Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
22 May 2021

Z kuşağına istikrarlı koalisyon mu?

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener uzun süredir il il geziyor.

Vatandaşın derdini vatandaşın ayağına giderek dinliyor.

Geçtiğimiz gün son durağı Rize oldu.

Orada birçok olay yaşandı.

HDP ve CHP ile ortak olmasını eleştiren bir vatandaşa “yalan söylemeyin” şeklinde çıkışırken esnaf ziyaretinde “Bizim işimiz sizin sorunlarınızı iktidara iletmek” diyerek farklı bir görüntü verdi.

Yani şöyle mi oluyor:

İstediğinizi söyleyince güzel aksini söyleyince kötü mü?

Siyasetçinin birincil görevi vatandaşının sesini onun üslubuna uyarak duymak.

Daha sonra duyduklarından ortak bir kanaat üretip bunu politikaya çevirmek.

Meral Akşener’in yıpratıcı olmayan bir dil ile Doğu Türkistan konusunu sahiplenmesini doğru bulduğum kadar vatandaşı terslemesini de yanlış buluyorum.

Siyasetinizi seçici bir kesime göre yaparsanız asla ülkenin tamamını temsil edemezsiniz.

Herkesin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı hem bir eleştirisi hem de bir övgüsü var.

Öne çıkan liderlik konusunda yapılan bir ankette, CHP’nin tabanında bile Recep Tayyip Erdoğan’a bir oranda sempati duyulduğu görülüyor.

Bunun sebebi liderlerin geniş kitleleri kapsayıp kuşatacak politikalar üretmesi.

18 yılda çok şey yaşandı.

Ergenekon, 17-25 Aralık ve Gezi Olayları toplumu ayrıştırmış ve 15 Temmuz ile liderin toplumu kuşatacak önceliklerinin arasında güvenlik birinci madde haline gelmişti.

Son 5 yıldır, “ülkemizin düşmanları”nın maşalarıyla olan mücadele güvenlik merkezli ilerliyor.

Artık oy verecek yaşa gelen Z kuşağının bu dönemde yaşanan güvenlikçi politikaları görmesi, devletin ve yönetimin otoriter olduğu algısına kapılmasına neden oluyor.

Bu da gençlerin dilinde özgürlük talepleri olarak yer buluyor.

FETÖ ile mücadelenin tavizsiz bir şekilde ileri götürülmesini söyleyen muhalefetin, güvenlik merkezli bu politikaların toplum üzerinde oluşturduğu iklimi siyasi rant olarak kullanması çok doğru değil.

Bunu aşmak, gençlere ulaşmak gerekiyor.

Meral Akşener’in Olağan Kongre’de gençlere ulaşacak bir imaj ve dil ile başlattığı söylem zaman zaman kendisini gösteriyor.

Muharrem İnce’nin “öğretmen” kimliği ile gençlere yönelmesi de kendince oluşturduğu farklı bir dil.

Gençleri kazanmak AK Parti’nin de bir süredir hedefleri arasında...

“Bize Ayşeler, Aliler gerek” mottosu ile şekillenen AK Parti’nin gençlik politikası başarılı mı?

Şu ana kadar Z kuşağını yakalayan bir siyasi parti yok.

Ama neredeyse tüm siyasetçilerin odak noktasında gençler var.

Geçtiğimiz gün Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile gençler arasında düzenlenen “Kütüphane Söyleşileri” isimli etkinliğin ikincisi düzenlendi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi (CHS) ile sorumluluğunun ve mesaisinin arttığı herkesin malumu.

Önemli ve işler bir devlet mekanizması oluşturuldu.

Kısa zamanda da büyük yol kat edildi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıkladığı anayasa teklifiyle CHS’nde önemli bir revizyonun gerçekleştirilme arzusu siyaseten yeni bir dönemin kapısının aralanacağı gösteriyor.

İki Cumhurbaşkanı Yardımcısının seçimle gelmesi, aslında eski koalisyon dönemlerini bir miktar geri getiriyor.

Böyle bir düzenleme, “İstikralı Koalisyon Dönemi” oluşturur.

Aslında MHP’nin teklifi, şu anda Cumhurbaşkanlığına ortak aday belirleyemeyen muhalefete ilaç gibi gelecek bir teklif...

Bence teklifin gençlere dokunan kısmı, “Z kuşağının istek ve arzularının hangi siyasi liderin kimliği ile karşılık bulacağı”dır.

Memleket Partisini kurarak yeni bir soluk getirmek isteyen Muharrem İnce ve Meral Akşener bu yolda ilerliyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da gençlerle online toplantılar yaparak sürecin dışında kalmamaya çalışıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kütüphane Söyleşileri de bu çerçevede konsept olarak bir adım öne çıkıyor.

Soruların doğallığı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üslubuna ustaca kullanması söyleşileri keyifli kılıyor.

Bu söyleşilerin CB Erdoğan’ın siyasetçi olarak farkını ortaya koyacağı, Abbas Güçlü’nün Genç Bakış programındaki gibi “farklı seslerin” de dâhil olduğu bir konsepte dönüştürülmesi acaba nasıl olur?