Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

24 Aralık 2018

‘Zafer’ mi?

ABD’nin Suriye’den çekilmesi... Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesi ile bir dış politika zaferi! Peki; bakalım zafer mi? Fırat’ın doğusuna operasyon kararlılığı doğduğu ilk andan itibaren neler yaşandı?

ABD Başkanı Trump, öncelikle müesses nizamın esaretinden kurtulmak için çalışan birisiydi. Gelinen noktada müesses nizama esir mi oldu yoksa aksi yönde mi hareket ediyor?

Biz Fırat’ın doğusu kararlılığını ortaya koyduğumuz andan itibaren şunlar yaşandı. Rusya, S-400’lerin teslimatının öne alındığını açıkladı, Türk Akımı projesinin tamamlanmasına dair ve devamına yönelik olumlu birçok açıklama yaptı. Yine Rusya, “Astana mutabakatı” çerçevesinde olumlu açıklamalar yaptı. ABD bu gelişmelerin karşısında uzun yıllardır bekleyen Patriot satışının onayını verdi, üstelik birde FETÖ elebaşının iadesi ile ilgili sözde de olsa yeşil ışık yaktı. Türkiye’nin kırmızı çizgisi olan PKK/YPG’den desteğini çektiğine dair fiili adımlar attı...

Bu gelişmeler ışığında konuyu değerlendirelim; Trump değil ama ABD kurumsal kimliği asla ne Suriye’nin kuzeyinde kurmak istediği koridordan ne de kukla terör devletinden vazgeçmez, vazgeçmeyecek. PKK ve DEAŞ eliyle kurulan piyeste ABD bölgede konvesiyonel bir terör ordusu kurdu ve bu yatırımdan vazgeçmesini beklemek ancak hayalcilik olur. Karar alınmadan hemen önce yaşanan “gözlem noktaları” ve “peşmergelerin sınıra nakli” başlıklarını hatırlayalım ve hemen öncesinde ki “eğit-donat” ve “menbiç mutabakat” larını... Hangisi vadedilen hedefe ulaştı? Cevap; hiçbirisi! Açık ve net ABD yeni bir oyalama süreci daha başlatıyor... Türkiye, Menbiç öncelik olmak üzere Fırat’ın doğusuna operasyon yaparak “BOP ülküsü” içerisinde yer alan “Kuzey Koridoru” hayaline ebediyen son vermek, diğer taraftan devşirilmiş bölgesel yönetimlerin Akdeniz üzerinden kurdukları hayalleri de sonlandırmak zorundadır.

Her ne kadar karar mekanizmalarının Trump’ın elinde olduğu düşünülse de, ABD bir taşla bir kaç kuş vurma peşinde olabilir. Öncelikle ülkemizin Fırat’ın doğusuna yapacağı operasyonu erteleten ABD’nin aynı anda Türkiye’nin operasyonunu engellemenin yanında PKK/YPG’ye peşmerge kabulünün reddinden dolayı bir uyarı mesajı veriyor olma ihtimali de göz ardı edilmemeli. Yine aynı plan çerçevesinde “küre ittifakı” ile devşirdiği körfez ülkelerine vekil terör örgütlerinin finansmanını bırakıyor ve “Ben olmazsam siz İran ile baş başa kalırsınız” mesajını da veriyor olabilir. Yakın zamanda ABD’li bir yetkilinin “Biz olmasak Suudi Arabistan kısa süre içerisinde farsça konuşmaya başlar” açıklamasını da bu bağlamda hatırlamakta fayda var.

Yaşananlar bir dış politika zaferi mi değil mi zaman gösterecek. ABD’nin ikiyüzlü tavrını es geçmek bir realiteyi reddetmek anlamına gelir ki; bunu peşinen kabul en hafif ifade ile saflıktır.

İçeriye dair bir not; Cumhurbaşkanımız bu ülkedeki %52’nin kırmızı çizgisidir. Dün onun şahsına dair söylenmiş her sözü bizzat kendisine söylenmiş sayan kişilere, ittifak neticesi olarak ‘Cumhurbaşkanımıza hakaret edenlere oy verin’ denilirse bu “Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” sonucunu doğurur. Adalet ve Kalkınma Partisi; öncelikle Cumhurbaşkanımıza sevdalı insanlara rağmen “adalet” arayamaz. Aksi ise ancak hüsran olur...