Z kuşağını bekleyen tehlikeler
Günümüz kuşağı, Z Kuşağı şeklinde ifade edilmektedir. Büyük değişimler geçiren, hiçbir şeyin statik kalmadığı bir dünyada gençler, çok hızlı bir şekilde birden fazla kuşaksal değişim geçirebilmektedirler. X, Y ve Z kuşaklarının nerde başlayıp nerde bittiği artık belli değildir. Kuşakları ifade etmek için kullanılan alfabenin bütün harfleri hızla tüketilmiştir. Genç kuşakları nitelemek için artık yeni kavramlar bulmak zorunda kalacağımız günler bizi beklemektedir. Gençler, artık tarihsel ve sosyal gelişimlerin sonucu ortaya çıkan kuşaklar olmaktan ziyade büyük alt üst oluşların yaşandığı, bilimsel-teknolojik gelişmelerin ışığında şekillenen farklı kuşaklar olgusuyla boy göstermektedirler. Gençler, artık sadece önceki nesillerden aldıkları geleneklerin ve kültürlerin etkisinde değildirler. Gençler, 7/24 kullandıkları teknolojiyle bütün olarak yaşamaktadırlar.
Z kuşağı kavramı günümüz gençleri nitelemek için kullanılmasına rağmen, karşımızda homojen bir gençlik kesimi bulunmaktadır. Gençler, teknolojiyi farklı şekillerde kullanmakta ve farklı şekillerde ondan etkilenmektedirler. Gençlerin teknolojiden etkilenme biçimleri farklı olmasına rağmen teknolojinin homojenleştirici etkisinden gençler kurtulamamaktadır. Z Kuşağı, tek tipleşme ile çoğulculuk arasında gidip gelen bir kuşaktır. Z Kuşağı kavramı, aslında standart birtakım özelliklere gençlerin sahip olduğunu düşündürtmesine rağmen, genç kuşakların homojen olmadığı, tek bir kavrama sığdırılamayacak kadar çeşitlilik gösterdikleri gerçeğini de göz ardı etmemek lazımdır.
Genç kavramı, temelde olumlu niteliklerle ve beklentilerle özdeşleştirilmektedir. Genç insan, dinamizm ve girişkenlikle anılmaktadır. Değişim, açıklık, özgüven, iyi bir dünya inşa arzusu, ideallerin peşinde olma, aksiyon içinde olma ve kendisini dünyayı değiştirecek aktör olarak görme gibi önemli özellikler, gençlik kavramıyla birlikte gündeme getirilmektedir. Z Kuşağı kavramı çerçevesinde bütün olumlu özellikleri günümüz genç kuşaklarının sahip olduğunu sanarak bir Z kuşağı efsanesinin kurgulanmaması konusunda dikkatli olmalıyız.
Gençler, yoğun bir şekilde teknolojiyi kullanmaktadırlar. Bilgisayar teknolojisinin ve internet dünyasının verdiği sınırsızlıklar dünyası içinde her şeyi yapabilecekleri vehmine gençler kapılabilmektedirler. Bir tuşa basmakla sanal olarak olağanüstü işler yaptıklarını düşünen gençler, gerçek dünyanın da sanal dünya kadar kolay değişebilen bir şey olduğunu zannedebilmektedirler. Günümüz gençleri için en büyük meydan okumalardan biri zamanlarının çoğunu geçirdikleri sanal dünya ile içinde bulundukları dünyanın gerçek koşullarını birbiriyle nasıl uzlaştıracakları sorunudur. Gençlerin sanal dünyada vakitlerinin çoğunu geçirmeleri, onların ciddi ölçüde gerçeklikten kopmasına ve sanal aleme hapsolmuş bir peri masalları çağı yaşamalarına neden olabilmektedir.
Teknoloji ve internet kullanımı, gençleri sanıldığı gibi her durumda kaçınılmaz olarak olgunlaştırmayabilir ve geliştirmeyebilir. Teknoloji ve internetin, gençleri çocuksu bırakma şeklinde bir etkisi de olabilir. Gençlerin, hayatın internetten, bilgisayardan ve telefonlardan ibaret olmadığını anlamaya çok ihtiyaçları vardır.
Gençlik dönemi bir arayış dönemidir. Arayış içinde olan gençlerin tutucu olmamaları ve yeniliklere açık olmaları beklenebilir. Gençlerin yeniyi, güzeli ve doğruyu arama süreçleri, sağlıklı bir şekilde ilerlemediği takdirde gençler, kolaylıkla kapalı, fanatik, tutucu ve kesin inançlı olarak niteleyebileceğimiz dünyaların içinde kendilerini bulabilirler. Genç birey, bir kesin inançlı olmamak için sürekli olarak kendini yenilemek ve dışarıdan maruz kaldığı her şeyi sorgulamak şeklinde ağır bir sorumlulukla karşı karşıyadır.
Genç birey, kendisini ve geleceğini inşa etmekle meşgul olan kişidir. Daha iyi bir gelecek umudu, gençleri çalışmaya, enerjilerini belirledikleri amaçların gerçekleşmesi için kullanmaya motive etmektedir. Gençlerin umutlarının zayıflatılması, bastırılması ve önlerindeki imkanların kapatılması, gençleri patlamaya hazır bombalar haline getirebilmektedir. Bir toplum için en tehlikeli şey, gençlerinin umutsuz ve öfkeli olmasıdır. Öfke ve çaresizlikle dolan gençler, her an gemileri yakabilecek adımları atabilirler. Gençler, uygun işlerde çalışmayı istemekte, aile sahibi olmayı arzulamakta, teknolojik imkanlardan yararlanmayı önemsemekte, iyi bir eğitim almak için çabalamaktadırlar. Üniversite diplomaları elinde ortada işsiz kalmak, sonu gelmeyen sınavlara katılarak enerjilerini tüketmek, iş başvurularından hiçbir sonucun çıkmaması, düzenli bir gelir kaynağına sahip olmamaları gibi sorunlar, gençleri bunaltmakta ve yormaktadır. Gençler, ekonomik ve sosyal sorunlarının çözülmesi konularında çok hassastırlar. Gençler, duygusallıktan ziyade somut olarak beklentilerinin karşılanmasını ve sorunlarının çözülmesini isteyen insanlardır.
Gençler, ne istediklerini ve ne istemediklerini bilen insanlardır. Gençleri ne istediklerini bilmeyen insanlar olarak değerlendirmek, aslında gençleri ve ihtiyaçlarını birlikte inkar anlamına gelmektedir. Günümüz gençleri, aptal yerine konulmaktan hiç hoşlanmamaktadırlar. Hamakat ve hamasetle gençlerin idare edilebileceğini düşünmek, büyük bir yanılgıdır. Gençler, akıl ve gerçeklik çerçevesinde taleplerinin karşılanmasını istemektedirler. Z Kuşağı, boş laflara karnı tok olan bir kuşaktır. Günümüz gençlerini anlamanın yolu, gençleri ihtiyaç ve talepleriyle birlikte kavramaktan geçmektedir.