Zalime Zalimsin Demek !
"Dünyanın şanslı bir azınlığı dijital teknolojiyi, robotları, yapay zekayı, obeziteyi tartışırken, 2 milyarı aşkın insanın yoksulluk, 1 milyara yakın insanın açlık sınırının altında yaşıyor olması çok acıdır. Şayet her birimiz güvende değilsek hiçbirimizin güvende olamayacağı gerçeğine sırtımızı dönemeyiz. Bu kürsüden yıllardır insanlığın kaderinin sınırlı sayıdaki ülkenin ihtiyarına bırakılamayacağını söylüyorum. Burada, sizlerin huzurunda tekrar ediyorum, dünya beşten büyüktür. Zihniyetimizi de kurumlarımızı da kurallarımızı da değiştirme zamanı çoktan gelmiştir. Gelin, insanlığın tamamının huzurlu geleceği için bu sorunu bir an önce adalet temelinde bir çözüme kavuşturalım."
Suni gündem tartışmaları içinde tabir caizse güme götürülmek istenen ve asıl gündem olması gereken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda yaptığı muhteşem konuşmanın çok kısa bir bölümü bu.
Emperyalist Avrupa ve Amerika, bir yandan dünyayı kan denizinde boğarken diğer yandan dünyanın kurtarıcısıymış pozunu insanlığa yedirmeyi beceriyor. Maskenin altında nasıl bir caninin yaşadığını, ikiyüzlü politikalarını, insanlığı sömürmek ve yok etmek için başlattıkları savaşların sonuçlarını yüzlerine ve dünyaya birilerinin söylemesi gerekiyordu. (Diğer yandan da içerde de antiemperyalist masalı okurken emperyalizmin maşası olanları göstermesi bakımından da önemliydi.)
Şu dönemde bunu haykıracak tek babayiğit de yine, mazlum milletlerin sözcüsü olmaya devam eden Cumhurbaşkanımız oldu.
Bu konuşma sadece bu hakikati zalimin yüzüne haykırdığı için bile çok kıymetlidir.
Yapılan her işi, hedef ve gayesine göre kitleleri harekete geçirecek şekilde mânâlandırmalı önce. Cumhurbaşkanımızın BM Kurulunda, BM düzeni dâhil, Batının sömürü düzeninin yanlışlığını zalimlerin yüzüne haykırması bütün mazlumların yüreğine değecek şekilde işlenmeli.
Dünyada mazlum insanlar başta olmak üzere, emperyalist güç odaklarının hedefinde olan neredeyse her milletin derdini dile getirip yaptıkları zulümleri zalimlerin yüzüne haykırmanın, Can Ataklı’nın sözcülüğünde “kaçınılmaz sondan kurtulamazsın diye yazdığı gibi “ elbette bir bedeli var.
Emperyalist düzenin çarklarına çomak sokarsanız, geçmişte başkalarına yaptıkları gibi o çarkın dişlileri arasında ezmek isteyecekler sizi de.
İtibar suikastleri, yalan haberler, algı operasyonlarıyla diktatör yaftası vurmalar derken bunlarla başaramazlarsa darbe yapmaktan tutun en yakınındakilerin saldırısıyla fiili durum oluşturmak.
Zaten yıllardır bu bedeli ödetmek için çalışmıyor mu emperyalist güçler?
İçerden zihnini ve bedenini devşirdikleri ajanları dışardan bizzat kendileri dahil olarak her türlü siyasi askeri ekonomik saldırıyı yapmıyorlar mı? 15 Temmuz neydi, niye yapıldı? Bir araya gelmez denilen birçok gurubun aynı noktada birleşip muhalefet adı altında saldırdığını görmüyor muyuz? Kendi yakınları ve partisindeki bazıları da dâhil en yakınından en uzağına, ruhları kara, vicdanları kör, zihinleri iğdiş edilmiş birçok kişinin ayağını kaydırmak için çalıştığını görmüyor muyuz?
Yani Batı’ya şirinlik yaparak, onların duymak istediğini söyleyerek, onların istediği gibi politika geliştirerek ülkeyi koruyacağını düşünen varsa –Batının kuklası ve ajanı olanlardan bahsetmiyorum- aldanıyor. Ne yaparsak yapalım canavar bizi yemeye niyetli.
Son yıllarda yaşananlar; Birinci Emperyalist paylaşımda belirlenen sınırlar ve rejimlerin değiştirilip yeni efendi yeni kukla ve yeni sınırlarla tekrar bir paylaşım yapma savaşıdır. Herkes bu dönemde yapılacak paylaşıma odaklanmış onun kavgasını veriyor. Kim nereyi nasıl sömürgesi haline getirecek onun derdinde. Bunca akbabanın içinde kendi ülkesini düşünen, esaret zilletinden kurtulmak isteyen ve geleceğimiz emperyalistlere peşkeş çekilmesin diyen her vicdanlı milli ve inançlı insan şu aşamada Reisin yaptığı konuşmayı iyi okumalı bu konuşmanın altını doldurabilmek için çalışmalıdır.
Zalim dünyaya mazlumların sesi olarak haykırmak nasıl olur denirse böyle olur diyebiliriz. Rabbim bu duruşundan dolayı Cumhurbaşkanımızı, vatanımızı milletimizi korusun. Rabbim yaptıklarımızla da bunun hakikatini fiillerimizle gösterebilmeyi nasip etsin.