ZALİMLER İSTEMESE DE\u2026
Önceki akşam Ankara Kızılay'daki kalleş saldırıyla birlikte Türkiye, son beş ayda 3. bombalı saldırıyla sarsıldı. Bu katliamların üçü de özellikle başkent Ankara'ya yönelik oldu.
Önceki akşamki saldırıda 34 insan hayatını kaybetti, 75 kişi de yaralandı. Durumu ağır olan yaralıların olduğu ve ölü sayısının artabileceği söyleniyor.
Vefat edenlere Allah'tan rahmet, ailelerine ve hepimize tüm Türkiye'ye başsağlığı diliyorum.
Bundan önce Ankara Merasim Sokak'taki saldırıyı PKK'ya bağlı TAK örgütü üstlenmişti. Aslında böyle bir örgütün bulunmadığı, sadece kağıt üzerinde olduğu ve PKK'nın üstlenmek istemediği saldırıları üstlensin diye taşeron örgüt TAK yalanını uydurduğu ve bu örgütün kamuoyunu yanıltmak için sanal bir örgüt olduğu biliniyor.
***
Ankara'daki son iki saldırıda da örneklerine Irak ve Suriye'de rastlanılan 'El Kaide-DAİŞ' tarzı bombalı araç ve canlı bomba kullanıldı.
El Kaide ve DAİŞ örgütlerinin Afganistan ve Irak'ta nasıl kurdurulduğu ve yaptıkları her eylemin Müslümanların aleyhine olduğunu bilmeyen yok. Yaptıkları her eylemle yıllardır ABD'nin, Rusya'nın, İran'ın ve Esed rejiminin ekmeğine yağ sürdüler.
Şimdi onlara özgü bu 'eylem tarzı', Türkiye'deki bölücü örgütlere ihale ediliyor. Onlar da saldırılarını emperyalist kurguyla üretilen bu örgütlerin tarzı ile işleyerek Türkiye'ye uluslararası "mesajlar" iletmenin maşası oluyorlar.
***
17 Şubat'taki Ankara saldırısının ardından "Durduramayacaksınız!" başlıklı bir yazı kaleme almıştım.
Yazıda, o saldırıya tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu'nun "Meşru müdafaa hakkımızı istediğimiz zaman kullanacağımız" sözlerine dikkat çekerek Türkiye'nin kendini durdurmak isteyen dış odakların bu 'mesajlarını' ayaklarının altında çiğneyecek güç ve cesarette olduğunu söylemiştim.
Bugün de durum aynı. Türkiye Avrupa'da, Afrika'da stratejik adımlar attıkça, bölgede kurlan tezgahları, kurgulanan haritaları bilip oyunu bozdukça aynı emperyalist güçlerin hedefine giriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyadaki kurulu adaletsiz düzene, uluslararası kumpasa ve 5'li çete olan BM'ye itirazlarını yükselttikçe, bölgede yeni dengeler tesis etmeye çalıştıkça Türkiye saldırıya uğruyor.
Sadece mülteci dramında bile vicdansız Batı dünyası ile insanlığın vicdanının tek temsilcisi gibi çırpınan Türkiye arasındaki fark bütün dünya halkları tarafından görülüyor.
***
O yazımda şöyle demiştim: "Durum 1. Dünya savaşı şartlarına ne kadar da benziyor. Yedi düvel, DAEŞ bahanesiyle Suriye üzerinden Türkiye'ye saldırıyor, yeni haritaya Türkiye'den topraklar da katmak istiyor. Sınırlarımızın içinden ve dışından PKK-PYD, DAEŞ, DHKP-C gibi örgütler, 'büyük' devletlerden aldıkları emirle Türkiye'ye "Dur!" mesajı veriyor.
Türkiye Erdoğan liderliğinde, bir asırdır sözde 'müttefikimiz' Batılı ülkelerin bizi sıkıştırdığı dar parantezden çıkmak için hamleler yapıyor. Onlar ise yüz yıl sonra bölgemizde haritaları güncellemek için çabalıyor. Yabancı ülkelerin paralı ve tasmalı tüm örgütleri onlardan istihbarat desteği alarak Türkiye'yi kana bulayacak eylemler için sıraya girdi. Bu milletin yüz yıl gecikmeli olarak Erdoğan liderliğinde başladığı yürüyüşü asla ve asla inkıtaya uğratamayacaksınız!"
***
Geçen hafta ABD Başkanı Obama'nın ağzından 16 sayfalık bir makale yayınlandı. Orada Cumhurbaşkanı Erdoğan hedefe konuluyordu.
Aynı şekilde daha önce Türkiye'de Büyükelçilik yapmış iki isim Edelman ve Grosman'ın bir ABD gazetesinde ortak kaleme aldığı bir makale yayınlandı. Orada da Erdoğan'ın istifa etmesi isteniyordu.
"Erdoğan istifa etsin" diyenlerin yerli işbirlikçileri de bir tekerleme gibi aynı şeyi tekrarlıyor.
Ve Erdoğan milletten aldığı güçle onların oyunlarını bozdukça onlar da daha kudurgan terör saldırıları yaptırtıyor.
***
Onların yüz yıldır alıştığı "istemediğim lider yönetimden gider" sistematiği Türkiye'de işlemedikçe kuduruyorlar.
Sizin unuttuğunuz, botlarını delerek Akdeniz'de ölüme terk ettiğiniz insanlık davasının yükünü omuzlayan Türkiye'yi büyük yürüyüşünden alıkoyamayacaksınız!
Çünkü millet "Erdoğan" bahanesiyle oynanan oyunu deşifre etti ve liderinin arkasında dimdik duruyor.
Türkiye, dünyadaki tüm mazlumların 'umudu' olarak yürüyüşünü sürdürecek.
Zalimler istemese deu2026.