Zafer yakındır
Zaman hızla akıp geçiyor. Mübarek Ramazan kapımızda. Rabbim zorlu süreçlerde, ülkemin üzerinde dolaşan kara bulutları dağıtır gibi mübarek günlerin dualarıyla yıkıyor, arıtıyor, yollar açıyor sanki. Kara gün ak güne, kış bahara, bahar yaza gebedir. Gün doğmadan neler doğar. Rabbim gönderir hayırlar kuşanmış zamanlarını insanlığın üzerine, gönderir hayrı ve duayı kuşanmış zamanlarını kirlenen insanlığın tükeniş zamanlarına.
Zorlu bir süreci daha geride bırakıyoruz. Ülkem bu dönemi de hayırla, bereketle atlatır inşallah duamız budur. Her şeye rağmen demokratik bir ülkede yapılan seçim çalışmalarına şahit oluyoruz .
Hemen yanıbaşımızda hala Ortadoğu kardeş ülkeler kan gölü. Kardeş kardeşi katlediyor. İnsanlık seyirci tüm olan bitene. Suriye bitmek bilmez savaşların içinde, Mısır'da gencecik insanlar iplerde sallanıyor. Modern zamanların tam ortasında, 21 yy da gördüğümüz manzara İslam Coğrafyası paramparça. Filistin öylece bekliyor, yetimlerin gözleri yollarda.
Sık sık yurtdışı seyahatleri yapmanın farklı açılımları oluyor. Uzaktan ülkeme bakıyorum, insanımıza bakıyorum oralardan. Batının müreffeh, donuk, açık hava müzesine dönüşmüş ruhsuz sokaklarında, geniş caddelerinde gezerken an an enerjisiyle insanlığı sarsan ülkem sokaklarının, caddelerinin, şehirlerinin cıvıltısı canlanıyor gözlerimin önünde. En son Prag seyahatimizde uzunca bir tünelin içinde gemide akşam loş ışıkların altında, ırmak da ışıklar yanıp sönerken boğaz canlanmıştı gözlerimin önünde. Dünyada eşi bulunmayan, Boğaziçininin gece bir başka gündüz bir başak büyüleyen manzarası ve ne denli şanslı olduğumuzu düşünmüştüm. Aynı duygu ve düşünceleri Paris'in debdebeli, heykellerle süslü köprülerinin altından akan durgun Sen Nehri'nin kıyısında suni kumların üzerinde gezinen soluk benizli batılıları gördüğümde hissetmiştim. Üsküdar'ın eşsiz manevi havasına nazire, kurşuni ışıltılarla gökyüzüne doğru uzanan minarelerinde güvercinler uçuşurken Mihrimah Sultan Camii'nin gölgeliklerinde, denizin çırpınışında görmüştüm o telaşı o heyecanı, o bitimsiz maneviyatı ve şaşırmıştım. Şaşırmıştım bu derece içe işleyen, huzur veren gölgeliklere, Kız Kulesi'nin yalnızlığını yıkayan o eşsiz yakamozlara bakarken. Eminönü'ne yaklaşırken, tarihi balıkçıların bereketli kalabalığında kaybolduğumda, turşu, kızarmış tatlı, haşlanmış mısır kokusunun sarhoşluğunda akmıştım ben de kalabalığa, İstanbul tutkusuna ve vatan hasretineu2026
Ara ara okuduğum Montaigne'inin üzerinden asırlar da geçse güncelliğini koruyan denemelerinde bu yazıyı yazarken rastladığım çarpıcı bir tespiti paylaşmak istiyorum. Montaigne, Değişim adlı denemesinde; " Bir devleti en fazla bir yenilik rahatsız eder. Değişiklik hep kötülüğe ve zorbalığa yol açar. Bir tek parça bozulunca düzeltilebilir. Her şeyin özündeki bozulma ve çürüme eğiliminin bizi ilkelerimizden uzaklaştırmasına da karşı koyabiliriz; ama koca toplumu yeniden bir kalıba dökmeye, bu kadar büyük bir yapının temellerini değiştirmeye kalkmak, düzeltecek yerde silip süpürmek, ufak tefek kusurları toptan bir kargaşalıkla düzeltmek, hastalıkları ölümle iyi etmek, devlet değiştirmekten çok yıkmak isteyen kimselerin işidir."
Bilim Sanat Vakfı bizim kuşak için entelektüel arayışlarımızın, edebiyat, siyaset, iktisat okumalarımızın en verimli durağıydı. O yıllarda tanıdım Başbakanımız Ahmet Davutoğlu'nu. Her zaman yüzünde eksilmeyen umut aşılayan tebessümü biz gençlere yol gösterirken gösterdiği eşsiz saygıyla kuşanmış mütevazılığı dikkatimizi çekerdi. Asırlardır şu anda tarümar olan Ortadoğu'nun, mazlum halkların hamisi olmuş Osmanlı'dan yeni bir devlet doğdu ama tam da Montaigne'nin dediği gibi " koca bir toplumu yeniden bir kalıba dökmeye, bu kadar büyük bir yapının temellerini değiştirmeye kalkmak, düzeltecek yerde silip süpürmek" tam da bunu yaşadı bu Anadolu toprakları. Yıkımlar, yok saymalar, zulümler yapılarak yeni devrimlerle, yeni yasalarla her on yılda ülkem insanının tüm manevi değerlerini görmezden gelmelerle Cumhuriyet ilerledi, palazlandı ve bu günlere geldik.
Bu günlere geldik ve son dönemeçte artık Osmanlıdan, manevi değerlerinden, İnandığı gibi yaşamaktan, okuduğu ve rota bildiği o mukaddes son kitap Kur'an'dan utanmayan ağzı dualı, alnı secdeli, Anadolu kokan, anaları yaşmaklı, bir öncü nesil yönetiyor ülkemi.
Son bir umut gibi dökülüyorlar Arakan'nın, Filistin'inin, Suriye'nin, Irak'ın, Sudan'ın ve tüm İslam Coğrafyasındaki yetimlerin dualarına. Simurg gibi küllerinden yeniden doğan bir imani güçle Anadolu üzerine, insanlığın üzerine, savaşların üzerine yürüyen bir öncü kuşak.
Tüm ittifakların, şer odaklarının, ayartıcıların, Batı'nın, Amerika'nın ve tüm yeryüzü şeytanlarının üzerine yürüyen, oyun bozan, hak ve adalet arayan, özgürlük savaşçıları gibi yollara dökülen bir öncü nesil. Son ikiyüz yıldır ilk defa, kendi öz değerlerine sahip çıkan alnı secdeli, Tevhid diyen, kardeşlik diyen, barış diyen, kurtuluş diyen ve meydanlarda Efendimizin Veda Hutbesini okuyarak yollar açan yol açan bir öncü nesil. Dualarımız onlarladır.
İnanıyorum zafer yakındır. Birlik ve beraberlik için duadayız. Ama kazananlar da imtihan da olduklarını unutmasınlar. Zordur makam ve mevki imtihanlarıu2026 Yetimlerinin, çaresizlerin, kimsesizlerin haklarını korumak için zorlu bir davayı omuzlamanın, halka hizmeti Hak' ka hizmet bilmenin şuurunda olmayı Rabbim kazananlara, yönetenlere, öncülere her daim nasip eylesinu2026
Selvigül Kandoğmuş Şahin / MİLAT