Zaferler kolay kazanılmıyor
Küresel sistem değişirken Türkiye yeniden bağımsızlık mücadelesi veriyor.
Bir dönem uluslararası ilişkilerde liberalist politikalar
uygulanırken o dönemde ekonomide de liberal politikalar uygulanıyordu.
Uluslararası ticaretin artması ülkelerin birbirine olan bağımlılıklarını
artıracağı için savaşın olmayacağını iddia ediyorlardı. Ancak öyle olmadı.
Özellikle 2008 krizi sonrasında 2011 Avrupa Borç Krizi
“Batı” dünyasında büyük çatlaklara neden oldu. Avrupa’da ve ABD’de milliyetçi
cepheler hızla güçlenirken artan milliyetçilik akımı doğrultusunda BREXIT
yaşandı. İngiltere gibi bir ülkenin Avrupa Birliği’nden ayrılması küresel
sistemde büyük bölünmelere neden oldu.
Çin’in ekonomik yükselişi küresel sistemi değiştiren bir
diğer etken oldu. Çin’in uyguladığı devlet kapitalizmi küresel sistemde güç
dengesinin “Batı” dan “Doğu” ya doğru kaymasına neden oldu. Ancak COVID-19
pandemisi sürecinde Çin’e olan bağımlılığın azaltılması gerektiğini neredeyse
tüm dünya gördü. Küresel tedarik zincirinin bozulmasıyla her aşama ürüne
ulaşılamaması büyük ekonomik problemlere neden oldu. Aynı şekilde chip krizi de
bu değişim sürecine hız kazandırdı.
ABD’nin dolar ve finansal sistem üzerinden kurduğu üstünlük
çatlamaya başladı. Rusya-Ukrayna savaşı sebebiyle Rusya’ya uygulanan
yaptırımlar sonrasında VISA ve Mastercard’a alternatif olarak Mir ve UnionPay
kullanılmasının artması bekleniyor. Aynı şekilde dolar yerine yerel para
birimlerinin kullanılması da bu çatlakları artırdı.
Liberal kapitalist kurallar çerçevesinde mülkiyeti adeta
kutsayan “Batı” dünyası, Rusya’ya uygulanan yaptırımlar kapsamında varlıklarına
el koyması tüm ülkeler için böyle bir tehlikeyi herkese gösterdi. Türkiye’nin “Batı”
ülkelerinden altınlarını ülkeye getirmesi bu kararın aslında ne kadar doğru
olduğunu da tescil etmiş oldu.
Küresel sistemde ABD’nin gücünün ve etkisinin sorgulanması,
AB’nin birlik olarak kalıp kalmayacağının belirsizleşmesi, Çin’in üretim üssü
olması nedeniyle ortaya çıkan sorunlar, Rusya’ya olan enerji bağımlılığını
azaltma telaşı küresel sistemin değişmesine neden oluyor.
Ancak yeni sistemin nasıl olacağı bilinmediği için Türkiye
masaya güçlü oturmak için bağımlılıklarını azaltmaya çalışıyor.
Savunma sanayinde dışa bağımlılığını azaltarak bağımsız
politikalar izlemesi en büyük adım oldu. Cari açık sebebiyle dışarıdan gelecek
sıcak paraya muhtaç olmamak için uygulamaya konulan yeni ekonomi modeli askeri
alanda olduğu gibi ekonomi alanında da dışa bağımlılığı azaltma konusunda
önemli bir hamle olarak gösterilebilir. Bu doğrultuda Karadeniz’de bulunan
doğalgaz keşfi, nükleer santral yatırımları, yenilenebilir enerji yatırımları
enerjide dışa bağımlılığı azaltacak önemli politikalar olarak yer alıyor.
Türkiye, yurt içinde ve yurt dışında FETÖ, PKK, DHKPC-C,
DEAŞ gibi ne kadar terör örgütü varsa hepsiyle aynı anda mücadele etmeye devam
ediyor. İçeride ve sınır ötesinde gerçekleştirilen ve büyük ölçüde başarı
kazanılan terörle mücadele, yatırımların Türkiye’ye gelmesi konusunda önemli
bir destek oluyor. Yatırımlar, teşvikler, destekler ve terörle mücadelede
sağlanan başarının da etkisiyle ihtiyaç olan bölgelere kaymaya başladı.
Türkiye’nin bir ucundan diğerine kadar yapılan yollar, havalimanları, raylı
sistemler de yatırımların bu bölgelere kaymasında ve yeni yatırımlar
yapılmasına sebep oldu.
Yatırımların ihtiyaç olan bölgelere kayması nüfus ve üretim
planlaması için de önemli bir unsur olduğu gözden kaçırılmamalı. Yatırımların
bu bölgelere kaymasıyla bölgeler arası göç azalacak hatta tersine göç ile
nüfusun yoğun olan bölgelerden daha az olduğu bölgelere doğru kaymasına neden
oluyor. Yapılan yeni yatırımlar istihdam alanları oluşturmaya başladı.
Oluşturulan yeni istihdam alanlarının etkisiyle bölgeler arası göç azaldı.
Yaşanan enflasyonist süreçle birlikte tersine göçün başladığı bile söylenebilir.
Yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve cari denge olarak
ifade edilen yeni ekonomi modeli yatırımların ülke geneline dağılması, üretimin
artmasıyla birlikte yeni istihdam alanları oluşturması, Irak, İran, Suudi
Arabistan, Katar, BAE’ye olan ihracatın artması yatırımların da bölgesel olarak
dağılmasına destek olduğu söylenebilir.
Yaşanan enflasyonist süreç elbette hepimizi rahatsız ediyor.
Ancak bu süreçte ücret artışlarının alım gücünün azalmasını sınırladığı
söylenebilir. Askeri, ekonomik ve enerji alanında bağımsızlık mücadelesi
verilen bir dönemde daha az hasarla atlatılabilmesi için azami gayret
gösterildiğini söyleyebiliriz.