Dolar (USD)
34.56
Euro (EUR)
36.02
Gram Altın
3005.03
BIST 100
9477.78
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
29 Ağustos 2022

Zaferler kolay kazanılmıyor

Küresel sistem değişirken Türkiye yeniden bağımsızlık mücadelesi veriyor.

Bir dönem uluslararası ilişkilerde liberalist politikalar uygulanırken o dönemde ekonomide de liberal politikalar uygulanıyordu. Uluslararası ticaretin artması ülkelerin birbirine olan bağımlılıklarını artıracağı için savaşın olmayacağını iddia ediyorlardı. Ancak öyle olmadı.

Özellikle 2008 krizi sonrasında 2011 Avrupa Borç Krizi “Batı” dünyasında büyük çatlaklara neden oldu. Avrupa’da ve ABD’de milliyetçi cepheler hızla güçlenirken artan milliyetçilik akımı doğrultusunda BREXIT yaşandı. İngiltere gibi bir ülkenin Avrupa Birliği’nden ayrılması küresel sistemde büyük bölünmelere neden oldu.

Çin’in ekonomik yükselişi küresel sistemi değiştiren bir diğer etken oldu. Çin’in uyguladığı devlet kapitalizmi küresel sistemde güç dengesinin “Batı” dan “Doğu” ya doğru kaymasına neden oldu. Ancak COVID-19 pandemisi sürecinde Çin’e olan bağımlılığın azaltılması gerektiğini neredeyse tüm dünya gördü. Küresel tedarik zincirinin bozulmasıyla her aşama ürüne ulaşılamaması büyük ekonomik problemlere neden oldu. Aynı şekilde chip krizi de bu değişim sürecine hız kazandırdı.

ABD’nin dolar ve finansal sistem üzerinden kurduğu üstünlük çatlamaya başladı. Rusya-Ukrayna savaşı sebebiyle Rusya’ya uygulanan yaptırımlar sonrasında VISA ve Mastercard’a alternatif olarak Mir ve UnionPay kullanılmasının artması bekleniyor. Aynı şekilde dolar yerine yerel para birimlerinin kullanılması da bu çatlakları artırdı.

Liberal kapitalist kurallar çerçevesinde mülkiyeti adeta kutsayan “Batı” dünyası, Rusya’ya uygulanan yaptırımlar kapsamında varlıklarına el koyması tüm ülkeler için böyle bir tehlikeyi herkese gösterdi. Türkiye’nin “Batı” ülkelerinden altınlarını ülkeye getirmesi bu kararın aslında ne kadar doğru olduğunu da tescil etmiş oldu.

Küresel sistemde ABD’nin gücünün ve etkisinin sorgulanması, AB’nin birlik olarak kalıp kalmayacağının belirsizleşmesi, Çin’in üretim üssü olması nedeniyle ortaya çıkan sorunlar, Rusya’ya olan enerji bağımlılığını azaltma telaşı küresel sistemin değişmesine neden oluyor.

Ancak yeni sistemin nasıl olacağı bilinmediği için Türkiye masaya güçlü oturmak için bağımlılıklarını azaltmaya çalışıyor.

Savunma sanayinde dışa bağımlılığını azaltarak bağımsız politikalar izlemesi en büyük adım oldu. Cari açık sebebiyle dışarıdan gelecek sıcak paraya muhtaç olmamak için uygulamaya konulan yeni ekonomi modeli askeri alanda olduğu gibi ekonomi alanında da dışa bağımlılığı azaltma konusunda önemli bir hamle olarak gösterilebilir. Bu doğrultuda Karadeniz’de bulunan doğalgaz keşfi, nükleer santral yatırımları, yenilenebilir enerji yatırımları enerjide dışa bağımlılığı azaltacak önemli politikalar olarak yer alıyor.

Türkiye, yurt içinde ve yurt dışında FETÖ, PKK, DHKPC-C, DEAŞ gibi ne kadar terör örgütü varsa hepsiyle aynı anda mücadele etmeye devam ediyor. İçeride ve sınır ötesinde gerçekleştirilen ve büyük ölçüde başarı kazanılan terörle mücadele, yatırımların Türkiye’ye gelmesi konusunda önemli bir destek oluyor. Yatırımlar, teşvikler, destekler ve terörle mücadelede sağlanan başarının da etkisiyle ihtiyaç olan bölgelere kaymaya başladı. Türkiye’nin bir ucundan diğerine kadar yapılan yollar, havalimanları, raylı sistemler de yatırımların bu bölgelere kaymasında ve yeni yatırımlar yapılmasına sebep oldu.

Yatırımların ihtiyaç olan bölgelere kayması nüfus ve üretim planlaması için de önemli bir unsur olduğu gözden kaçırılmamalı. Yatırımların bu bölgelere kaymasıyla bölgeler arası göç azalacak hatta tersine göç ile nüfusun yoğun olan bölgelerden daha az olduğu bölgelere doğru kaymasına neden oluyor. Yapılan yeni yatırımlar istihdam alanları oluşturmaya başladı. Oluşturulan yeni istihdam alanlarının etkisiyle bölgeler arası göç azaldı. Yaşanan enflasyonist süreçle birlikte tersine göçün başladığı bile söylenebilir.

Yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve cari denge olarak ifade edilen yeni ekonomi modeli yatırımların ülke geneline dağılması, üretimin artmasıyla birlikte yeni istihdam alanları oluşturması, Irak, İran, Suudi Arabistan, Katar, BAE’ye olan ihracatın artması yatırımların da bölgesel olarak dağılmasına destek olduğu söylenebilir.

Yaşanan enflasyonist süreç elbette hepimizi rahatsız ediyor. Ancak bu süreçte ücret artışlarının alım gücünün azalmasını sınırladığı söylenebilir. Askeri, ekonomik ve enerji alanında bağımsızlık mücadelesi verilen bir dönemde daha az hasarla atlatılabilmesi için azami gayret gösterildiğini söyleyebiliriz.