Yüzyılın sorunsalı: Sanat mı? Toplum mu?
Sanat; duyguların, hayallerin, yürek veya zihin süzgecinden geçerek dışa vurumudur.
Sait Faik'in, "yazmasaydım deli olacaktım" sözü,
sanatın nasıl bir ihtiyacı karşıladığının kanıtıdır.
Kimi zaman, Anadolu kadının yazmasındaki oyadır sanat...
Sarı saçlara bağlanan deli gönüldür...
Bir çobanın kavalındaki inleyiş...
Bir buğday tanesinin ressamın tuvaline düşen gölgesidir...
Bir asker annesinin dilindeki hasret türküsü...
Sevdalı gelinin karanlığa kalmasıdır…
Heykeltıraşın mermerdeki sabrıdır...
Hepsi de gönle, göze, ruha şifadır vesselam...
Bu sanatı var eden sanatçılardır
elbet. Kendi başına var olacak değil ya…
İnsanlığın doğuşundan itibaren vardır sanatçı ve buna bağlı
olarak sanat...
Sanat ve toplum, sanatçı ve çağ olgusunu irdeleyelim biraz.
Sanat, çağın şartlarına göre dönüşüme uğrayarak ilerler. Her çağda, o çağın
dinamiklerine uyum sağlayarak şekil alır. Geldiğimiz çağ; sanatı, popüler
kültürün çabuk tüketilen bir aracı haline getirmiştir. Bu sebepten sık sık
nostaljiye ihtiyaç duyuyoruz. Eskiye rağbet bu yüzden...
Belki de eskiden bir adım öteye gidemediğimiz için…
Üstüne tuğla, saz, söz koyamadığımız için bu geri
dönüşler...
Ve sanata en büyük kötülük onu politikaya yem etmektir.
Siyasete malzeme oldukça, popüler kültüre hizmet ettikçe,
yaşamın kendisi oldukça gönle hitap eden büyüsü de kayboluyor kanaatimce.
Sanatın politize edilmesi, siyasetin hizmetine sunulması
tüketir onu.
Sanatın, toplumun yansıması olduğu farklı, politize edilmesi
farklı kulvarlardır. Elbette ki bu yansımayı inkar edemeyiz. Sanatın doğasında
var ama politize etmek onu sanat olmaktan çıkarır, maşa araç, holigan kimliğine
büründürür.
Gerçek sanatçı, sanatın bu denli lekelendiği, kirlendiği bir
ortamda sanatın estetik zevkine sahip çıkandır. Üretendir, bağlı olduğu
köklerine sımsıkı tutunarak.
Ve ötekileştirmeden...
Kamplaştırmadan...
Sanatçı, politik hayata karşı, kendine bağımsız bir alan
inşa etmelidir.
Dünyada küresel bir
sorun haline gelen ve ülkemizi de etkisi alan pandeminin ekonomik, psikolojik
ve sosyolojik etkilerine karşı bunalan bir topluma, sevilen bir sanatçının
"geççek" demesi elbette ki ümitvar bir telkin olduğu için ilgi
görmüştür. Bunu siyasi bir malzeme olarak görmek
Devşirmek, imalı ironi ile gündemi kirletmek ne kadar
ahlakidir. Herkes kendi penceresinden baktığı için her türlü yoruma açık...
Ben, sanatın olması gerektiği gibi halkın diline tercüman
ama; şuculardan, buculardan kutuplardan uzak, ruha şifa bir minvalde yürümesini
dilerim.
İnsanoğlu var oldukça gam, keder de eksik olmayacak,
Ve yine kendi şifasını kendi bulacaktır.
Üstüne de "bu da gelir bu da geçer ağlama"
Ve "geççek" diye merhemini sürecektir.
İnsana, insan olduğunu, yaşadığını hissettiren bir olgudur
sanat.
Bu sebepten sanat; ne iktidara ne de muhalefete hediye
edilmeyecek kadar değerli.