Zalim
Evinin önünde oynayan çocukların üzerine bomba atan uçağın pilot
koltuğunda mı?
Yoksa oynayan çocukların yanında mı?
Kendinden olmayana şiddet uygulamayı kutsalı haline getirmiş bir
azınlığın azgınlığına şahitlik ediyoruz. Kadınları, çocukları, hayvanları ve
hatta bunların dışındakileri de yağmalamayı kendisine hak gören azgınlık bu.
Anlaşılması
zor olan husus, azgınlığı kendilerine hak görenlerden şefkat ve merhamet
beklemek. Yaptıklarının yanlış olduğunu söyleyip itidalli olmaya, insan
haklarına saygı göstermeye çağırmak.
Anlaşılması
daha da zor hatta imkânsız olan ise; mazlumlarla aynı inancı paylaştıklarını
söyleyenlerin hatta aynı kabileye aynı millete mensup olanların, aynı isimleri
taşıyanların suskunluğu…
İnsan
sormadan edemiyor; çocukların üzerine bomba yağdıran uçağı kullanan pilot mu
yoksa o uçağın deposunu dolduran servetin sahibi mi daha zalim?
En fazla
neyini kaybedebilir insan?
İzzetini,
onurunu, şerefini, imanını kaybettikten sonra koruduğunu zannettiklerinden
nasıl bir fayda umabilir?
“Ahirete
iman” ne demek?
Öldükten
sonra dirilmeye iman ne demek?
“Likaullah=Allah’a
kavuşma” bilinci ne demek?
Hangi
beklenti cennet beklentisinden daha önemli olabilir?
Hangi hedef
Allah’ın rızasını kazanma hedefinden daha yüce olabilir?
Varsın zulüm bütün dünyayı
sarsın
Varsın sevinçler başka bahara
kalsın
Madem ölüm tek bir defa gelecek
O da neden Allah için olmasın.
Evet, madem
ölüm tek bir defa gelecek. O da neden Allah için olmasın?
İnsan
elindeki imkân, güç ve kuvvetin hiç azalmayacağını, bitmeyeceğini zanneder,
yanlış yapar; zulmeder.
“Sanma ki
Allah, zalimlerin yaptıklarından habersizdir! Hayır. O sadece gözlerin dehşetle
yerinden fırlayacağı bir güne erteliyor onları. O dehşet gününde, başları göğe
dikilmiş, bakışları bir noktaya kilitlenmiş ve yerlerinden fırlayacakmış gibi
çarpan yürekleri bomboş bir halde, Rablerinin huzuruna varmak üzere nefes
nefese koşacaklar. İşte Allah’ın ertelediği o dehşetli gün budur.
Bu korkunç
gün gelip çatmadan önce insanlığı uyar. O gün azapla yüz yüze gelen zalimler:
“Ey Rabbimiz” diye yalvaracaklar, “Ne olur bize azıcık daha mühlet ver de senin
çağrına uyup peygamberlerin izinden gidelim.” Bunun üzerine Allah: “Oysa bir
zamanlar, kesinlikle helak edilmeyeceğinize dair yemin edip durmuyor muydunuz?”
“Üstelik sizden önce kendilerine zulmeden ve bu yüzden helake uğrayan
kavimlerin bir zamanlar yaşamış oldukları yerlerde yaşıyordunuz ve onlara neler
yaptığımızı da biliyordunuz. Ayrıca size ibret almanızı sağlayacak nice misaller
de vermiştik.”
Gerçekten onlar, tuzaklarını kurmaktalar ama Allah katında da onlara tuzak var; isterse onların tuzakları dağları yerinden oynatacak derecede güçlü ve etkili olsun! O halde; sakın Allah’ın peygamberlerine verdiği sözden cayacağını sanma! Allah azizdir, intikam alandır.” (İbrahim, 42-47)