Z kuşağı değil, T (talihsiz) Kuşak
Z kuşağı dedikleri gerçekten zeki çocuklar ve teknolojiyi, interneti parmaklarında oynatıyorlar… Z kuşağı insansız hava araçlarını, yerli yazılımları vs. yapıyorlar ve Türkiye’yi teknolojide en üst seviyelere taşıyacaklar… İnşallah bilimde, sanatta, imanda inkişaf edeceklerdir…
Tüm imkânlara
rağmen, talihsiz kuşaktır Z kuşağı; daha bebekken “zzz” diyerek beşikte uyurken,
28 Şubatçılar asıl zırıltıyı koparmışlardı… Aman Allah’ım o ne zırıltıydı.
Hazırlanmış tiratlar atılıyor, mizansenler gösteriliyordu; Fadime Şahinler,
Müslüm Gündüzler, Kalkancılar, kısaca: Oyunlar oyunlar, görülmemiş üçkâğıtlar… Bizim
Z kuşağı dedikleri gençlerimizin temellerini hortumlanmış bankalarla, IMF’ye
yüklü borçla, bozuk ekonomiyle, fakirlikle, her türlü kötülüklerle, iğrenç
televizyon programlarıyla attılar; zehirleyip, manevi olarak yok etmek istediler…
Yetmedi belleklerine 15 Temmuz gibi bir yara açtılar ve FETÖ gibi bir ihanete
şahit oldular… Kısaca: Z kuşağı T kuşağı yani talihsiz kuşak oldular...
Z kuşağını
anlamak için, H kuşağını yani hayal kırıklığı yaşamış, hayırlı kuşağı anlamak
lazım. H kuşağı, bütün hayırlı şeylere “he” diyerek, ezan için, bayrak için,
vatan için İstiklâl Mücadelesine giriştiler; şehit oldular, gazi oldular; aç
kaldılar, susuz kaldılar, yalın ayak, sırtları çıplak kaldılar. Kadınları
Kahraman Ordumuz için mermi taşıdı, aş taşıdı, dokudukları çorapları taşıdı… H kuşağının hayırlı insanları öyle çile
çektiler, öyle perişan oldular ki; sırf mukaddesat için, vatan kurtulduğu için
her musibete razı olup, şükrettiler... Sonra öyle bir hayal kırıklığı
yaşadılar ki; lime lime edilmeye razı olurdular da fakat böyle bir musibeti,
hayal kırıklığını yaşamak istemezdiler… Düştükleri dehşetten dehşete kapıldılar…
H kuşağı,
düştüğü hayal kırıklığını bir türlü akılları almadı... Dualarla, Kur'an ile
açılan birinci meclisten sonra Kur'an’lar toplatılmış, dil yasaklanmış, çokça camiler
ahır, meyhane olmuş, ezan vs. yasaklanmış. Düşmanımız olan emperyalistlerin
kılığı – kıyafeti ve ahlaksızca yaşam tarzları zorla Müslümanlara dayatılmıştı...
Karşı çıkanlar ise idam edilmiş veya yaşadığına pişman hale getirilmişti. İşte
yine istisnalar hariç; H kuşağının yaşadığı bu sarsıntı (travma) ile ayarları
bozulmuş, öfkeli ve sevgisiz aile reisleri olmuştular… H kuşağının çocukları;
Felaket kuşağı, bir geçmişe, birde yaşadıkları döneme bakarak, kimlik
bunalımına girip, F kuşağı olmuşlardır... Kahraman bildikleri ecdada hain
denmesi, geçmişe küfür edilmesi, Müslüman’ca yaşamanın hor görülmesi Kur'an'a “gökten
indiği sanılan kitapların dogmaları” denmesi hayal kırıklığını kat kat
arttırmıştı...
H kuşağından sonra gelen F kuşağı;
felaket kuşağı yaşanan sarsıntıyı (travmayı) katlamış, istisnalar hariç, öfke
ve şiddet yumağı olup, sadece dayakla değil; incitici sözleriyle, bakışlarıyla
S kuşağının anasını ağlatmışlardır… Felaket kuşağı, her ilgisizliğine, şiddetine karşı; ben para
kazanmak için neler çekiyorum vs. gibilerle kendini haklı çıkarmaya çalışmıştır
ve asla hatalarını kabul etmemişlerdir... Çocukları okutmaktan ziyade
çalıştırma yanlısı olmuşlardır, kurulan hayaller kursaklarda kalmıştır…
Çocuklar kendi istedikleriyle evlenememiş, söz hakkı tanınmamıştır… F kuşağı, eşlerine,
evlatlarına; seni seviyorum demekten hep uzak durmuştur… Zaten sevgi şiddet
doğurmaz!
