Dolar (USD)
34.49
Euro (EUR)
36.26
Gram Altın
2963.73
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
15 May 2024

​Yüzyılın anlaşması yüzyılın felaketi oldu

Bilindiği gibi İsrail, Birinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında verilen kararlardan doğmuştur. Bu kararların niçin, nasıl, hangi umut ve korkulardan, sevgi ve nefretlerden kaynaklandığını İsrail’in izlediği politikalardan, işlediği soykırımdan çok net bir şekilde görüyoruz.

İsrail, kurulduğu tarihten bugüne kadar, bölge halkları arasında sürekli kargaşa çıkartmaya çalıştı. Şimdide Filistin’de İsrail sorununu sadece Hamas’ın davası olduğunu göstermeye çalışıyor. Hâlbuki Filistin, her bir Müslüman için sadece coğrafi bir alan değil, aynı zamanda kaderidir.

Hatırlanacağı gibi 15 Eylül 2020’de Beyaz Saray’da düzenlenen bir tören ile ‘’Abraham Anlaşması’’ imzalanmıştı. Anlaşmanın temel amacı İsrail ile diplomatik ilişkileri başlatmaktı. Taraflar, İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn’di. Aynı yıl içerisinde söz konusu anlaşmaya, Fas ve Sudan’da dâhil oldu.

ABD-İsrail ikilisi ‘’Abraham Anlaşmasını’’ ‘’Yüzyılın Anlaşması’’ olarak sunuyorlardı. 26 Mart 2022 tarihinde İsrail, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Fas, Bahreyn ve ABD dışişleri bakanları İsrail’de bir araya gelmişlerdi. Toplantıya ev sahipliği yapan dönemin İsrail Dışişleri Bakanı Lapid: ‘’Filistinliler dâhil olmak üzere tüm bölge halklarına yeni bir kapı açtığını’’ söylüyordu.

Hâlbuki kuruluşundan günümüze kadar İsrail’in yaptıklarına baktığımızda, sadece entrika, katliam, işgal kan ve gözyaşı görürüz. İsrail’in bildiği tek şey budur. Arap ülkelerinin İsrail’le normalleşmek için yaptıkları Abraham Anlaşması’nın üzerinden yaklaşık dört yıl geçti. İsrail vahşeti, Filistin’de hiç durmadı ve daha da derinleşerek devam ediyor. ‘’Yüzyılın Anlaşması’’ dedikleri yalan ‘’Yüzyılın Felaketi’’ oldu.

Arap ülkeleri İsrail’le yaptıkları anlaşmayı ‘’Filistin’de kalıcı bir barış sağlamak karşılığında bu anlaşmayı yaptık’’ demişlerdi. Böylece Arap liderleri, insanlığın ortak davası olan Filistin’i gerekçe göstererek ‘’anlaşmayı’’ meşrulaştırmaya çalışmışlardı. Bugün İsrail’in işlediği vahşet ve Filistinlilerin yaşadığı acı ortadadır. O hâlde İsrail ile yapılan anlaşmanın hiçbir meşruiyeti kalmamıştır.

Dolayısıyla Arap liderleri, İsrail’le yaptıkları ‘’Abraham’’ anlaşmasından derhal çekilmeleri gerekir. Eğer Arap liderleri, İsrail’le yaptıkları anlaşmadan çekilirlerse hem kendi kamuoyu nezdinde hem de insanlığın vicdanında itibarları artar. Aksi hâlde İsrail, Filistin’inin tamamını işgal ettikten sonra, sıra kendilerine geleceğini bilmeleri gerekir. Bu bizim tahminimiz değil, bizzat Netanyahu’nun kendi ifadelerinden çıkarttığım bir sonuçtur.

Netanyahu, Likud liderliğine seçildiği 1993’te aynı yıl ‘’A Place among the Nations: İsrail and the World’’ başlıklı bir kitap yazmıştı. O kitapta Araplardan nasıl nefret ettiğini açık açık yazmıştı. İsrail’in Arap dünyası ile anlaşmazlık hâlini, ‘’aydınlık ve karanlığın güçleri arasında asla sonuçlanmayacak bir mücadele olarak’’ görüyordu.

Görüldüğü gibi Netanyahu için Araplar, yok edilmesi gereken ‘’karanlıktır’’. Şimdi böyle sapık ve hastalıklı bir zihniyet ile nasıl bir normalleşme sağlanabilir? ‘’Ortadoğu’’ için 20. yüzyılın en kötü olaylarından biri 14 Mayıs 1948’de İsrail’in kuruluşudur. 21. yüzyılın en tehlikeli anlaşması ‘’Abraham Anlaşmasıdır.’’

Arap liderleri hem masum Filistin halkı hem de kendi gelecekleri için İsrail ile yaptıkları ‘’Abraham Anlaşmasından’’ derhal vazgeçmeleri gerekir. Çünkü ‘’yüzyılın anlaşması’’ dedikleri yalan ‘’yüzyılın felaketine’’ cesaret verdi, zemin hazırladı. Unutulmaması gerekir ki Netanyahu’nun sapık zihniyeti için Araplarla normalleşmek demek, Arapların yok olması demektir.