Zaho saldırısı kimin işi?
Geçtiğimiz hafta IKBY sınırları içinde Dohok-Zaho bölgesindeki bir dinlenme tesisine yapılan saldırıda 9 kişi ölmüş 28 kişi de yaralanmıştı. Saldırının hemen ardından bilhassa PKK, FETÖ ve İran’ın Haşd-i Şabi’si sosyal medyada organze bir şekilde Türkiye'yi mahkûm eden paylaşımlar yaptılar.
Doğrusu ilk saatlerde bizim tarafın bir “arızası” olabilir diye düşündük. Yanlış istihbarat, kasıtlı atış gibi devletimizin onaylamadığı bir olay olabilir diye düşündük ama elhamdülillah yanılmışız.
Olayın kimler tarafından yapıldığını henüz bilmiyoruz lakin olayın kime
yaradığını ve kime yaramadığını çok iyi biliyoruz.
Öncelikle saldırının kime yaramadığını anlatalım:
Olaydan bir gün önce Türkiye-İran-Rusya Devlet Başkanları Tahran’da bir
araya gelmişlerdi. Toplantının en önemli maddesi Türkiye'nin muhtemel Suriye
operasyonu idi.
Bu başlık masada görüşüldükten 24 saat sonra IKBY’deki bir dinlenme
tesisine saldırmanın Türkiye’yi ne kadar sıkıntıya sokacağını anlatmak zekânıza
hakarettir.
Diyebilirsiniz ki bu olay istem dışı, bir kaza sonucu TSK’nın bölgedeki
unsurlarının silahından çıkmış olamaz mı?
Evet, çok zayıf bir ihtimal de olsa mümkündü.
Ya da,
Bu saldırı TSK içinde çok çok özel ve önceden tanınmaları mümkün olmayan
FETÖ’cüler tarafından gerçekleştirilmiş olamaz mı?
Buna da çok zayıf bir ihtimalle evet, olabilir diyebilirdik.
Hatta,
TSK yanlış istihbarat alıp bu saldırıyı gerçekleştirmiştir, de
diyebilirsiniz ve buna da yine önceki iki şık gibi çok zayıf bir ihtimalle evet,
olabilir diyebilirdik.
Ancak ilk dakikadan itibaren Türkiye’nin kendisinden emin bir şekilde, “Saldırıyı biz gerçekleştirmedik, gelin olayı beraber araştıralım ve saldırganları bulalım” demesi boşuna değildi. En son geçtiğimiz gün Başkan Erdoğan da, “Iraklı dostlarımıza da ilettik. Yaptığınız açıklamalara dikkat edin. Biz dostumuzla böyle bir duruma girmeyiz dedik.” demişti. Durum bu minvalde iken bu alçak saldırıyı Türkiye’nin yaptığına inanmıyorum. Allah muhafaza, ileride saldırının bizim yaptığımız kanıtlanırsa o zaman da yanılmamızdan dolayı açıklamamızı yaparız. Peki, Türkiye değil de farklı güçlerin bu saldırıyı gerçekleştirdiği ispat edilirse bugün Türkiye’yi itham edenler ne yapacak?
Dostlarımız(!) ve bizi itham edenler yıllardır o bölgenin her karışında
Kürtleri de, Arapları da, Türkmenleri de katleden PKK’nın, Haşd-i Şabi’nin, ABD
Conilerinin ya da başka yabancı aparat(lar)ın ve belki de bunların hepsinin yer
aldığı bir koalisyonun Türkiye ile kardeş iki halkın (Kürt ve Arap) arasına
daha fazla nifak tohumları ekmelerini neden mümkün görmüyorlar? Nitekim
çağrılarımızı kulak ardı eden Irak hükümeti nifakın aparatı oldu ve Konya’da
düzenlenecek İslam Oyunlarına katılmayacağını açıkladı.
Evet, hiçbir şekilde olay Türkiye'ye yaramadı ama saydığım bütün
devletlere ve aparatları olan terör örgütlerine yaramıştır.
Şimdi saldırı konusunda bölgeden aldığımız bilgilere geçelim:
Önce Irak Kürdistan Bölgesi’nin tanınan, bilinen dindar cemaatlerinden
birine bağlı bir gazeteciden aldığım bilgiyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
“…Patlama henüz basına yansımadan Haşd-i Şabi ile PKK’nın kontrolündeki
Şengal’de Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın posterleri ile
sokaklara dökülen iki terör örgütün taraftarları, ‘KATİL ERDOĞAN’ sloganları
attılar. Biz hayret ettik! Nasıl olur? Olay daha yeni oldu, bunlar nereden
haber aldılar ki saldırıyı Türkiye'ye yıktılar diye…”
Aynı saldırı için görüştüğüm Barzani yanlılarının, “Türkiye neden
yapsın ki?” diyerek olaydaki iblisliğin farkında olmaları sevindiriciydi.
Üzüldüğüm husus, bölgedeki kimi dini grupların ilk andan itibaren Türkiye’yi mahkûm
etmeleriydi.
Burada görev Irak ve IKBY yönetimine düşüyor. Olayı aydınlatmak zor
değil, atışta kullanılan mühimmat ve silahları bulmak da zor olmasa gerek.
Türkiye'nin “Saldırıyı beraber araştıralım” teklifini derhal kabul edip
gecikmeden işe başlamaları ve olayı aydınlatmaları bundan sonra bu tür oyunlara
fırsat vermemek adına önemlidir.