Zahmet olmadan rahmet olur mu?
Günlerden Perşembe. 2019 yılının son haftası. Hızla geçen günler, aylar, yıllar ve 2020...
Geçmişin derdiyle mi kavrulmalı yoksa geleceğe kanat çırpıp anın değeri mi bilinmeli?
İşte hayat... Bütün güzellikleri içinde barındırdığı gibi tezatları ve sıkıntıları da buluşturan bir hengame...
Bir yanda yeni doğanlar, evlenenler, mutluluğunun resmini çekip sosyal medyada paylaşanlar, sevdiklerini mutlu etmek için yeni planlar peşinde olanlar, diğer yandan da ölenler, boşananlar, kavga edenler, hayatı birbirine zehir etmeye çalışanlar, geleceklerini karanlık edenler...
Tekrarı olmayan hayatın içinde her birimiz seçim yaptığımız, emek verdiğimiz, isteklerimiz için yatırım yaptığımız, zahmetine katlandığımız ölçüde faydalanırız. Yaşanılan her acı ya bizi derinlere itip depresyonlarda bırakır ya da olaylar karşısındaki sağlam duruşumuzla ders alıp daha iyisini yapmamızın önünü açar.
Vahyin içinde hikayelerinin en güzeli olarak en ince noktasına kadar sunulan bir yaşanmışlık hikayesi vardır. Masumiyetini bozmayan, iffetini koruyan, gücün ve iktidarın kendisini değiştirmediği bir Yusuf vardır. Hayatın her deminde zahmet çeken, sonlarında ise verdiği mücadeleyi kazanıp yaşadığı âna ve bizlere örnek olan bir bey vardır.
Küçüklüğünde ailesinden ayrı kalmak zorunda kalan, köle olarak satılan, genç olması akabinde öncelikle efendisi olan kadının, akabinde azizin karısını kınayan kadınların ilgisini çekip iffetine iftira atılan, kendini korumak için masum olduğu bilindiği halde zindanı tercih eden, Rahman’a güveninden dolayı Mısır’a sultan olan bir Yusuf vardır.
Bir rüya ile adaletini gösterme imkanı bulmuş ve bu şekilde ün yapmış, iffetini koruyup zindanı tercihi ile zaman sonra suçlarını itiraf ettirtmiş, seçimini af etmekten yana yaparak kendisini bu kadar sıkıntılar içinde bırakanları kucaklamış, örnekliği ile bize yol haritası sunmuş bir yaşanmışlık hikayesi vardır.
Bir yandan da gördüğü bir rüya tabiri ile onca masumun canına girmiş, olmadık işkenceleri tabiasına reva görmüş, inanması için bir çok sebepler varken kendisi inanmadığı gibi inananları da cezalandırmış, lakin eşinin iman etmesine de engel olamamış Firavun da vahyin sayfaları arasında yerini almıştır.
İnanmasının karşılığında mahrumiyetlere uğrayan, saraylar içinde yaşadığı halde zahmetler çeken, acılarını dile getirirken Rahman’ın katındaki saraylara talip olduğunu, firavundan ve askerlerinin şerrinden yaratana sığındığını ifade eden söylemlerle bize model olan bir kadın, Asiye annemiz vardır.
Yeniden bir Yusuf, Asiye hikayesi yazmaya var mısınız?
Bu kadar verilen örnekler sadece okunması için verilmedi şüphesiz. Üstelik onların bizden üstün vasıfları da yoktu.
İbret alınmayacaksa, uyulmayacaksa neden bunca örnekler verilsin ki?
Birebir muhatap olduklarımızın yapmadıkları ile biz kendimizi temize çıkarabilir miyiz?
Verdiğimiz zarardan en çok biz acı çekmiyor muyuz?
Yarını hiç mi düşünmeyiz?
Emekli olmak için o kadar emek verirken, emekli parasını sağlıkla yemek için neden zahmet çekmeyiz?
Ya Allah aşkına neden kendimize bu kadar zulmederiz?
Kendimize bu acıları reva görürsek, bize acı verenlere merhamet edebilir miyiz?
Bu günleri bir daha yaşayacağımızı mı düşünüyoruz?
Gidenin geleceğini, gelse bile aynı olacağını mı sanırız?
Gelenin gideni aratmayacağını, yaptığımızın yanımıza kâr kalacağını mı düşünüyoruz?
Gelin ne istediğimizi bir daha gözden geçirip nerede hata yaptığımızı düşünelim.
Acıyalım kendimize. Biz acımazsak kimse bize acımayacak. Bugün kendimizi mükafatlandıralım. Yılın son haftasında kendimiz için bir şey yapalım.
Ne mi yapalım?
Af edelim. Zahmet çekmeye azmedelim. Zahmet çekmeyi göze alamazsak Rahmet içinde olamayacağız. Gelecek sene de aynı şeyleri konuşmak zorunda kalacağız...
Ves -Selam
Asiye Türkan