Yüzyıllık hesaplaşmada son viraj
Amerikan NBC televizyonunda yayımlanan "The Blacklist: Redemption" adlı dizinin 2. bölümünün ilk 6. dakikasına gelindiğinde ekrana, sınırımızda "Kyrkistan" ve hemen onun yanında" Armenia" adlı iki devletin yan yana gösterildiği bir harita beliriyor. Basına da düştü. Dizide Die Welt gazetesi Türkiye temsilcisi, Alman ajanı ve PKK temsilcisi Deniz Yücel üzerinden algı operasyonu yapılıyor. Kytkistan'da araştırma yapan "Kevin Jansen" adlı gazetecinin tutuklanması ve ABD Konsolosluğu'na kaçırılmasının işlendiği bölümde; 16 Nisan'a da atıfta bulunarak ülkede 6 hafta içinde seçim yapılacağı, devletin başındaki "Ahmet Aberjan"ın ülkeyi tecrit altına aldığı, kendisini desteklemeyen herkesi ortadan kaldırdığı işlendi.
Ardından yine Almanya'nın resmi yayın organı Des Parlament "Boğazın hasta adamı" başlıklı haberinde Türkiye haritasını Ermenistan ve Kürdistan olarak ikiye ayırarak veriyor. Ardından Hollanda sonra Avustralya devreye giriyor. Rusya ve ABD ise PYD'den vazgeçemiyor. İçerideki işbirlikçi ihanet şebekesi de her zaman olduğu gibi vazife başında. Kısacası referandum yaklaştıkça dünyayı kumarhane gibi işletmeye alışmış küresel çetenin Erdoğan'a olan nefreti yeniden kabarıyoru2026
Tüm bunlar olurken, cumhurbaşkanımız "Ben istersem yarın gelirim ve kapıdan sokmadığınız zaman da dünyayı ayağa kaldırırım." "Bu vatana bir değil bin Tayyip Erdoğan feda olsun" diyerek ülkesinin bağımsızlığı için çıktığı bu şerefli yolda asla geri adım atmayacağını bir kez daha vurguluyor. Ardından Devlet Bahçeli çıkıyor ve MHP Genel Başkanı olarak ben de kendisiyle birlikte Avrupa'ya gelirim, cumhurbaşkanımızın yanındayım" mesajını veriyor. AK Partili görünümlü bir kesim ise "Erdoğan'dan sonra ya diktatör biri gelirse" diyerek "bunaldık be reis" yazıları döşüyor. Kimisi "28 Şubat'ta bile böyle zulüm görülmedi" şeklinde FETÖ propagandası yapıyor kimisi de terör örgütüne destek veren akademisyenleri aklıyor.
Ne Hürriyet'in attığı manşete ses çıkarıyorlar ne de Almanya'nın yaptığı terbiyesizliğeu2026 Ne küresel sistemin tehditleri umurlarında ne de milletin verdiği mücadeleu2026 Dahası Alman derin güçlerinin yürüttüğü operasyon karşısında reis-i cumhurun yanında dimdik duran cesur yazarlara hakaret etmekten de çekinmiyorlar! Bu zevat açıktan hayır çağrısı yapmasa da tüm mesaisini, referandumun ülkemiz için hayati bir dönüm noktası olduğu bilinciyle hareket eden ehl-i vicdan sahibi insanların direncini kırmaya ayırmış durumda. Tek korkuları şu ana kadar elde ettikleri mevkilerini, nüfuzlarını, itibarlarını ve kazançlarını yitirmek. Fakat asıl korkuları deşifre olmak!
Geçen hafta Hz. Osman'ın kılıcının Şeyh Edebali tarafından Osman Gazi'ye emanet edildiği, cihan devletinin temellerinin atıldığı topraklardaydık. Şeyh Edebali Üniversitesi Konsey Başkanlığı'nın düzenlediği panelde gençlerle buluştuk, sohbet ettik, dertleştik. Sonra birlikte Şeyh Edebali'nin mezarının başında ülkemizin bekası ve liderimiz için dua ettik. Dedemiz Ertuğrul Gazi büyük düşünen, cesur bir komutandı. "Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasınu2026" öğüdünü alan Osman Gazi dedemizin de tek gayesi haktan hakikatten, adaletten sapmadan İslam medeniyetine hizmet etmekti. Bu düstur üzerine kurdu devletini.
Bilindiği gibi medeniyet "mdn" kökünden gelir. Mdn aynı zamanda hem sekene/skn hem de kame/ekame anlamlarına sahiptir. Her iki kelime de süku00fbn bulmak, oturmak, sakin olmak gibi anlamlara gelir ancak İhsan Fazlıoğlu'na göre kame/ekame aynı zamanda dik durmak demektir. Oturarak-mesken edinerek- dik durmak. İnsanın beşeri tarafı sakin iken dik duran insani tarafı akli/manevi yönüdür. Dik durmadan, akıl sahibi olmadan, yeri yurt edinme noktasında cesur adımlar atmadan, büyük düşünmeden İslam medeniyetine hizmet edemezsiniz. Bu topraklar tarihin her döneminde cesur insanların omuzunda yükseldi. Bizler 1699 ardından 1774 yılında yapılan antlaşmalardan bu yana beka-i devlet kaygısı yaşayan bir milletiz. İbn Haldun'un" Mağlup, galibi taklit eder, ona benzemeye çalışır" tespitinde olduğu gibi 90 yıldır bu coğrafyada CHP eliyle taklide zorlandık, özümüzden, geçmişimizden, kendimizden uzaklaştırıldık. Ömrümüz darbelerle, yoksullukla ve hasretle geçti.
"Ben sabah siftahımı yaptım, komşum da dükkanını yeni açtı, oradan alınız" diyen nezaketimizi, alandan çok veren, kendinden çok toplumunu düşünen, yeri geldiğinde kendini milleti için feda eden birliktelik duygumuzu, millet olma şuurumuzu elimizden alarak bizlerin idrak ayarlarıyla oynadılar. Biz bu duyguya, şuura hasret büyüdük. Birbirimize hasret büyüdük bu ülkede! Allah'a şükür bu kadim milletin yıllar sonra büyük düşünen, cesur, hakikatli bir lideri oldu. Ancak büyük hedefleri olan bir lider kararlı ve cesur adımlar atabilirdi/attı. Bizlerin yerle irfani bir temas kurmayalı uzun yıllar olmuştu. Şimdi idrakine vardık. Tarihimizi, kültürümüzü hatırladık. Özgüvenimiz arttı. Bizi küresel tefeci sisteme satan ihanetle yüzleştik. Yüzleştikçe kendimizi bulduk. Daha da kenetlendik. Şimdi 16 Nisan'a bu şuurla gidiyoruz. Milletçe ortak akıl inşa etmeye, tarihimizden aldığımız güçle bir ve diri olmaya, dünyada etkili ve tesirli bir ülke olmaya doğru gidiyoruz. Küçük hesap yapan omurgasız, zayıf, korkak insanların kaybedeceği, yükü omuzlayan onurlu, cesur insanların ise kazanacağı tarihi bir kavşaktayız. Oyun büyük, küçük düşünen kaybeder!