F kuşağından
sonra gelen S kuşağı; sevgisiz kuşak, sevgisiz, ilgisiz, hayvanların gördüğü
şiddeti hafif bırakacak şekilde her türlü şiddete maruz kalmıştır. S kuşağı
60'larda 70'lerde öyle bir şiddet yaşamıştır ki sokaklardaki anarşiyi hafif
bırakacak şekilde evde şiddet, okulda şiddet yaşamıştır. F kuşağı öğretmeni,
ustası, babası – anası dayakla terbiyeyi seçmiştir, bazı resmi memurlar bile
vatandaşı azarlamaktan büyük bir zevk alır olmuştu… S kuşağının, yoklukları, imkânsızlıkları
bunaltma bahanesi gören babaları istisnalar hariç canavar haline dönüştürmüştü.
Elbette sıkıntılar insanın şiddet
yanlısı olmasına mazur gösterilemez. Tam tersi; yokluk ve sıkıntılar insana
ders olmalıydı; yoğurmalı, pişirmeliydi. Bunu başaramayanlar boşa sıkıntı ve
yokluk yaşamış oldular... Zulmedenlerin dinden – diyanetten haberi olmayanlara
denecek bir söz yoktur. İşin garip yanı;
muhafazakâr, beş vakit namaz kılan
insanların zulüm etmesiydi. Aynı yastığa baş koyduğu kadınına; çocuklarının
anasına ve çocuklarına şiddet uyguluyor, ahireti, hesap gününü unutup, dünyanın
imtihan yeri olduğuna bilerek zalimlik yapmaktan geri kalmıyordular. Fakat
olumsuz şeyler yaşadıklarına rağmen, F kuşağında, iyi babalar, iyi kocalar,
merhametli resmi görevliler, öğretmenler vardı… Zaten onların çocukları ilim –
irfan sahibi olarak, yüreklerindeki sevgi ile memleket için iyi yerlere
geldiler. Onların gayreti azda olsa olumsuzlukları bertaraf edip, yaralıları
iyileştirdi…
S kuşağı, F kuşağından gördüklerini,
yine istisnalar hariç; ağırlıklı olarak kendi evlatlarına uygulamadılar… S kuşağı okumaya azmetti. İmkânsızlıklara
rağmen hem çalıştı hem okudu. Eline geçen parayla kitap aldı, ansiklopedi aldı;
dünyayı tanımaya çalıştı. Pilli radyoyla hadiselerden haberdar olup, gaz
lambasının ışığında problem çözdü. Okula harçlıksız ve yaya gidip, eve aç döndü,
önüne konulan yemeği sitemsiz yedi. Çalıştı
eve yardım etti ve evlendi kendi parasıyla ev kurdu… Şiddetten,
sevgisizlikten uzak, ellerinden gelen imkânı kendi çocuklarına yaşatmaya
çalıştılar, okutmak için içtenlikle gayret ettiler… S kuşağı İstisnalar hariç; hanımlarına şiddet uygulamadılar,
gerçek sevgiyi gösterdiler ve eşlerine ilk çiçeği S kuşağı aldı. Sevgisiz
yaşadılar ama sevdiler ve internetsiz her güzel şeyi öğrenmeye çalıştılar… S
kuşağından bazıları bir yanlış yaptı; çocukların her dediğini yapmaya çalıştılar,
şımarttılar… Okullarına, dünya hayatlarına, şımarıkça isteklerine gösterdikleri
hassasiyeti manevi hayatlarına, ebedi hayatlarına göstermediler; sefahat ehli
yaptılar… Onların boşluğunu yanlış şeylerle televizyon doldurdu, internet
doldurdu… Oysa evladını seven, birinci
derecede, kıyafetinden, süsünden, geçici heveslerinden önce; güzel ahlak ve
kuvvetli bir Allah inancı vermeliydi.
S kuşağından
sonra gelen şimdiki Z kuşağı inşallah istisnalar hariç her manada inkişaf
edecektir. S kuşağından bazı eksikleri kendi çocuklarına yaşatmayacakladır… En
azından S kuşağından aldıkları sevgiyi temel edip, daha şuurlu vatandaş olarak
Ş kuşağına; şuurlu kuşağa dönüşeceklerdir… Allah inancında şuurlu, millet
olmakta şuurlu, vatan sevgisinde şuurlu, çevreye şuurlu ve özellikle her türlü
şiddete karşı şuurlu. Dünyanın fani
oluşuna ve ebedi hayat için hazırlık yapmaya şuurlu. Kendi çocuklarının
haklı isteklerini karşılarken, ahlaklı olmaları için gayretleri şuurlu. Yaşasın
Ş kuşağı; şuurlu kuşak ve onları yetiştirecek olan Z kuşağı. Allah affetsin
önceki arızalı kuşakları… Ama borçluyuz
hayal kırıklığı yaşayan H kuşağına… Sonraki kuşakların arızalı olmaması
için; devlet ve millet olarak, tüm önlemleri almalı, özellikle eğitim en
kaliteli hale getirilmelidir! Z
kuşağının talihsizlikten kurtulması için; Milli ve manevi değerler en üst
seviyelere taşınmalı, dost ve düşman iyi tanıtılmalı!..