “Bu şehirde müze yok mudur? diye sorduktan sonra “Varsa görmeliyiz!” dedi...
Babaları “Var, elbette
orayı da gidip görebiliriz” diye cevap verdi.
Çok geçmeden çocukları
Abdulkadir ve Haluk Berk ile müze (İng. Museum) yolunda arabalarıyla yolculuk etmeye
başladılar…
Müze
Müzenin önüne araçlarını
park ettiklerinde tarihi bir aslan heykeli müzenin girişinde hemen gözlerine
çarptı. Heykel Hitit’lere aitti. Kapıların girişinde kullanılıyormuş…
Aslan heykelinin yanında
başka bir arkeolojik-tarihi eser. Ona da yakından bakmaya başladılar.
Yanındaki, onun yanındaki derken müze gezisi çoktan başlamıştı…
Abdulkadir’in “bu sandık
nedir?” diye önünde durarak sorduğu taştan sandık “bir lahitti!”
Ölülere bu kadar saygı
gösterilmesi çok ilginçti… Müzenin bu bölümü sanki bir tapınağa benziyordu… Sıra
sıra mezar taşları sergileniyordu…
Mezar taşı
Mezar taşları! Günümüzde
de mezar taşları ölenin yeri ve mezarın kime ait olduğu belli olsun diye dikilir.
Müzedeki bu mezar taşlarına bakılırsa bu alışkanlık çok eski zamanlara kadar dayanmakta.
Roma Dönemine ait bu
mezar taşları, arkeolojik kazılarda bulunduktan sonra müzeye getirilerek sergilenmekte.
Sergilenen birçok mezar taşı var… O günün kültüründe olsa gerek mezar taşları
üzerindeki ifadeler şu şekilde yazılmış: “Ali eşi Ayşe için bu mezar taşını
diktirdi.” Diğer mezar taşlarının üzerinde yazan ifadeler ise şu şekildeydi:
“Bu mezar taşını babası için diktirdi…”
“Bu mezar taşını annesi için diktirdi…”
“Bu mezar taşını oğlu için diktirdi…”
“Bu mezar taşını kızı için diktirdi…”
Mezar taşlarının
üzerindeki yazılar bu minval üzere devam ediyordu…
Mezar taşlarına tek tek
bakarak ilerlerken birkaç adım önde olan Haluk Berk, “Baba şu taşa baksana bu
diğerlerinden sanki farklı?” dedi.
Bir dost
Taş olarak aynı idi. Fakat
mezar taşları arasında üzerindeki yazının içeriği farklı olan tek bu mezar
taşıydı. Bu farklı mezar taşının üzerinde şu ifade yazıyordu: “Ydernos oğlu Malamolos ‘dostu’ Zarbis için bu mezar taşını
diktirdi.”
Müzede bir uzun bir sıra
halinde sergilenen mezar taşlarının biri hariç diğerleri bir yakını için yap(tır)ılmıştı:
Baba, anne, oğul, kız vd…
Sadece Ydernos oğlu
Malamolos yakını olmayan biri için mezar taşı yap(tır)mıştı. Malamolos dostu
için bir mezar taşını diktirmişti.
Müzeyi ziyaret eden bu
grup, mezar taşının önünde modern zamanlarda unutulan “dost” kavramı üzerine
konuşmaya başladılar… Ölmüş bir insan artık maddi dünyadan ayrılmış biridir; insana
ne bir kötülüğü ne bir iyiliği dokunabilir…
Malamolos ve Zarbis’in
dostluğu maddi dünyayı aşan bir dostluktur… HOMOECONOMİCUS İNSANI bunu
anlamakta zorlanabilir… Modern zamanlar için ilginç bir durum. Dostlukların öldükten sonrada devam etmesi…
Hatta müzede yüzyıllar sonra bu mezar taşının önünde durulup dostluk hakkında
konuşulması…
Yaptıkların
kime
Bu düşünceler onu köydeki
küçüklüğüne götürdü. Bir yakını öldükten sonra en kısa üzere de mezar taşı yaptırılmaz
ise geride kalanlar ayıplanırdı! Şöyle denirdi: “Mezarını bile yaptırmadılar!”
Bu alışkanlık belki de
kadim bir kültürün süzülerek gelmesi idi…
Zarbis’in belki de bir
yakını yoktu veya Malamolos ile çok derin bir dostlukları vardı…
Dostluk kavramı modern dünyada epeyce unutuldu... Çağdaş (!) insanların konuşmaları aklında geçmeye
başladı… Bizim oğluna ev aldım… Kıza yeni bir araba aldım… Babama markalı takım
aldık…
Hepsi bir yakınıydı… “Bir fakir, bir arkadaş, bir dostun için ne
yaptın?” sorusu insanlar arasından gittikçe siliniyordu…
Kutsal bir sözü
hatırladı: “Bir dostu benim için dost
edindin mi?”
Gerçek
dostluklar O’nun için edinilen dostluklardır.
Gerçek dostluklar (iyi arkadaşlıklar) özel şeyleri paylaşmaya dayanır.
Son söz: Gerçek dostluk karşılıksız güvene dayalı olandır.
Not: Zarbis’in Mezar taşı
günümüzde “Kahramanmaraş Arkeoloji Müzesinde” sergilenmektedir.